Bölüm 2- KARA BULUTLAR

158 104 10
                                    



•~• Sonbahar gelir ve ağaçlar sararmış yapraklarından kurtulur. Onlara sert ve acımasız rüzgarlar en büyük desteği verir. Rüzgarın etkisiyle sarı güzel yapraklar bir bir sımsıkı tutundukları dallardan koparlar ve bilinmezliğe doğru süzülerek uçuşmaya başlarlar. Artık onlara hayat veren bir ağaçları olmayacak, kendilerine ne olacağını bilmeden bir umutla süzülerek yerlere saçılırlar. Tıpkı benim gibi.

En son neler olduğunu bile hatırlayamadan kendimi bir girdapta buldum. Rüya mı görüyorum yoksa tüm bunlar gerçekten mi yaşanıyor emin olmaya çalışırken aynı zamanda sert bir rüzgarda nereye savrulduğumu anlamaya çalışıyorum. Fakat gözlerim yokmuşçasına her yer çok karanlık. Etraf mı karanlık ben mi göremiyorum onu bile çözemiyorum. Çok korkuyorum bir an önce bu durumdan çıkmak istiyorum.

Kasırga gibi gelen rüzgar biraz da olsa hafifledi ve beraberinde küçük, nereden geldiğini anlamadığım ışıklar getirdi. ışıklar etrafımı sarmaya çalışırken ben kaskatı kesildim ve hareket alanım çok kısıtlandı. Çığlık atmaktan ve yardım için yalvarmaktan başka hiçbir şey düşünememeye başladım. Küçük ışıklar vücudumu sardıktan sonra nefes almamı zorlaştırdılar. Sanki bu şeyler çok masum görünmesine rağmen beni boğuyorlardı. Yavaş yavaş tüm ışıklar silikleşti ve tekrardan karanlığa büründüm. Ama bu kez ışıklar kaybolmadı. Ben bilincimi kaybediyorum.

•••

• Gözlerimde ki ağırlık yavaş yavaş kalkarken kulaklarım da bir ses çınlıyor. Kimden geldiğini anlamak için gözlerimi aralıyorum ve sesi hemen unutarak nereye geldiğimi anlamaya çalışıyorum. -Burası da neresi böyle.

Ağaçlar benim bildiğim gibi yeşil olmak yerine kırmızı renkli. Buna şaşırmalı mıyım yoksa şaşıracak daha çok şeyler mi var. Hemen ayağa kalktım ama baya bir süredir yattığım için gözlerim birden karardı. Birkaç saniye sonra kendime gelince etrafıma daha dikkatli baktım ve arkamda bir uçurum farkettim. Önümde kırmızı yapraklı ağaçlar ve içinde nelerin olduğunu bilmediğim bir orman, arkamda ise bir uçurum.

Aşağıya bakmak için uçuruma yaklaşıyorum ama bulutlardan başka hiçbir şey göremiyorum. Tekrar tekrar arkamda ki sonu görünmeyen ormana bakıyorum. Nereye gideceğimi şaşırdım uçuruma mı yoksa ormana mı emin değilim. Orman kulağa daha hoş geliyor fakat uçurumdan atlamak ve tüm bunların rüya olduğunu kendime kanıtlamak için de can atıyorum. -Sakin ol Hazal, tüm bunlar rüya diyerek kendimi sakinleştirmek istiyorum ama içimde rüya olmadığına dair bir his peşimi bırakmıyor. Tekrardan uçurumun yanına gittim ve az önce gördüğüm bulutların renk değiştirdiğini farkettim. İlk baktığım zaman beyazlardı ama şu an kararmışlar nasıl kararmış olabilirler daha yeni baktım ve böyle bir şey mümkün değil! Bu kadar çabuk değişemez hava, neredeyim ben! Diye bağırdım birden ve bu kadar yüksek bağırmam beni biraz ürküttü.

Arkamda birisinin varlığını hissettim aniden döndüm ama kimseyi göremedim. Kulağıma bir ses fısıldadı. Ne dediğini anlayamıyorum. Bir süre sonra tekrar aynı sesi duydum. -Bu gördüklerinin hepsi bir rüya. Uçurumdan atla, bu uyanmana yardımcı olacak.

Bir süre düşündüm ve kulağa çok mantıklı geldi. Birden buraya gelmem ve tüm bu anormallikler, hepsi bilinçaltımın oyunu. Uçurumdan atlayacağım ve pamuk gibi yatağımda uyanacağım.

Uçuruma biraz daha yaklaştım ve tekrar aşağıya baktım. Kara bulutlar hala tüm korkunçluğu ile aşağıda duruyordu. İki adım geriledim ve gözlerimi kapattım. -Son iki adım sonrasında uyanacaksın Hazal.

PERİ HALKALARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin