Merhabaaa bugün upuzun bir bölümle karşınızdayım hadi çok bekletmeden okumaya başlayalım.
4.BÖLÜM (İLK GEZMEM)
Sabah gözlerimi güneşin gözüme çarpmasıyla uyanmak isterdim ama maalesef ki yağmur sesine uyanmıştım. Kore de sık sık yağmur yağdığı için şaşırmamıştım aslında o bile beni mutlu etmişti yatağımdan kalkıp camın önüne gittim ve sokağı iyice inceledim uzun bir yokuş kenarlarında dizilerde ki küçük tatlı evler vardı kaldırım kenarlarında çiçek vardı. Yağmur yağmasına rağmen 7 8 kişi kameralarıyla fotoğraf çekimi yapıyorlardı kız sonbaharı andıran kıyafetler giymiş bir sağa bir sola dönerek pozlar veriyordu.
Biraz daha onlara bakıp küçük mutfağıma gittim su ısıtıcısına bir bardaklık sıcak su koyup lavaboya elimi yüzümü yıkamak için gittim.
Elimi yüzümü yıkadıktan sonra yatağımı toparladım o arada zaten su ısıtıcısı da ki su kaynamıştı. Dolaptan bir bardak aldım içine Türkiye den getirdiğim olmazsa olmaz Türk kahvesini bir bardağın içine 1 2 kaşık koydum üzerine de kaynattığım suyu koydum ben Türk kahvesini büyük bardakta içmeyi daha çok seviyorum.
Elime bardağımı alıp dış kapıdan balkona çıktım yağmur biraz daha dinmişti.
Balkonu ilk defa geziyordum, bir masa vardı dört sandalyeyle etrafı çevrilmişti, balkon kenarlarında çiçekler vardı dikkatimi çeken bir köşe vardı üzeri kapalı çok hoş duruyordu orayı süpürüp küçük bir halı serip üzerine de yumuşak yastıklar yerleştirip renkli ışıklarla süslemeyi düşünüyorum yağmur yağdığı zaman üzeri kapalı olduğu için ıslanmayacak idi bu balkonu çok güzelleştirecek idim kafaya koymuştum.
Kahvemi içtikten sonra içeriye girdim biraz acıkmaya başladım hemen 2 paket ramen yapıp karnımı doyurdum. Evet şimdi dışarı çıkmak için hazırlanmalıyım altıma yırtık kot pantolon, üzerime beyaz bir sweat giydim ayakkabı olarak beyaz spor ayakkabı, yandan bir çanta aldım makyaj olarak da şeftali tonları far ve ruj sürdüm, biraz da rimel sürdüm saçımı salıp yandan bıraktım işte hazırdım son olarak parfümümü sıkıp çantama cüzdanımı kulaklığımı koyup evden çıktım anahtarı da yanıma almıştım. Aheste aheste merdivenden indim ve sokağa çıktım, etrafı inceleyerek yokuştan aşağıya indim Allah'tan otobüs durağı da evime yakındı şanslı olduğum konulardan biriydi. Otobüsü 10-15 dakika bekledikten sonra geldi önüm deki ajumma ve Ajusshilere yol verdim sonra ben bindim otobüs çok dolu değildi boş bulduğum bir koltuğa oturdum.
Kulaklığımı telefonuma takıp müzik listemden son feci bisiklet - elektrotu dinlemeye başladım şarkı o kadar güzeldi ki kapılıp gitmiştim yanıma birinin oturduğunu dürttüğünü bile fark etmemiştim.
Hemen sol tarafa baktığımda bir çift çekik gözle karşılaştım tebessüm ederek kulaklığımı çıkardım o Korece konuşmaya başladı
"Korkuttuysam özür dilerim 2 3 dakikadır sesleniyorum duymuyorsun buraya oturabilir miyim tek burası boş"
dedi bir yandan kulaklığımı göstererek
"Oturabilirsin" dedim
Yanıma oturduğunda kulaklığımı yeniden takacağım an ayakta duran biriyle göz göze geldim o kusursuz beyaz cildi, o derin bakışı siyah saçları, pembe dudakları çok dikkatimi çekmişti onu yiyecek gibi baktığımı fark ettiğim an önüme döndüm ne olmuştu bir anda her gördüğüm Koreli'ye böyle içim gidecekse işim zordu.
Aslında az daha baksam fena olmazdı sonuçta bir daha ne zaman görecektim ki saçmalama afra şuan içimde kendi kendime cebelleşiyordum.
En sonunda ineceğim yere yaklaşmıştım tabii doğru yerse. Ayağa kalkmak için yanımda ki çocuktan izin istedim, yerimden kalktım ama bir sürü kişi vardı onları nasıl geçecektim bilmiyordum izin isteye isteye geçiyordum tam o çocuğun önüne geldiğim de ne yapacağımı bilmiyordum inşallah rezil olmazdım boyum kısa olduğu için tutunabilecek yerim yoktu.
Otobüs anında fren yapınca dengemi sağlayamadım tam düşüyordum ki belim de bir el hissettim düşme korkusundan gözlerimi sımsıkı kapatmıştım o yüzden kimin beni tuttuğunu görememiştim yavaş yavaş gözlerimi açtığımda elin sahibi oydu hemen toparlanıp
"Özür dilerim" dedim rezil olmuşluğun verdiği utançla kafamı yere eğerek hiç ona bakmadan otobüsten indim of afra bir kere de rezil olma ya. Neyse ki bir daha görmeyeceğim için sıkıntı yoktu kendimi de böyle teselli ediyordum.
Az önce ki olayı unutmuş etrafıma bakınarak geziniyordum. Her kozmetik mağazasının önünden geçerken bir tane yüz bakım maskesi veriyorlardı çantam da 2 tane vardı eve gidince deneyeceğim çok merak ettim . Kozmetik demişken bir mağazaya girip makyaj malzemesi bakmaya başladım o kadar çok çeşit vardı ki karar vermek çok zordu.
Bir tane ruj olarak çift renkli ruj ve bir gloss aldım şimdilik bu kadar yeterdi çünkü başka şeylerde alacaktım daha, rujla gloss'un parasını verip mağazadan çıktım biraz daha dolanırken gözüme tteokbokki satıcısı çarptı hemen gidip tadına bakacaktım 3.000 wondu teyzeden bir tane istedim. Çok sıcak olduğu için üfleye üfleye yiyordum ama o kadar güzeldi ki ve acılı 2. Bile yemiştim Ajumma ya teşekkür edip gittim.
Bir kırtasiye mağazasına girdim o kadar güzel kalemler silgiler defterler var ki hepsini almak istiyorum 2 3 kalem, 2 3 defter, silgi aldım etrafa bakınarak geziyordum bir tane uyku bandı gördüm pembe, sarı ve mavi tüylü üzerinde göz, pembe kulaklı ve unicorn boynuzlu idi o kadar beğendim ki onu da alacaktım, aklıma Led lambalar geldi hemen görevli kıza
"Merhaba ben Led ışıklı lamba arıyorum var mı?" dedim
Kız tebessüm ederek
"Tabii efendim bu taraftan" eliyle sol tarafı gösterdi o önden ben arkadan gidiyorduk.
Bir sürü ışıklı lambalarını önün de durduk yıldız şeklinde üstün de gülen suratlı sarı ışıklı bir sürü küçük lambaları olan bir paket vardı onu elime aldım ve daha bakınmaya devam ettim sonra bir tane de renkli ışıklar aldım.
Kasaya ödemek için geldiğim de yastık gördüm, bir tane avokadolu küçük yastık, iki tane de biri pembe diğeri beyaz tüylü yastık aldım şimdilik bu kadar yeterdi.
Kasiyer ücreti söylediğin de şaşırmıştım çok pahalı değildi Türkiye de olsa 50 lira tutardı tahminimce.
Ellerim doldu sayılırdı kıyafet almayacaktım sonuçta daha buralardayım sonuçta. Bir tane minnoş bir kız önüme geçip eğilerek bana maske uzattı teşekkür ederek aldım. Videolardan izlediğim kadarıyla bu maskeleri dağıtma amaçları ilksen ücretsiz verip memnun kalırlarsa alsınlar diye veriyorlar. Çok güzel bir şey hiç bakım maskesi almaya gerek kalmıyor şimdi çantam doldu bile.
Yavaş yavaş Otobüs durağına gelmiştim kulaklığımı çıkarıp taktım hemen listemden zakkum-gökyüzünde şarkısını bulup dinlemeye başladım.
Çok geçmeden otobüs geldi hemen boş bir koltuğa oturdum o kadar yorulmuşum ki fark etmedim yorulduğumu. Otobüs sabah ki gibi dolu değildi iyi ki de değildi bu sefer rezil olmayı kaldıramazdım.
Otobüs evimin durağında durdu poşetlerini alarak hemen indim ben bu yokuşu nasıl çıkacaktım ya çok zordu bir yandan yokuş çıkıyorum bir yandan hala söyleniyorum bir insan bu kadar yokuş yapar mı hadi yaptın diyelim ben neden evi oradan aldım ki neyse evimin daha ilerisinde de evler vardı ve evimin manzarası çok güzeldi size evimin karşısında Namsam kulesi olduğunu söylemiş miydim? Neyse şimdi öğrenmiş oldunuz. Evimin önüne geldiğim de hemen merdivenleri çıktım ve kapıyı açıp içeriye poşetleri koydum geri aşağıya markete indim akşam yemeği yemek için bir şeyler almam lazımdı 2 tane kimbap, hazır sandviç ve 1 tane kola, geçen önün de rezil olduğun kasiyer vardı umarım unutmuştur o anı diye dua ederken bana
"Hoş geldiniz bayan sakar" diyerek güldü
Ben de gülsem mi ağlasam mı bilemedim
"Hoş bulduk" diyerek güldüm
Çocuğa da hak vermek lazımdı komik bir şey sonuçta.
"Demek ki o meşhur yeni kiracı sensin"
Dedi. Meşhur mu?
"Meşhur derken?"
"Bildiğin meşhur sen gelmeden önce yani rafa çarpıp düşmeden önce emlakçı buraya geldi evi temizletti burada oturanlar seni merak etti" dedi gülerek ve kısık sesle devam etti "normal de emlakçı çok asabidir senin için evi falan temizletti"dedi o kadar şaşırdım ki o tatlı kibar adam asabi mi nedense inanasım gelmemişti
"Hiç öyle durmuyor" dedim
"Türksün diyedir belki normal de kiracı barındırmaz orada" dedi
"Türk olduğumu nereden biliyorsun?"
"Bilmeyen yok ki" diyerek güldü daha fazla konuşmadım ücreti verip eve çıktım.
Televizyondan
Bir kanal açıp aldıklarımı yedim ve balkona çıkıp o köşeyi süpürdüm içeriden bir kilim alıp yere serdim, yastıkları yerleştirip ışıkları da taktım o kadar güzel olmuştu ki hep orada oturmak istiyordum hemen telefonumdan fotoğrafını çekip sosyal medyada paylaştım.
Burayı Annemler'e göstermek için görüntülü aradım 2. Çalışta açtı komşumuz Müjgan abla gelmiş oturuyorlarmış çok uzatmadan telefonu kapattım. Ben buralardan işlerimi hallederken akşam olmuştu yeni yaptığım yere oturup en sevdiğim Kore dizisini yani The legends of the blue sea izlemeye başladım.
2 3 bölüm izledikten sonra uykum geldiği için içeriye yatağıma gittim bugün olan olayları düşünerek uyuya kaldım...BU BÖLÜMÜ NASIL BULDUNUZ?
ARTIK KİTAP ANA KONU İÇİN İLERLESİN Mİ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kore deki TÜRK kızı
Novela JuvenilBir Türk kızının Güney Koreye gitme hayalini gerçekleştirmesi ve dünyanın bir ucundaki yani uzak doğu dan birine aşık olması... ---- "seni seviyorum" dedim bir yandan elini tutuyorum bir yandan da gözlerinin içine bakıyordum. O ise soğuk kanlılığıy...