Pansy nerden bulduğu hakkında hiçbir fikrimin olmadığı tekila şişesini çantasından çıkartıp yatağımın üstüne zıplayınca Viola ve ben de küçük birer çığlıkla elimizdeki makyaj malzemelerini bırakıp hemen yanına kurulmuştuk. Odamdan yükselen müziğin bütün Slytherin binasını inlettiğinden hiç şüphem yoktu ama umurumda bile değildi.
Biz kulaklarımızı dolduran rock parçasına eşlik ediyor ve diğer kızlar hakkında dedikodu yapıyorken Liz de lavabodan çıkmış ve manzarayı görmüştü, kocaman bir gülümseme ve büyük adımlarla yanımıza gelip yatağa atlayınca sonunda şişeyi açıp limon ve tuz bile olmadan shot atmaya başladık. Bu gece ismimizi unutana kadar içip deliler gibi dans edeceğimize söz vermiştik, artık 6. senemizdeydik ve bu uzun bir süre için hiçbir şey düşünmeden eğlenip kafayı dağıtabileceğimiz son gece olacaktı. Hepimiz hazırlanmayı bitirip odamdan çıkana kadar 35'lik şişenin dibini çoktan görmüştük. Ama dibi görünen tek şey şişe değildi, Liz de şimdiden bitik bir haldeydi. Daha partiye varmadan sarhoş olduğuna göre birinin gece boyunca ona göz kulak olması gerekecekti ama bu kişi kesinlikle ben değildim.
Hepimiz çakırkeyif bir halde sallanarak binayı terk ettiğimiz sırada ortalıkta hiç kimse yoktu. Viola bir yandan kısa eteğini çekiştirip bir yandan da Liz düşmesin diye ona destek olmaya çalışırken nereye gittiğimizi bilmediğim için arkalarından yürüyordum. Aslında ben de pek ayık sayılmazdım ama sınırlarımı iyi biliyordum diyelim, kendimi kaybetmem için daha zaman vardı. Bu akşamın hakkını vereceğimden emin olmak istediğim için kızların yaptığı gibi kısa etekler yerine düz tabanlı bir çift sneakers, kısa kot şort ve ince askılı bir tişört giyinmiştim. Kimseyi etkilemek gibi bir derdim yoktu sadece dans etmek istiyordum.
Koridorun sonuna vardığımızda kızların hepsi aniden durdular ama ben etrafta bir kapı göremiyordum. Yüzümdeki şaşkınlık onlara komik gelmiş olacak ki hepsi halime kıkırdarken Pansy asasını çıkartıp taş duvara bir çeşit motif çizdi,
"Öğrencilerin yataklarında olması gereken zamanda verilen gizli bir partinin büyük salonda olacağını sanmamıştın değil mi?"
Bilmiş bir ifadeyle bana bakarken asasını duvara son kez değdirdi ve taşlar yerlerinden oynayıp bizim geçmemiz için açılmaya başladılar. Pansy önce benim gitmem için küçük bir hareket yaptığında açılan boşluktan içeri girdim ve girdiğim anda aşırı alkol kokusu yüzüme çarptı. Büyük salonun tamamı kadar geniş bir dans pistinde yüzlerce öğrenci Do the Hippogriff şarkısına dans ederlerken sarhoş ve azgın küçük sınıflar yukarıya çıkan merdivenlerin etrafındaki alana dağılmış, birbirlerinin yüzlerini yiyorlardı. Pistin etrafında rastgele yerleştirilmiş deri koltuklar, en iyi içkileri bulabileceğiniz mini barlar ve saçma sarhoş oyunları oynayabileceğiniz masalar vardı. Tek dertleri akademik başarı olan Hogwarts öğrencilerinden böyle bomba bir organizasyon beklemiyordum ama onları fazla hafife almışım gibi gözüküyordu.
Her saniye renk değiştiren ışıklar başımı döndürürken kızların merdivenlere doğru yöneldiklerini görüp kafamı yukarıya çevirdim, üst kattan aşağıyı izleyebileceğiniz küçük odacıklar ve onlardan birinde bana selam veren şapşal bir Zabini vardı. Ne düşünmüştüm ki? "asil" safkanların herkesin arasında dans edip eğleneceğini mi? Hah.
Tam Zabini'ye karşılık vermek için elimi kaldırdığım sırada ne olduğunu anlamama fırsat kalmadan kolumdan çekilerek dans pistine sürüklenmiştim. Oliver Wood, yanaklarının kızarıklığından ne kadar sarhoş olduğu belliydi. Suratında kocaman bir sırıtışla bana bakıyor ve dans etmeye çalışıyordu, Gryffindor quidditch kaptanının bu hali karşısında dudaklarımdan dökülen kahkahaya engel olamadım ve ellerimi omzuna koyup onunla beraber dans etmeye başladım. Oliver çok iyi bir dansçı sayılmazdı ama nasıl eğlenileceğini iyi biliyordu, onunla dans ettiğim süre boyunca içeriğini asla bilmediğim sıvıdan iki bardak indirmiştim ve artık etrafımdaki her şey benimle beraber dönmeye başlamıştı. Bir noktadan sonra kendimi müziğe o kadar kaptırmıştım ki partnerimin ne zaman ve nasıl değiştiğini hatırlamıyordum ama Fred Weasley inanılmaz iyi dans ediyordu ve asla yorulmak bilmiyordu.
