22. BÖLÜM

140 8 1
                                    


2 Hafta Sonra

Derin İstanbul'da çok iyi bir hastanede yoğun bakımdaydı. Enes çalışmıyor, sabah-akşam hastanede kalıyordu. Yanına giremese de camdan onu izliyordu. Orada kalmasının hiçbir anlamı olmasa da ben karışmak istemedim. Yanında olmayı tercih ettim. Son bir hafta hastanede yatıp kalktı.

İki haftadır hiçbir iyi gelişme görülmedi. Herkes sonunun nasıl olacağını tahmin etse de kimse kabullenmek istemiyordu. Hepimiz umutluyduk.

Yine Enes'in hastaneye gideceği bir sabahtı. Erkenden kalktım, kahvaltısını hazırladım. O yemek yerken ben de çabucak hazırlandım. Hastaneye doğru yola koyulduk.

Yoğun bakım odasının kapısına geldiğimizde doktoru içerideydi. Enes çok endişelendi, ben de öyle. Doktor dışarı çıktığında Enes ne olduğunu sordu. Doktor üzgün, bir o kadar da umutsuzdu.

- Bundan öncesinde ümidi kesmeyin demiştim ama üzgünüm. Birkaç güne Derin'i kaybedebiliriz.

- Ne demek üzgünüm, ne demek Derin'i kaybedebiliriz. Ben size boşuna mı dünya kadar para ödüyorum. Ne yapın edin, kardeşimi kurtarın. Yoksa...

- Enes, tamam hayatım. Gel biz biraz hava alalım biz.

Zor da olsa ikna ettim. Bahçeye çıkıp oturduk.

- Enes, Derin'in durumuyla doktorların hiçbir alakası yok. Ellerinden geleni yapıyorlar görmüyor musun?

- Biliyorum, ama üzgünüm Başak. Çok üzgünüm. Kardeşim ölüyor ve benim elimden hiçbirşey gelmiyor.

- Hepimiz çok üzülüyoruz ama yapacak hiçbirşey yok birtanem. Güçlü olmak zorundayız, zorundasın. Derin şuan burada olsa abisini böyle görmek istemezdi. Hadi topla kendini. Senin için çok zor biliyorum ama elimizden bir şey gelmiyor.

- Haklısın ama ben bu acıyla nasıl yaşanır bilmiyorum. Nasıl dayanırım bilmiyorum.

- Birlikte yaşayıp göreceğiz. Ben hep yanında olacağım.

- Peki şimdi ne yapacağız?

- Ne yapmak istersen.

- Benim için bir iyilik yapar mısın?

- Tabii ki.

- Doktoru Derin'in yanına girmem için ikna et. On dakika da olsa onunla vedalaşmak istiyorum.

- Asla izin vermez, biliyorsun. Oraya doktorlardan başka kimse giremez.

- Şansımızı denesek.

- Sen yukarıda bekle, ben de doktorun odasına gideyim.

- (sarılarak) Çok teşekkür ederim.

- Erkenden sevinme, şansımı deneyeceğim. Kaçtım ben.

Hemen doktorun odasına gittim.

- Az önce yaşananlar için Enes adına sizden özür dilerim. Anlarsınız, sevdiğini kaybetmek herkes için kötü bir durum. Elinden birşey gelmediği için de kendisini suçluyor.

- Biliyorum Başak Hanım. Hergün birçok hasta yakınıyla muhattap oluyorum. Hepsini o kadar iyi anlıyorum ki.

- Gerçekten çok iyi bir insansınız. Anlayışınız için teşekkürler. Ben aslında buraya sizden birşey rica etmek için geldim.

- Yapabileceğim birşey ise neden olmasın.

- Enes on dakika da olsa Derin'in yanına girebilir mi? Lütfen.

- Böyle birşey mümkün değil, maalesef.

- Derin birkaç gün sonra ölecek, bunu siz söylediniz. Derin Enes'in tek kardeşi. Onun bu hayatta Derin'den başka kimsesi yok. Zaten çok yıkıldı, izin verin onunla son kez vedalaşsın. Sadece on dakika, lütfen.

HAYAT ŞAŞIRTIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin