{29}

504 45 77
                                    

( Fikir : KokichiOma0 uwu )

Sen sıradan bir Alagadda sakinisin ve 3 katlı küçük kulübende yalnız yaşıyorsun.

Yine birgün , evdeki günlük işlerini yaparken dışarıdan sesler geldiğini duydun.
Umursamadın ve işine devam ettin.

Ama sesler ve tuhaf uğultulu sesler giderek artıyordu.
Bir sokak kavgası olduğunu düşündün ve karışmak istemedin.

Ancak uğultulu sesler bağırıp çağırmalara dönüştü ve sabrın taştı.
Sinirli şekilde kapına doğru gittin ve kapıyı açtın.

Gördüğün manzara hiç hoş değildi.
Şehrin diğer sakinleri , şehrin sokaklarını yıkıp geçiyorlardı ve etrafı arıyorlardı. Görünüşe göre birini bulmaya çalışıyorlardı.

Bu işe bulaşmak istemedin çünkü başın hem politik hem de sağlık açısından derde girebilirdi .
Ne olur ne olmaz diye kapıyı iyice kilitledin. Üst kata çıktın ve odana gittin.

Dışarı çıkıp olayın ne olduğunu öğrenmen gerekiyordu ama bu riskli olurdu.
Zaten son zamanlarda Alagadda'da anlayamadığın siyasi şeylerden oluyordu. En azından bulunduğun sokağın biraz sakinleşmesini beklemen gerekiyordu.

Sen odanda kendi kendine oyalanırken çatı katında bazı ayak sesleri duydun.
İlk başta pek umursamadın ama sonra sokaktaki kargaşaya bulaşıp kaçan birileri pencerenden girmiş olabileceğini düşündün.

Eline kenarda bulduğun bir sopa aldın ve yavaşça çatı katına doğru yürüdün. Ses çıkarmadan gitmeye çalışıyordun ama merdivenler gıcırtı yapıyordu.

Çatı katının kapısına kadar geldin ve belki dışarı çıkar diye bir süre bekledin.

İçeriden ses gelmeyince " herhalde gitti ya yal ben ya " diye düşündün ve sopayı bir kenara bıraktın , yinede camın kapalı olup olmadığını kontrol etmek için içeri girdin.

...

İçeri girdiğinde , üstü başı toz ve kan içinde olan bir adam gördün. Çatı katının köşesinde oturuyordu.
Dizlerini karnına doğru çekmişti ve ellerini kendi saçlarına geçirmişti.
Saçları siyahtı , dağınıktı ve toz içindeydi. Gözleri açık renkli ve elâydı. Ayrıca gözleri korku ve çaresizlik ile dolu görünüyordu. Teni solgun ve beyaza yakındı ayrıca yaralar ile kaplıydı. Bileklerinde kırılmış kelepçeler vardı. Aynı şekilde boynunda da vardı. Derin nefes alıp veriyordu.

Biraz daha dikkatli incelediğinde bunun Kral Hastur olduğunu gördün. Çok şaşırdın ve konuşmadın.

{ Y.N : "Hanged King" demiyorum çünkü burada henüz asılmadı.}

Senin içeride olduğunu fark etti ve sana doğru baktı.

Hastur : ...

S/A : ...

Ama hiçbir şey söylemedi.
Bir süre sana baktıktan sonra yaralanmış olan elini kendi dudaklarına doğru götürdü ve "Sus..." işareti yaptı.

Hastur : ... Lütfen... Sessiz ol...

Sen olsan ne yapardın ?

SCP Vakfı {Sen Olsan Ne Yapardın?}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin