Bölüm 3- BÜYÜK MİRAS

144 103 9
                                    

🧚🏼‍♀️

•~• Kış aylarında rutubetli bir evin içerisinde soba olmasına rağmen soğumaması gibiydi benim o cümlelerden sonra hissettiklerim. Ateş yanıyor ama bir türlü içerisi ısınmıyor. Benim damarlarımda kan dolaşıyor ama bedenim bir türlü ılımıyor.

Kraliçe Hazal...

Bu nasıl olurdu? Nasıl benim ailemden bana miras kalmış olabilirdi? Benim ailem burada bile değil ki!

İşler olduğundan daha karışık ve saçma bir hale bürünürken tüm şaşkınlığımla ağzından çıkacak tek bir cümleyi bekliyordum daha.

-Hazal? Şaşırman çok doğal ama kendine gelmelisin. Duyduklarını sorgulamayı bırak hepsi doğru. Şimdi seni odana götürelim biraz dinlen. Bu konuları daha sonra konuşmak senin için daha iyi olacaktır.

-Bu nasıl olabilir benim ailem sıradan insanlar! Böyle bir miras bana kalmış olamaz. Odaya falan gitmek istemiyorum ben! Her şeyi hemen şimdi duymam gerek lütfen.

Ama beni dinlemedi, omzumu hafifçe okşayarak onu takip etmemi istedi.

Hala düşünüyorum ama hiçbir şey anlamıyorum. Başta rüya sandığım şeyler bu olanlardan daha olanıklı görünüyor artık gözüme. Saray'ın labirent gibi koridorlarından yürüyorum, tanımadığım kanatları olan bi kadını takip ediyorum, nereye çıktığını bilmediğim merdivenleri tırmanıyorum ama hala hiçbir şey anlayamıyorum. Etrafıma bakınmaya başlıyorum ve arkamda Toprak ile Okyanusu farkediyorum. İkisi bakışlarıma içten bir gülümseme ile karşılık verdiler ve bu gülümsemeleri beni az da olsa güvendeymiş gibi hissettirdi.

Koridorlardan biraz daha ilerdikten sonra Gazel bir kapının karşısında aniden durdu ve bana döndü.

-İşte geldik. İçeriye geçip otur sen, birazdan hizmetliler sana temiz kıyafetler ve ihtiyacın olacak bazı şeyleri getirecek.

Kıyafetten bahsetmişken üstümde ki kıyafete baktım ve kendimden tiksindim. Çok kirlenmiş ve bazı kısımlarında ufak yırtıklar oluşmuştu. Duş almak ve üzerimi değiştirmek kendimi daha iyi hissettireceğinden aceleyle odaya geçtim. Gazel gülümseyerek kapımı kapattı. Adım sesleri uzaklaştıkça burada yalnız kaldığımı anladım. İlk baş ne yapacağımı şaşırdım ve etrafıma bakındım. Çok güzel bir odaydı. Duvarları klasik Saray duvarları gibi gri taşlarla örülü. Ama rengine rağmen odayı asla kasvetli göstermiyor. Duvarda ki tablolarda gözlerim baya oyalandıktan sonra harelerim yatağa odaklandı. Kocaman ve çok zengin duruyordu. Kendi küçük, pamuk gibi yatağımı buradan daha çok isterdim.

Ben düşüncelere dalmışken kapım tıklatıldı. Yavaşça kapıya yaklaştım ve açtım. 2 tane 17-18 yaşlarında kız ellerinde birkaç parça kıyafetle içeriye girmek için izin istediler. Kapıdan sağ tarafa çekildim ve içeriye geçmelerini izledim. Kızlar sanki bu odaya ilk kez giriyorlarmış gibi meraklı gözlerle etrafa bakınmaya başladılar. Benim bakışlarımı farkedince gülümseyip kıyafetler için geldiklerini ve banyoyu hazırladıklarını söylediler.

Tüm bunlardan sonra duş almaya sabırsızlandığım için teşekkür ederek ben de onlara gülümsedim. Önümde eğilerek ikisi de odadan çıktılar ve adım seslerinden anlaşıldığı üzere uzaklaşarak tekrar beni yalnız bıraktılar. Tanımadığım kişiler varken rahat duş alamayacağım için kapıya yavaşça yaklaştım ve kilitledim. Tekrar arkama dönerek odaya bakındım ve yatağın üzerine bıraktıkları kıyafetleri de alarak banyo kapısının önüne vardım. Kapısı kocamandı ve ağırdı. Kapıyı araladıktan sonra banyoya bir göz attım ve buranın benim odamdan bile büyük olduğunu farkettim. Ama bunlar şu an umurumda bile değildi. Kıyafetlerimi askıya astıktan sonra hemen suyu hazırlanmış küvete girdim.

PERİ HALKALARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin