28

339 40 3
                                    

IRELİA'nın Ağzından
Beni buraya kapatalı bir gün olmuştu ve ben çıldırıyordum. Orospu çocuğu kendinde bu hakkı nasıl görebilirdi? Tamam, evime falan gelse ya da arasa onu dinleme tenezzülünde bulunmazdım ama bu da yapılacak şey miydi canım?! Belki önemli işlerim vardı? Ayrıca ben çalışıyordum. Ne bok yiyecektim şimdi? Ah doğru ya! İş yerimden 4 gün izin almıştım. Bunu bahane edemezdim. Ya da edebilir miydim? Ama o bir idoldü. Bunun gerçek olup olmadığını çabucak öğrenebilirdi.


Oflayarak yattığım yatakta doğruldum. Yüksek ihtimalle öğle yemeğimi birazdan getirirdi. Üzerimi değiştirmek istiyordum ama salak gibi yanıma eşya almamıştım. Bir dakika... neden ben salak oluyordum ki?! Beni kaçıran o salaktı. Onun suçuydu. Sonuçta kaçırılacağımı bilmediğim için çantamı ona göre hazırlayamamıştım. Zaten kaçırılacağımı bilsem evden çıkmazdım. Aiisshhh! Akıl bırakmadı bu herif bende. Sinirden yastığı ısırarak çığlık atacağım sırada yastığa sinmiş kokusunun burnuma dolmasıyla mest oldum. Hasiktir ya. Bu ne güzel bir kokuydu.


Yastığı bırakıp başımı başka tarafa çevirdim. Hayır! Onunla ilgili hiçbirşeye güzel dememeliydim. Yoksa boku yerdim. Ondan hoşlanıyordum. Daha doğrusu onu seviyordum ve bu duyguları uyandırmak için hiç uygun bir zaman değildi. Ama çok güzel koktuğu için dayanamayıp yastığa sarılarak tekrar kokladım. Gözlerim kokunun güzelliğiyle kapanırken bir ses duydum ama umursamadım. Ardından öksürük sesi gelince irkilerek Gözlerimi açtım. Taehyung kapının önünde elinde tepsiyle gülümseyerek bana bakıyordu.


"Kokumu sevdiğinin farkındayım ama direkt olarak boynumu koklayabilecekken yastığımı seçmen olağandışı." Çok bilmiş göte bak. Gözlerimi devirip yastığı odanın öteki ucuna fırlattım.
"Kokunu sevdiğim falan yok be. Çığlık atacaktım da uykum geldiğini farkettim son anda." Gülümsemesi daha da genişleyip bütün yüzüne yayılınca onu yumruklamak istedim.
"Hadi yemeğini ye. Zayıflamanı istemiyorum." Komodine bıraktığı tepsiye bakma gereği bile duymamıştım.


"Yemiyorum yemek falan. Bırak beni artık. Konuşmayacağım seninle." Gözlerini devirip yatakta karşıma oturunca ondan biraz uzaklaştım.
"Bari en azından sadece dinlesen beni? Dinlediğin zaman bırakacağım. Söz." Söylediği şeyin doğruluğunu anlamak için gözlerinin içine baktım. Yalan söylediği zamanları bildiğim için doğruyu söylediğini biliyordum. Biraz oyun oynayabilirdim ama. Bir zararı olmazdı. Sonuçta o benim duygularımla oynamıştı. Öyle değil mi?

"Taehyung-sshi~" yaptığım aegyo onu çok şaşırtmıştı.
"S-sen aegyo mu yaptın?" Başımla onu onaylayıp dudağımı büzdüm. Konu şerefsizlikse onda altın madalya alırdım.
"Üzerimi değiştirmek istiyorum. Bana tişörtünü versene~" başını sallayıp dolabını açtı.
"Hangisini istersin? Biraz büyük geleceklerdir ama idare edebiliriz." Başımı iki yana sallayıp ayağa kalkarak yanına gittim. Ona her yaklaştığımda gözleri büyüyordu.

Kıkırdamamak için kendimi zor tutuyordum.
"Ben üzerindekini istiyorum ama." Önce bana, ardından üzerindeki kocaman kahverengi tişörte baktı ve sertçe yutkundu. Gerizekalı, madem benden bu kadar kolay etkileniyordu neden oyunu kaybetmeyi göze almamıştı ki?! Sinsi bakışlarımı farkedince dudağının kenarı alayla yukarı kıvrıldı.
"Demek üzerimdekini istiyorsun?" Diye sordu imalı bir şekilde. Aklından ne geçtiğini anlayamasam da güldüm.
"Evet." Başını sallayarak ellerini tişörtünün eteklerine götürdü. Yavaş bir hareketle tişörtü yukarı sıyırdığında az daha küçük dilimi direkt olarak yiyordum.

O gördüğüm şeyler,kas mıydı lan? Esmer teninin kıvrımları öyle güzeldi ki salyalarımın akmaması için bakışlarımı kaçırdım. Sırf bana inat olsun diye mükemmel bir yavaşlıkta çıkarttığı tişörtü bana uzattı.
"Al bakalım." Çıplak göğsüne bakarken bu sefer sertçe yutkunan ben oldum. Gülense o. Tişörtü elinden almalıydım ama vücuduma komut veremiyordum.
"İrelia? Alsana. Tişörtümü istemiyor muydun?" Hipnotize olmuş gibi Gözlerimi üzerinden çekemiyordum. Hayır, kastan etkilenmezdim de. Ama onunkiler cidden iyiydi. Ah, biraz elleseydim keşke.
"İrelia?" Alaycı bir ses tonuyla konuşunca sonunda ağzımı araladım
"H-ha? N-ne?" Kahkaha atıp beni kollarının arasına çektiğinde sonunda hipnozun etkisinden çıkmış ve şaşkın bakışlarımı gözüne çıkarmıştım.

"Benden bu kadar etkilenip nasıl hala dinlememekte ısrar edebildiğini anlamıyorum." Sinirlenip onu göğsünden ittim.
"Ne etkilenmesi be? Gözüm kaydı sadece!" Sırıtıp tekrar bana yaklaştı.
"Demek etkilenmedin? Yani yanında hep böyle dolaşırsam umrunda olmaz?" Başımı hızla iki yana salladım.
"O-olmaz. Ama sen yine de d-dolaşma böyle." Belimdeki ellerini daha da sıkılaştırırken kulağıma fısıldayarak sordu;
"Neden?" Kalın sesi beni transa sokarken bayılmamak ya da düşmemek için kollarına tutundum.
"Ü-üşürsün." Erkeksi kahkahasını kulağımın dibinde atması hiç iyi olmamıştı. Galiba bayılacaktım. Ama aniden beni bırakıp dolaptan başka bir tişört alıp kafasından geçirerek beni hayal kırıklığına uğrattı.

"Haklısın. Üşüdüm. Yemeğini ye. Geri geleceğim." Cevabımı beklemeden odadan çıktı ve beni elimde onun tişörtü ve az önce olanların düşüncesiyle yalnız bıraktı. Hızlanan kalbim hiç iyi değildi. Çok heyecanlanmıştım. Normalde heyecanlanmayacağım kadar çok. Ve ne bok yiyeceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu.

RESSAM|Kim TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin