*mature içerik*
Draco'nun yumuşak dudaklarına uzanırken kendimden hiç emin değildim. Onun dokunuşunu hissedene kadar hep cüretkardım ama teni tenime değdiği an dizlerimin bağları çözülüyordu ve ben onun kontrolü altına giriyordum. Ama benim aksime o, beni öperken hiç tereddüt etmiyordu; bütün hareketlerimi ezberlemiş, beni benden daha iyi biliyormuş gibi dokunuyordu vücuduma.
O ne istediğini bilircesine öpücüğü derinleştirirken ben kendimle çatışıyordum Bir yanım kendimi ona bırakmamı istiyor, diğer yanım tekrar aynı hataları yapmamamı söyleyip duruyordu. Kafam allak bullak olurken seri bir hareketle dudaklarımızı ayırıp gözlerimizi buluşturdum ve bir şey söylemesini bekledim. Yapmam gerekeni yapabilmem için sözleriyle ya da bakışlarıyla, dalga geçmesini ya da beni sinirlendirmesini istedim. Böylece odayı terk etmek için bir sebebim olurdu ve kendi odama döndükten sonra yaşanabilecek her şeyi düşünüp kendime işkence etmezdim. Ama benim umduğumun aksine, onun bakışlarında saf arzudan başka bir şey yoktu. Gri gözleri bütün düşüncelerimi bulutlandırmıştı ve ben, ikinci kere düşünmeden kollarımı boynuna dolarken beni kucağına almasına izin vermiştim.
Draco beni taşırken hiç zorlanmıyordu; bir eliyle belime sarılmış, diğeriyle sırtımı ve saçlarımı okşuyordu. Ben her hareketiyle ona biraz daha yaklaşıyordum ve en sonunda dudaklarımızın arasında tek nefeslik bir mesafe kalmıştı. Burunlarımız birbirine sürtünür ve nefeslerimiz birbirine karışırken beni öpmek için tek bir hareket yapmaması midemi alt üst ediyordu.
Bütün bu gerilime dayanamayıp ani bir hareketle dudaklarımızı birleştirdiğimde Draco her zamankinden farklı bir şiddetle karşılık vermişti. Onun bu tepkisi göğsümde bir şeylerin yıkılıp darmaduman olmasına sebep olmuştu sanki. Dünyaya geldiğim andan beri bu anı bekliyormuşum gibi.
Draco öpücüğü bozmadan küçük adımlarla beni yatağına yatırıp üstüme çıktığında ellerimi aramızdaki tansiyon yüzünden gerilen vücudunda gezdirmeye başladım. Dokunduğum her kas anında gevşiyor ve kendini bana bırakıyordu. Draco lanet olası Malfoy her dokunuşumla benim vücuduma doğru eriyordu.
Soğuk ellerinin sweatimin altına kayıp sıcak tenime değdiğini hissedince ağzımdan çıkan küçük inlemeye engel olamamıştım. O benim kıvranışıma nefesinin altından mırıldandığı bir "siktir" ile karşılık verirken ben onun dudaklarından dökülen küfürle biraz daha tahrik olmuş, sırtımın bir yay gibi gerilmesine izin vermiştim. Vücudum onunkine doğru kıvrılırken göğüslerimiz birbirine değmiş ve Draco dudaklarımızı ayırıp çok kısık bir sesle "Şu haline bak," diye fısıldamıştı, "benim için can atıyorsun."
Yatağında uzanmış kokusuyla aklımı kaybetmişken Draco'nun sesini duymak girdiğim girdaptan kurtulmama ve oynadığımız oyunu hatırlamama sebep oldu. O dağılan saçlarımı kulağımın arkasına yerleştirdikten sonra hiç vakit kaybetmeden boynuma sert öpücükler bırakmaya başladığında bir elimi saçlarına daldırıp dudaklarını tekrar dudaklarıma yönelttim. Onu yönlendirmeme hiç itiraz etmezken aynı sertlikle dudaklarımı öpmeye başlayınca yatakta kayarak sırtımı yatağın başına yasladım ve onu da yanıma sürükledim. Draco daha fazlasını istiyordu, aklını kaybetmişçesine yine öpücüğü derinleştirmeye çalışırken bu halinden yararlanıp küçük ama hızlı bir hareketle yerlerimizi değiştirerek üste geçtim ve kucağına oturduğum gibi dudaklarımızı ayırdım.
"Artık benim oyunumu oynuyoruz, Draco."
Küçük bir gülücük dudaklarımdaki yerini bulurken dar tişörtünün eteklerini tutup onun da yardımıyla üstünden çıkarttım ve odanın bir köşesine fırlattım. Halinden oldukça memnun gözüküyordu, yüzünde iğneleyici bir gülümseme vardı ve o aptal gülümsemesiyle bana meydan okuyordu.