W I N T E R ✿

2.2K 262 265
                                    

07.02.2016

Yüzüme çarpan güneş ışınları yüzünden parmaklarımı gözlerimin hemen üstüne siper ettim ve yavaşça gözlerimi araladım.

Evde olsam Alice beni döve döve yataktan çıkarırdı fakat lanet olsun ki peri masalında gibiydim.

Ya da değildim.

Belim öylesine tutulmuştu ki kutu gibi arabada uyuyan beynime tükürmek istiyordum. Normal bir aile arabası olsa bunların hiçbirini yaşamazdım ama spor olduğu için tavanı da alçaktı bu da oksijenimi kısıtlıyordu.

Birkaç kez gözlerimi kırpıştırıp etrafı süzdüğümde karşılaşmayı ummadığım bir görüntü ile karşılaşmıştım.

Evin önünde değil, bir sahilin önündeydik.

Arabanın kapısını açıp indiğimde buz gibi soğuk hava bedenimi ele geçirmişti. Saat sabahın kaçıydı onu bile bilmiyordum. Kollarımı belime dolayıp yavaş adımlarla Jungkook'un yanına ilerledim.

Elinde tuttuğu teneke kutudan büyük bir yudum alıp yere bıraktığında kafasını hafifçe bana çevirdi ve gülümsedi. İçimin böylesine kıpır kıpır olması normal miydi?

"Uyanmışsın." kafamla onu onaylayıp kalçamı arabanın kaputuna yasladım. "Acıkmışsındır diye sana tost aldım."

Hemen arkasında duran kese kağıdını aldığında bir elini ensesine çıkarmış ve yavaşça tostu bana uzatmıştı. "Soğumuş olabilir arabaya koymayı unutmuşum."

Yüzüme yerleştirdiğim gülümseme ile elinden tostu aldığımda, parmağıma değen parmakları irkilmeme sebep olmuştu.

"Sorun değil, zaten soğuk seviyorum." kendini kötü hissetmemesi için minik bir yalanın arkasına sığınmıştım ve bundan pişmanlık duymuyordum.

"Yalancı." yüzünü buruşturup güldüğünde omuzlarımı silkmiştim.

"Neden buraya geldik?" gözlerimi ıssız sahilde dolaştırdığımda gülümsemiş ve aramızda ki mesafeyi kapatmıştı. Ağır parfümüyle karışan alkol kokusu ciğerlerime dolduğunda bir rüzgar esmiş ve tüm saçlarımı birbirine karıştırmıştı.

Üşüyen ellerimi pijamamın cebinden çıkarıp saçlarımı bir araya topladım ve bileğimde ki tokayla tepeye küçük bir topuz yaptım.

Yanımda yüzünde ki ki sırıtışıyla beni izleyen Jungkook'a döndüğümde kaşlarım havaya kalkmıştı. "Neye gülüyorsun?"

"Saçların şampuan kokuyor." gözlerimi devirip koluna vurduğumda önüne dönmüştü.

"Ne var bunda? Herkes gibi bende saçlarımı şampuanla yıkıyorum." ağzımın içinden mırıldandığımda hala komik olanın ne olduğunu anlayamamıştım.

"Roseanne," karşıma geçip ellerini omzuma yerleştirdiğinde dudaklarım şaşkınlıkla aralansa da bir şey dememiştim. "Etrafımda ki kızların saçları düzleştirmekten yanık kokuyor ya da parfümden şampuan kokusu yok oluyor."

Bölmeme izin vermeden devam etti. "Doğallığın hoşuma gitti ve bu yüzden gülümsedim. Komik olduğu için değildi." dedi yüzüme yaklaşırken. "Sadece hoşuma gitti."

𝙬𝙞𝙣𝙩𝙚𝙧 ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin