The Weeknd - The Hills
Dikkat! Bu bölüm yetişkin içerik içerebilir.
Gecenin bir yarısı parmaklarının arasındaki fırçayı hızlı hızlı tuvalin üstünde gezdiriyor boyayı dağıtıyordu. Gözüne giren saçlara bir küfür savurup kafasını iki yana salladı. Hızlı hızlı düşünüyor bitirmek için sabırsızlanıyordu. Gözünün önünde beliren o görüntüyü unutamıyordu. Günlerdir aklındaydı. Bir sevgilisi olduğunu unutuyor, ailesine verdiği sözü umursamıyordu. Tek istediği bu çizdiği bedenin sahibiydi. Dilini dudaklarında gezdirdi ve o kasları belirtmek için kullandığı tona birkaç fırça ucu kadar beyaz koyup karıştırdı.
Hafızasına pek güvenmezdi. Fakat bu görüntüyü unutamıyordu. Belki de ondandı tüm gerginliği. Kendinden başka kimseyi düşünmeyi sevmeyen birinin aklını bu kadar meşgul eden çocuğu kabullenemiyordu. Geriliyor, sinirleniyor bu histen kurtulmak istiyordu. Geri çekilip resmi süzdü. Tişörtü çıkarırken kıvrılan beli, kasılan kasları, görünen iç çamaşırı markası, hafif nemli teni ve tapılası dövmelere bakarken yüzünde kendini beğenmiş bir gülüş oluştu. Ardından gözleri keskin çene hattına aralık dudaklarına aşağı baktığı için yarı kapalı duran gözlere değdi. Dağınık duran saçlara ve hareketten dolayı sallanmış gümüş küpelere baktığında sadece durdu ve düşündü:
Onu nasıl daha önce fark edemem?Bacakları geri geri gitti ve dizlerinin arkası kadife koltuğa çarptığında kendini yavaşça geriye bıraktı. Bacakları açık bir şekilde otururken sırtını iyice geriye yasladı. Gözlerini çizdiği resimden ayırmıyordu. Onu yavaşça kucağına çektiğini düşündü. Bu ince beli kavradığını o iri gözlerin içine baktığını düşündü. Dilini arzuyla ağzının içinde gezdirdiğinde Jeongguk'un şekilli renkli dudaklarını getirdi aklına. Onu öpmenin verdiği o huzurlu hissi. Boyalı parmakları yavaşça iç bacağına ilerledi. Parmaklarını yukarı kaydırıp erkekliğini avucuna bastırdığındaysa gözleri rahatlamış gibi kaydı ve yavaşça kapandı. Eş zamanlı olarak dudaklarının arasından dökülen nefes de odaya yayıldı. Avucunu kendine bastırırken çizdiği bedenin burada olmasını diledi içtenlikle. Sadece onunla olmasını, hep onu sevmesini...
Kendiyle başbaşa kaldığı bu anı bölen kapı sesi ile yüzünü buruşturdu ve "Cidden mi?" diye mırıldandı hayal kırıklığı dolu sesiyle. Kapı bir kez daha alacaklı gibi çaldığında "Geberme, geliyorum!" diye bağırarak ayaklandı ve tişörtünü üstüne geçirerek kapıya adımladı. Zaten oldukça gergindi. O kızdan kurtulamadığına inanamıyordu. Jeongguk'un o kızla romantik bir şeyler yaşayacağı düşüncesi midesini yakıyor, başını döndürüyordu.
Elleri kapının kolunu bulduğunda sıkıntıyla aşağı indirdi ve nefesini verirken sağ omuzuna çarparak içeri geçen arkadaşına öylece baktı. Hatırladığı şeyle gözleri kocaman açıldı. Resmin üstünü örtmemişti. Korkuyla kapıyı kapatıp salona ilerlerken arkasından ismini bağırdı. "Hoseok!" geç kalmıştı. Arkadaşı çoktan az önce durduğu yerde durmuş hayranlık dolu sesler çıkararak tuvale bakıyordu. "Vay canına. Yeni modelin cidden bayağı iyiymiş." uyuşuk ve ağır konuşuyor harfleri yutuyordu. Belinden düşecekmiş gibi duran siyah pantolonu, yanları kısaltılmış ama üstleri darmadağın duran aynı renkte saçları ve bayık bakışlarıyla her zamanki Hoseok'tu. Sarhoş olmadığı sürece boş boş etrafa bakar, huysuz ve karamsar olurdu. Birkaç yudum bira içtiğinde ise tam tersi. Sarhoşluk onu tam bir umut kelebeği yapıyordu. Etrafa gülücükler saçıyor, duygusal oluyor, heyecanlı heyecanlı tavırlar sergiliyordu. Normalde duvar gibi olan duyguları en son sarhoş olduğunda izdivaç programında yüzlerce talip sonrası sonunda biri ile evlenen kız için hüngür hüngür ağlayacağı kadar zayıflamıştı. İşin komik yanı pek de içmemiş olmasıydı. Sadece bir yudum onun 'vibe' ına sokuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
paparazzi≮ |taekook
Fiksi Penggemar"I'm your biggest fan I'll follow you until you love me" Bu fictionın ilham kaynağı paparazzi by Lady Gaga'dır. Fiction paparazi değil stalker içermektedir. Bu fictionın Jungkook'u possessive obsessive bir karakterdir. Takıntılı, hastalık derecesind...