annem kötü kokacağını söylediğinde bu kadar kötü olabileceğini tahmin etmemiştim."talia?" demişti adam gölgelerin arasından çıkarken. koku anlatamayacağım kadar kötüydü ve yüzümü buruşturmamak için yanımdaki bavulun kulpunu daha da sıkıyordum. talia annemin gerçek adı bile değildi ama o başıyla onayladığı için bir şey dememiştim.
"kurayami." demişti annem de ve üç gün öncesine kadar varlığından bile haberdar olmadığım babamın ilk gülümsemesine şahit olmuştum, gerçekten güzel gülüyordu.
"vaktimiz yok kurayami." demişti annem arkasına bakarken. bana neyden kaçtığımı söylediği hâlde kaçıyor olmak canımı sıkıyordu. "onu bizden sanmıştık ama basit bir büyüyü bile yapmaktan aciz. bu yüzden oğlunu alıp olmak için doğduğu şekilde yetiştirmelisin. onu burada istemiyoruz."
annem eliyle sırtımdan ittiğinde dudaklarımı sıkıp üzüldüğüm için mi yoksa koku daha da ağırlaştığı için mi anlamadığım şekilde yaşaran gözlerimi silerek elini bana uzatan adama, babama, doğru yürümüştüm neredeyse boyum kadar olan bavulumu sürükleyerek.
arkama dönüp baktığımda annemin, bir gün başarabilmek için sürekli dua ettiğim şeyi yaptığını gördüm. açtığı portal çok büyük olmamasına ve karanlık havaya rağmen dalgalanmalardaki parıltılardan kendini ele veriyordu.
"son bir şey kurayami."
babam elimi bırakmadan ona dönüp sorar gözlerle baktığında dayanamayıp yüzümü buruşturmuştum.
"ona... iyi bak lütfen."
sonra, dalgalanan parıltılı portalın içine yürüyüp kaybolmuştu.
sekiz yaşındaydım ve annemle son, babamla ilk anımdı.
---
haebaexomerhabalar :)