beginning of the end - 6

1.3K 158 117
                                    

önceki bölümde;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

önceki bölümde;

Kapalı kapı bu sefer daha yavaş bir şekilde açıldığında yumrık yaptığım tek elimi masaya vurup sinirle omuzlarımı dikleştirdim.

"Yeonjun yemin ederim seni sınıfta bırakırım çık git şu odadan!" Jungkook şaşkınlıkla bana bakarken, kafamı ağır hareketlerle kapıda dikilen bedene çevirdim.

Siktir, işte şimdi boka basmıştım.

Dudaklarım gördüğüm bedenle ince bir çizgi halini alırken, bulunduğum durum içerisinde yapabildiğim tek şey defalarca yutkunmaktı.

Yutkunuyordum çünkü diyecek bir cümlem, dudaklarımı aralayacak gücüm yoktu.

Gözlerinde ki hayalkırıklığı ile karşımda oturan Jungkook'a döndüğünde kapının kulpundan gelen çıtırtı sesiyle kaşlarım çatılmıştı.

O az önce kapıyı mı kırmıştı? Jaehyun belki de ilk defa böylesine sinirleniyordu ve ben ondan ölümüne korkuyordum.

"Ne arıyorsun burada?" kapıyı ileriye ittirip odaya adımladığında boynunda beliren damarlarına birer küfür savurdum içimden.

Bunlar hiç de iyiye işaret değildi. "Hm, öğretmenimin odasına geldiğim için hesap mı vereceğim?"

Jungkook, karşısında ki aleve odun atarcasına konuştuğunda oturduğuk yerden kalkıp masanın etrafından dolaştım ve Jaehyun'un kolundan tuttum.

"Dışarıya çıkalım, anlatacağım." gözlerini Jungkook'dan ayırmadan kolunu kendine çekti. Biliyordum aramıza buz tabakaları girecekti ve ben bunu hak etmiştim.

"O güvendiğin suratını bok parçasına çevirmemi istemiyorsan evet, hesap vereceksin."

Histerik bir mırıltı Jeon'un dudaklarından firar ettiğinde birazdan olacakları düşünmek dahi istemiyordum.

"Sınıfına gider misin?" yavaşça kafamı arkamda ki bedene çevirdiğimde Jaehyun'un kasılan bedeni beni iyice germeye başlıyordu. "Gidemem. Baksana benimle konuşmak istiyormuş."

Bencil cümleleri bir bir beynime saplandığında anlamıştım. O hâlâ aynıydı. Yedisinde neyse yetmişinde de o olacaktı. Hiç kimseyi umursamıyordu ve geçmiş için duyduğu pişmanlığa zerre inanmıyordum.

"Chaeyoung," dedi ikimizin duyabileceği bir şekilde fısıldayarak. "Sana olan güvenimi yıkmak zorunda mısın?"

Cümlesinin hemen ardından kolunu parmaklarımın arasından çektiğinde bir boşluğa düşmüşcesine sendelemiş, ardından da masadan destek almıştım.

"Hocam," Yeonjun tekrar elinde ki test kitabı ile odada belirdiğinde tavşan dişlerini göstererek gülümsedi ve devam etti. "Bakın bu soruyu çözen cennetlik, anlatan ahiretlik, hem çözüp hem anlatan Tanrı olur."

𝙬𝙞𝙣𝙩𝙚𝙧 ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin