14

374 39 6
                                    

IRELİA'nın Ağzından
Uyandığımda neredeyse akşam oluyordu. Alkol alınca hep geç uyanırdım ve bu huyumdan nefret ediyordum. Yataktan ayaklarımı sarkıtmadan hemen önce bir kedi gibi uzun uzun gerindim.

Kısa bir duşun ardından üzerime siyah gömleğimi ve siyah yüksek bel kumaş mini eteğimi giydim. Siyah kumaş eteğimle aynı boydaki yeleğimi de üzerime geçirdiğimde bir yandan saçlarımın ucunu kıvırıyordum.


Hafif bir makyaj da yaptıktan sonra hemen birşeyler atıştırdım. Dün yaptığım sarhoş numarasından sonra Taehyungun bana ulaşacağına adım gibi emindim. Kahvemi yudumlarken telefonuma gelen bildirim sesi de beni şaşırtmamıştı. Dudağımın ucu alayla yukarı kıvrılırken yavaş hareketlerle kilidi açıp mesaja baktım.



Taehyung: Hey! İyi misin?

Merak etmiş gibi yapması artı bir puandı. Yani daha doğrusu eğer oyun oynadığını bilmeseydim artı bir puan olurdu. Ama tabii aklındaki tilkileri bildiğim için zerre kadar bile etkilenmemiştim. Ona iyi olduğumu yazıp telefonumdan Matt'i aradım ve onu herhangi bir kafeye davet ettim. Kısa sürede onunla oldukça samimi olmuş sayıldığımız için planımda bana yardımcı olacağını umuyordum. Buluşacağımız kafeyi söylediğinde çantamı alarak evden çıktım. Eş zamanlı olarak telefonum ötmüştü.


Taehyung: bugün görüşmek ister misin? Birşeyler yaparız.

Yüzümdeki alaycı gülümseme yazdıklarını okurken iyice büyüdü. Ona arkadaşımla buluşacağımı, o gittikten sonra görüşebileceğimizi yazıp hangi kafede olduğumu ve haber vereceğimi de ekledim. Kısaca tamam dediğinde ben de kafeye gitmek üzere taksiye bindim.


İçeri girer girmez arkadaşım ayağa kalkıp bana elini sallayınca masaya yürüyüp ona kısaca sarıldım ve yerime oturdum. Siparişlerimizi verdikten sonra yüzüme bakmaya başladı. Onu neden çağırdığımı merak ediyordu. Derin bir nefes alarak konuşmaya başladım.
"Geçen gün Taehyungu gördün öyle değil mi?" Başını sallayarak beni onayladı. Ona taehyungun bana oynadığı oyunu anlattığımda soluksuz beni dinlemişti.
"Tam bir şerefsizmiş gerçekten! Bir de kız kardeşimin biasıydı. Ona onu sevmemesini söyleyeceğim." Başımı iki yana sallayıp gülümsedim.


"Senden birşey rica etmek istiyorum bu yüzden." Yüzüme gülerek baktı.
"Ne istersen." Cevabından mutlu olarak ellerimi çırptım. O gerçekten iyi bir arkadaştı.
"O etraftayken bana asılmanı istiyorum. Onu oldukça uğraştıracağım." Bakışları değişip şuh bir hal aldığında kaşlarımı çattım.
"Şuan kafenin önünde bizi izlediğini söylesem?" Arkama dönüp bakmamak için kendimi sıktım. Bu mesafeden duyması mümkün değildi. Elimizde bir mikrofon yoksa tabii. Olmadığına göre rahattık.
"Güzel,ee,ne diyorsun?" Başını aşağı yukarı sallarken gözleri hülyalandı.
"Kabul ediyorum. Şu andan itibaren o velet yakınlardayken sana deliler gibi aşık bir adam olacağım güzel kadın." Tek nefeste konuşunca kıkırdamadan edemedim.


O gerçekten iyi bir oyuncuydu. Buralarda harcandığına emindim. İkizimle konuşup ona bir dizi ayarlayıp ayarlayamayacağını sormalıydım. Ah, ikizim demişken son oyundan onların haberi var mıydı? Bunu akşam noeye anlatınca olurdu herhalde. Matt bana şaka yapıp beni güldürürken ben elimi arada onun koluna atıyordum. Sonrasında gitmek için ayaklandığında bana göz kırptı. Onunla küçük bir hesap kavgası yaptıktan sonra kazanıp hesabı ödedim ve kafeden çıktık. Çıkar çıkmaz taehyungun bir köşeye sindiğini görmüştüm. Matt uzaklaşırken elime telefonumu alıp ona mesaj attım.



Olduğu tarafa bakmamak için kendimle çatışırken bana birazdan yanımda olacağını bildiren bir cevap yazdı. Ellerimi yeleğimin ceplerine koyarak yerimde sallanmaya başladım. Bir yandan dudaklarımı büzüp uzun ince boynumu açığa çıkarıyordum. Beni izlediğine adım gibi emindim.

RESSAM|Kim TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin