31

347 36 7
                                    

Günlerdir Taehyung evime geliyordu ama onu içeri almıyordum. O da artık kapıma saksıda çiçek bırakıp kaçmaya başlamıştı. Onu çok zorladığımın farkındaydım ama hak etmişti. Ağzıma sıçmıştı ve eğer ben bu şekilde davranmasaydım bunu tekrar yapabilirdi. Eğer affedilmek istiyorsa, bu sefer uğraşması gerekiyordu. Çok uğraştırmayı düşünmüyordum. Kalpsiz değildim. Ama burnundan getirmezsem ne anlamı kalırdı ki?


Yoongi hyunga yarım saat trip atmıştım. Tae'nin beni bulma sebebinin bizzat o olduğunu öğrendikten sonra. Daha fazla atmak istedim ama Taenin benden çok hoşlandığını bildiği ve günlerdir çaresiz gördüğü için ona yardım ettiğini söyleyince vazgeçmiştim. Zaten Yoongi hyung o kadar tatlıydı ki yarım saatten fazla trip atmak mümkün değildi. Öğrendiğime göre o gün Noe ve ikisi çok güzel vakit geçirmişti. Yoongi hyung tablolarına adeta aşık olup çerçeveleterek odasına asmıştı. Tam yatağının karşısına. Özel olarak bana da teşekkür etmiş ve harika çizdiğimi söylemişti.


İyi bir ressam olduğumu biliyordum. Çizimlerime her zaman kendimden bir şeyler katardım. Beni yansıtmayacak hiç resim yapmamıştım. O yüzden de tablolarımın hepsi benim bebeklerimdi. Herhangi bir sergide ne zaman satılsalar sanki benden parçayı da onlarla yolluyor gibi olurdum. Bazı geceler giden tablolarımı özlediğim de oluyordu. İlk satılan tablomun arkasından ağlamıştım. Hem de saatlerce. Noe salak olduğumu söylemişti. Ama o da bazen şarkı verdiğinde buruk hissettiği için biraz da olsa beni anlıyordu.

Çalan telefonum beni düşüncelerimden uzaklaştırırken kimin aradığını gördüm. Jimin mi? Önemli birşey olmasaydı beni aramaya cesaret edemeyeceği için telefonu açtım.

"Jimin?" Telefondan bir iki saniye ses gelmedi.
"Benim,Taehyung." Şerefsiz jimin yine mi onunla iş birliği yapmıştı? Bu sefer dövecektim. Gerçekten. Telefonu kapatmak için hareketlendiğimde sanki beni görüyor gibi konuştu.
"Dur, kapatma. Çok önemli." Gözlerimi devirerek ne söyleyeceğini beklemeye başladım.
"Kapının önüne iki dakika sonra birşey bırakacağım. Eğer kabul edersen lütfen beni ara ve diğer şeyleri de bırakmamı sağla." Oflayarak onu onayladığımda beklemeye başladım.

Kapıları ona açmadığımı kabullenmişti. O yüzden anlayışlı davranarak açmayacağımı bildiği için direkt olarak bırakacağını söylemişti. Hiçbir hediyenin beni yumuşatmayacağından bir haberdi. Armağanlarla gözümü boyayamazdı. Bana karşı gerçekten birşeyler hissettiğini kanıtlaması gerekiyordu. Bunu yapamazsa hiçbir işe yaramayacaktı.


Kapı çalınca bir süre bekleyip sonra açtım. Tahmin ettiğim gibi kimse yoktu. Yalnızca merdivenin köşesinde bir siyahlık görüyordum. Oradan beni mi izliyordu? Kapının önündeki büyük örtü dikkatimi çekti. Örtüyü yavaşça kaldırdığımda bir taşıma kutusu görmeyi kesinlikle beklemiyordum. Çantayı yavaşça elime alıp baktığımda güzeller güzeli açık kahverengi bir yavru köpek gördüm. Aman Tanrım! Bu me güzellikti böyle. Boncuk gözlerini meraklı üzerime diktiğinde benim gözlerimden kalpler çıktığına emindim.

Onu içeri alarak kapıyı arkamızdan kapattım ve hemen kutusundan çıkartıp kollarıma aldım. Aigooooo! Minicikti! Yerdeki beyaz zarf gözüme çarpınca ufaklığı kenara yavaşça bırakıp zarfı açtım.

Aslında sana olan sevgimin simgesi olarak kendi bebeğim Yeontan'ı yollayacaktım ama başkalarının yanında oldukça huysuzlandığı için endişelendim. Tan-ah benim hayatımdaki en önemli şeylerden biri. Sen de öylesin. Bu nedenle sana onun cinsinden bir yavruyu sahiplenmen için getirdim. Bunu kabul edersen dünyadaki en mutlu insanlardan biri olacağım. Lütfen beni haberdar et, ben de kapına ona bakman için gerekli şeyleri bırakayım.

Bu çok ince bir düşünceydi. Öyle ki mutluluktan gözlerim dolmuştu. Bu yavruyu geri yollayıp psikolojisini asla bozmayacaktım. Ona kendime baktığımdan çok daha iyi bir şekilde bakacak ve büyütecektim. Cebimden telefonumu çıkarıp Taenin numarasını tuşlarken ufaklığın başını okşuyordum.
"Lütfen gerekli şeylerle birlikte gel." Birşey söylemesini beklemeden telefonu kapattığımda gülümsüyordum. Kapı iki saniye sonra çaldığında gülümsemem genişledi ve kucağımda tatlı yavruyla ayağa kalkıp kapıyı açtım.


Parıldayan gözleri ve Kocaman kare gülümsemesiyle ellerinde iki devasa poşetle karşımda duruyordu. Kabul, hediyelerle gözümü boyayamaz demiştim ama bu aldığım en anlamlı şeydi. Bir yavrunun hayatını kurtarıp ona aile olma fırsatını bana sunmuştu. Bu beni oldukça yumuşatmıştı. Kenara çekilip içeri geçmesini beklediğimde yüzündeki gülümseme daha da büyüdü ve içeri geçti. Geçerken kucağımdaki yavruya bir öpücük vermeyi de ihmal etmemişti.

RESSAM|Kim TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin