10

383 39 13
                                    

IRELİA'nın Ağzından
Kafeden çıkarken kendimi tutmam çok zor olmuştu. Kollarına girdiğim adamlardan destek almasam yere düşebilirdim. Arkadaşımı kaybetme düşüncesiyle üzüldüğüm için kendimden nefret ediyordum. Patrondan sonra tatlıları güzel olduğu için geri döndüğümde konuşulan herşeyi duymuştum. Nasıl böyle aşağılık olabiliyorlardı anlamıyordum. Taehyungun istediği neydi ki onu almak için birinin duygularıyla çekinmeden oynamayı kabul ediyordu anlamıyordum.


O sokaktan çıkana kadar devam ettiğim oyunuma hoseok hyungun beni kendine çevirmesiyle son verdim.
"Irelia. Söyledikleri yalan. Sen ondan hoşlanırsan iki gün sonra seni bırakacak. Lütfen arkadaşlığını sonlandır." Tek nefeste gelen itirafı beni gülümsetti. Jin hyung omzumu sıvazlarken ikisine sırıttım.
"Bunu biliyorum." İkisi şaşkınca birbirlerine bakarken kıkırdamadan edemedim. Çok tatlılardı.
"Patronun teklifini kabul ettim. Çünkü tatlı almak için geri dönerken konuşulanları duydum hyung. Oyun istiyorlarsa, oynayacağım." Jin hyungun gözleri parladığında bana sarıldı.



"Sen çok Zeki bir kadınsın. Sana yardım etmek için herşeyi yapacağım." Başımı iki yana salladım.
"Tek başıma hallederim hyung. Uzun zamandır arkadaşınız. Ona ihanet etmeyin." Hoseok hyung da sarılmaya katılınca üçlü bir sevgi topuna dönüştük.
"Bunu hak ettiler. Seninleyiz." Üçümüz birbirimize şeytanca bakışlar atarken cadı gülüşü yapmamak için kendimi zor tutmuştum.






Alışveriş bittiğinde hyunglardan alabileceğim maksimum bilgiyi almıştım. Beni doğruca gucciye götürmüşlerdi. Taehyung Gucci seviyordu. Artık tamamen gucciden giyinecektim. Aldıklarım çok fazla tuttuğunda ikili ödemeye kalkınca neredeyse çığlık atarak reddetmiştim. Ama plana yardım etmek istediklerini söyleyince birer gömleğin ücretini ödemelerine izin verdim. Kısaca bir plan yapmıştık. Taehyung çekici kadınlardan oldukça hoşlanırdı. Ben de çirkin bir kadın değildim. İyi kıyafetler ve sürekli makyajla onun benden hoşlanmasını ve iddiaya girdiğine pişman olmasını sağlayacaktım. Erkekler gerizekalıydı. İki muhbirim yanımdayken bu iş çocuk oyuncağı olacaktı.




Hoseok hyungun aklına gelen dahiyane fikirle neredeyse gece yarısına kadar eğlendik. Daha sonra telefonumu ona verdim. Beni eve bıraktıktan sonra üzerime bugün aldığımız geceliği giydim. Sonuçta eğer konu intikamsa, biraz dekolte vermeyi göze alabilirdim. Gecelik yere kadar uzanıyordu. Sağ bacağında öyle büyük bir yırtmaç vardı ki açılmaması imkansızdı. Koyu mordu. Sırtım geceliğin ince iplerinin eşliğinde gözler önündeydi. Göğsümdeyse oldukça cüretkar bir dekolte vardı. Nude pembe rujumu tazeleyip saçlarımın uçlarını biraz kıvırdım.



Koltuğuma otururken üşümüştüm. Hoseok hyungun planı işlese iyi olurdu. Telefonumu onda unuttuğumu ve geri götüremeyeceğini söyleyecekti. Taehyung da iddiası için hemen atlayacaktı. Basit ama oldukça işe yarar bir plandı. Zaten genelde üzerine çok düşünülmemiş planlar daha iyi sonuç veriyordu. Yarım saat sonra kapım çaldığında dudağımın kenarı yukarı kıvrıldı. Saçlarımı biraz dağıtıp boynumu açığa çıkartıp kapıya bakmaya gittim. Seni mahvedeceğim Kim Taehyung. Benimle oynamak ne demek göstereceğim.




Kapıyı açtığımda koştuğu her halinden belli olan onu gördüm. Beni görmek için yere eğdiği başını kaldırdı ve gözgöze geldik. Bakışları yavaşça geceliğime indiğinde gülmemek için kendimi tuttum. Beni oldukça uzun bir süre süzdü. Elini ensesine atıp sonunda yüzüme baktığında kekeleyerek konuşmasına yalandan şaşırdım.
"B-ben t-telefonunu ge-getirdim." Onu kolundan tuttum.
"İyi misin? Koşmuş gibisin. İçeri gel." Söylediğimi yapıp içeri girdiğinde kapıyı kapatarak onu kolundan çıkmadan salona götürdüm. Mutfaktan bir bardak su alıp ona uzattığımda gülümsedi. Ben giderken uzunca sırtımı izlediğini hissetmiştim.


"Sen uyumadan gelmek için acele ettim. Ama uyumuşsun." Tekrar geceliğime baktı. Gülümseyerek saçlarımı elimle dağıttım.
"Evet, uyumuştum. Ama teşekkür ederim. Yarın işe gitmeden önce uğramam gerekecekti. Bu çok iyi oldu Taehyung-sshi." Gülümsedi.
"O zaman ben a-artık gideyim." Yine kekelemişti. Gitme dememi bekliyor gibi bakıyordu. Çok beklerdi.
"Peki. Görüşürüz." Ayaklandığında onu kapıya kadar geçirdim.
"İş konusu. Dinlediğim için üzgünüm ama kalacak mısın? Kalırsan çok mutlu olurum." Gülerek söylediği şeye yalandan güldüm.
"Arkadaşımla biraz daha vakit geçirmek istedim." Duyduğu şey onu çok memnun etmişti. Bunu anlamamak imkansızdı.
"O halde, yarın. Yarın oyun oynar mıyız?" Sahte bir mahcubiyetle sorduğu soruyla elimdeki telefonumu kafaya kaldırdım.
"Oynamak istediğin zaman yaz. İstemezsen de yazabilirsin tabii." Gözlerinden tehlikeli bir bakış geçtiğinde oltaya geldiğini anlamıştım. Aptal.



Gittiğinde kapımı kilitleyip hyunglara balığı yakaladığımı yazdım ve üzerimdeki geceliği çıkartıp ayıcıklı pijamamı giydim. Onun bir an bile iyi biri olduğunu düşündüğüm için kendime gıcık olmuştum. Kolay kanmıştım. Oyununa rağmen onunla konuşmaya devam etmek istediğim aklıma gelince kafama bir tane patlattım. Bunu duymasaydım büyük ihtimalle öyle olacaktı. Çok yakışıklıydı. Onu yakışıklı bulmamak için zevksiz olmak gerekiyordu. Nefis bir çene hattı, bir kez bakarsanız tekrar bakmadan duramayacağınız bir boynu vardı. Elleri bir erkeğe göre narindi ama uzundu. En başta, oyun oynamak yerine gerçekten benimle ilgilenseydi kesinlikle ondan hoşlanacağımı biliyordum. Tanıdıktan sonra tabii. Yalnızca görüntüsü için ona kapılacak biri değildim. Ama şimdi, ona karşı intikam duygusundan başka birşey hissetmiyordum.

RESSAM|Kim TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin