Bozulmuş Pusulam

1 1 0
                                    

Soğuktu. Etrafta kimsecikler yoktu.Sıralanmış ağaçların arasından yürüyüp geçiyordum. Saçlarım ıslanıyor .Rüzgâr arkamdan bıçak gibi saplanıyordu . Kendimi doğaya bırakıyordum adeta.Ormanın derinliklerine doğru yürüyor. Doğanın beni götürdüğü  yere doğru ilerliyordum. Bu cesareti nerden buluyordum bilmiyordum .Bir rotam yokken ıssız bir yerdeyken ne umuyor ne bekliyordum. Bir mucize mi ? Diğerleri için de böyle değil midir ? Yaptığımız herhangi bir şeyin sorumluluğunun doğru ya da yanlış olmasına bakmadan mucize olmasını bekleriz ? İstediğimiz olsun diye..
Olmadığında nefret kin kusarız. Neden diye sorgularız kendimizi ? Nedenlerin niçinlerin arasında kalan ben rotasız  bozulmuş bir pusula gibi savrulurken kendimi anlatmanın ne önemi vardı ki ..Bir hesap vereceksem kendimle olan savaşın hesabını kesmem gerekmez miydi ? Hayat da bu demek değil miydi? Kendimle olan savaşım..Hiç kimseden yardım istemeden çaresizce bu savaşın ortasında kendimi bulmam acınası mıydı? Yoksa ayaklarımın üstünde durmam için bir güç kaynağı mıydı? Tüm insanlık için de böyle değil mi? Yaşarsın.Umut edersin.Olmasını  istersin. Dua edersin. Olursa hayatının yolunda gittiğine inanırsın. Olmazsa kendinle savaşır bu yolun nereye çıktığını düşünür kendini yersin. Bu zincirleme kimse için değişmez. Sadece değişeceğini uman bir kesim olur ki ..Onlarda hayatlarını gelişigüzel yaşayanlardır .Belki de böyle yaşamak zeki insanların işidir. Belki de biz diğerleri büyük bir boşluğun içinde debelenirken onlar doğru yoldadır. Bu yüzden yürüyorum ileriye belki boşluğun sonuna gelmişimdir de bu ipsiz kuyudan çıkarım.Tüm bunları düşünürken Hava kararmıştı ve ben yürümeye devam ediyordum.Yağmur  durmuştu. Vücudum titremeye başladı. Üzerimde bileklerime değen elbisemin ıslaklığını hissediyor ürperiyordum.Bir ağacın dalının altına oturdum.Ağaca yaslandım .Güzel bir dayanaktı. Sağlamdı. Yapraklarından dökülen yağmur suları omuzlarıma düşüyordu.Ellerimi damlayan yaprakların altına uzattım.Avuç içime tek tek düşüyordu damlalar .Gözlerimi kapadım. Mırıldanmaya başladım. Dilimde bir şarkının sözleri..Kuşlar bana eşlik ediyor..Duran yağmurdan sonra şakımaya başlamış .Bana huzur veriyorlardı. Uyuma hissi beni rahat bırakmıyordu. Gözlerimi hic açmak istemedim. Ağacın  dibine kıvrıldım Bıraktım kendimi uykunun derinliklerine..
...
Ormanın derinliklerinden bir ses ..
Badee .. birisi ismimi söylüyordu. Kalkmak istiyordum ama bu gücü kendimde bulamadım . Ses uzaklaşmaya başladı. Beni burada kim tanıyabilirdi. Umuttu bu. Seçimim  ölmek olamazdı biri beni çaresizce ararken .. Yanımdaki bir çakıl taşına gözüm ilişti. Taşı bütün gücümle sesin geldiği tarafa doğru attım. Şanslıydım ki büyük bir kayaya çarptı.
-Badee .. bana yaklaşan  ses güçlü gelmeye başladı.Bulmuştu beni .
Bade .. Bade cevap ver.. Ah seni dinlememeliydim .Hemen arkandan çıkmalıydım. Dudakların mosmor ..
Bütün bunlar kafamda umut ,mucize ve içinde bulunduğum boşluğun ayak sesleriydi. Nefesimi kontrol eden başka bir nefes .. Sıcaklığı hissebilecek kadar güçlü.. Beni bedenimden kavrayıp kucağına alarak yürümesi.. Yaşanan bu tekerrür ..Bu savaşı tek başıma vermeye uğraşırken bana engel olan bu genç adam .. Tekrar sıfır çizip başa dönmek..Alalecale beni arabaya bindirdi . Aynı sahneler ve aynı adam.. Bundan kaçış yoktu. Kaçacak gücümde yoktu.Evine götürdü.Birkaç kıyafet getirdi
-Bade üzerini değiş .Bunlar benim kıyafetlerim sana oldukça büyük ama kıyafetlerin kuruyana kadar bunlarla idare et.
-Bana neden bu kadar iyisin? Beni neden aradın ki ?
-İlk önce kıyafetlerini değiştir. Ben sıcak bir şeyler hazırlayacağım.Ayrıca  iyi olmak için bir sebep olmamalı değil mi?
Bir şey diyemedim .
...
Sıcak bir çorba getirdi.
-Bunu iç. Sağlığın yerine geldiğinde konuşuruz.
Birkaç yudum aldım.Kendimi tutamadım. Gözlerimden yaşlar dökülmeye başladı.
Başucuma oturdu .Öyle sessizce bekledi beni.Tutamıyordum kendimi.Herşeyi kendi halletmenin verdiği gücü bir anda yitirmiştim başka biriydim sanki . Kendimi tanıyamıyordum.Bütün  bunlar üst üste gelmişken çaresizligim göz yaşlarımla umut bulmuştu.
Beni sessizce izleyen bu adam kimdi? Tanımak istiyordum onu. Uzun bir sessizlikten sonra;
Bana doğru eğildi. Gözlerimin içine bakarak :
-Biraz uyu yarın seni götürmek istediğim bir yer var.
Yanağından süzülen yaşları sildim.Kafamı sallamakla yetindim.
...
Uzandım yatağa. Üstümü örttü.Kendi yatağını bana vermişti.Kanepeye uzandı.Işıkları kapattı. Gözlerim açık cam tavana bakıyordum. Yıldızlar beni izliyor .Bense onları. İçlerinden biri kaydı.
- Bade gördün mü?
-Evet
-Dilek tuttun mu?
-Hayır
-Neden?
-Imm , bilmem . Belki de bir dileğim yoktur.
-Ben tuttum ama.
- Ne diledin?
-Söylemem
-Neden?
-Dilekler söylenmez..
Uzun uzun baktım yıldızlara. Umut'un dileği neydi ? Ne dilemişti ? Tüm bunları düşünüyorken gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başladı.
***
Sabah olmuştu. Kuşların ötüş seslerine uyandım. Bugün hava daha bir güzeldi.Umut beni nereye götürecekti. Hakkında hiçbir şey bilmediğim bu adama olan güvenim beni oldukça şaşırtıyordu.
-Uyandıysan hadi kalk.
-Umut, sana yeterince yük oldum. Sana daha fazla rahatsızlık vermek istemem.
-En son bunu söylediğinde seni ormanda baygın buldum.Bence bu konu tartışmaya kapalı.
Yüzümde bir tebessüm,
-Peki ama en kısa zamanda buradan gideceğim.
-İçin rahat etsin peki tamam .Uyaninca şehir merkezinden sana uygun bir kaç kıyafet aldım. Poşetin içindeler. Banyoda giyebilirsin . Banyo sağdan 2.kapı. Seni dışarıda bekleyeceğim.
Umut arabasının anahtarını alıp dışarıya cıktı. Bende banyoya gittim . Poşetin içindeki kıyafetleri çıkardım. Üzerime giydim.Ölçülerimi nasıl tutturmustu şaşırdım. Bir çift ayakkabıda almıştı. Onlarıda giydikten sonra dışarıya çıktım. Arabaya yaslanmış beni bekliyordu.
-Ben hazırım , dedim.
Bana döndü. Baştan aşağı bana bakarak:
-Sanırım bu konuda uzmanım. Üstüne uymasına sevindim.Hadi gidelim .
Arabaya bindik.Yola koyulduk.
-Nereye gidiyoruz? dedim.
-Sürpriz! dedi.
Uzun ince ve ağaçların sıralı olduğu bir yoldan gidiyorduk.Hava güneşliydi.Hafif bir rüzgar esiyordu.Arabanın üzerini açtı.
-Böylesi daha iyi .Rahatsız olduysan kapatabilirim dedi.
-Hayır kalsın, dedim
Rüzgar saçlarımı okşuyordu adeta.Yanında müzik de olunca gözlerimi kapadım ..Kafamı koltuğa dayadım..Ruhum kendini bu güzel ambiyansa çoktan bırakmıştı..
İlerledik ..İlerledik.. En sonunda navigasyondan hedefe ulaşıldı sesi geldi. Gelmiştik ama benim nerde olduğumuza dair bir fikrim yoktu.
-Evettt geldik .
Kapımı açtı. Bagajdan iki bavul çıkardı. Birlikte yürümeye başladık. İki dağın arasına yapılmış muazzam bir kamp alanıydı.Çadırlar kurulu. Mangallar
yakılıyordu.Kamp alanına geldik. Bavulları açmaya başladı.Çadır kurmak için gerekli tüm malzemeleri getirmişti. -Diğer bavuluda Sen açmak ister misin? dedi.
-Tabi dedim.
Bavulu açtım. İçinde yiyecek içecek doluydu.
Çadırı kurdu.Çadırın önüne bir açılır bir masa koydu.Sandalyeleri açtı.
Oturdu.
-Ee öyle ayakta mı  dikileceksin gel otur.
Oturdum. Öylece manzarayı seyrettik sessizce. Daha önce hiç böyle bir yere gitmemiştim. Manzaranın keyfini çıkarıyordum.Gözlerim bir anlığına Umut 'a takıldı. Gözleri manzarada kaybolmuştu. Dahada uzaklara bakıyordu sanki. Çok daha derin ve anlamlı. Bir hikâyesi vardı. Belliydi.  Neydi hikayesi ? Neden yalnızdı?Bir ailesi var mıydı? Bu sorular aklımdan geçerken gözlerim takılıp kalmıştı gözlerine..Yüzüme doğru bir parmak şıklattı.
- Yakışıklıyım biliyorum. Bu kadar belli etme .
Güldüm . 
-Sonunda güldün.
Gözlerimin içine bakarak :
-Artık bana anlatır mısın kimsin ? Seni bu denli üzecek ne yaşadın? Kim kırdı seni?
Derin bir nefes aldım.
- Çok uzuun bir hikaye .Dinlemekten sıkılmayacak mısın? Burada gecelemek zorunda bile kalabiliriz o kadar uzun.
-Tabiki de dinleyeceğim.Ne kadar süreceğinin bir önemi yok.
İnceydi.Nazikti.Dinlemeye hazırdı. Mantığım  anlatma ! Kalbimse anlat diyordu.Ben kalbimi dinledim.
  

Pusulam SensinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin