2.Bölüm: Kırmızıdan Maviye

29 10 6
                                    


İyi okumalar...

***

Kendimi ve çevremdeki insanları önceden tanıdığım kadarıyla renklere ayırırdım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Kendimi ve çevremdeki insanları önceden tanıdığım kadarıyla renklere ayırırdım. Herkesin bir rengi bulunurdu kafamda. En masum ve içten olanlara beyaz; en kötü ve gaddar olanlaraysa siyah derdim. Zaman zaman insanlarda kötü veya iyi yönde değişiklik gördüğümde kafamdaki renklerini de güncellerdim tekrar. Güzel bir metoddu bu benim için, tanıdığım insanların yüzlerine ilk baktığımda renkleri canlanırdı kafamda. Biraz daha Temkinli olurdum bunun sayesinde insanlara karşı. Genel insanlık için düşündüğümde  siyah rengin ağırlığı oldukça fazlaydı ama beyaz renk bir o kadar azdı ve giderek azalıyordu o beyazlığın yoğunluğu. Bir zaman sonra beyazlık yok olduğunda işte o zaman felaketin geleceğini söyleyebilirdim. Çünkü herkes siyah olursa birçok kişi yitip gidecek ve biz sona doğru gideceğiz. Fakat Benim lügatımda sadece bu iki renk yoktu da, diğer renklerle de sembolleştirirdim kafamda insanları. Mesela kendime kırmızı derdim hep. Çünkü, ne beyaz kadar masum olduğumu düşünürdüm ne de siyah kadar kötü. Hiçbir zaman tam manasıyla bencil olduğumu ve iyi niyetli olduğumu düşünmezdim. Bu yüzden kendime siyaha uzak beyaza çok az yakın bir renk seçmiştim. Etrafımdaki insanlara da böyle sembol renkler takmıştım kafamda. Siyah ve beyaz kadar uç insanlar yoktu tanıdığım. O kadar temiz veya o kadar kirli insanlarla tanışmamıştım hiç. Ama bu geceden sonra renklerimizin değiştiğini hissediyordum. Özellikle de ben ve Selen'in rengi siyaha doğru bir ton daha ilerlemiş ve benim siyah ve beyaza olan mesafem eşitlenmişti. Kırmızı değildim artık ben, maviydim. Gittikçe de bu rengin siyaha daha çok yaklaşacağını, içindeki beyazlığı yitireceğini hissediyordum.

Geldiğimiz yolu hızlı ve telaşlı adımlarla geri adımlarken alnımdan soğuk terlerin aktığını hissediyordum. Ayak parmaklarımdan saçlarımın uçlarına kadar sırılsıklam ıslanmış bir vaziyetteydim. Ve buna rağmen üşüdüğümü hissetmiyor, sürekli alnımdan yüzüme inen soğuk terleri hissediyordum. Ayaklarım bu zorlu yolu taşıyamıyormuşcasına titriyor ve daha fazla dayanamayacağını belli ediyordu ama beynim burdan bir an önce kurtulma fikrini en ücra noktasına kadar ulaştırmış gidebildiği kadar ileri gitmek için bitin vücuduma uyarı yolluyordu. Tamamen bitik bir vaziyetteydim, hem ruhen hem bedenen, daha doğrusu hepimiz öyleydik.

Ayaklarımdaki sızıyı unutmaya çalışarak kendimi daha fazla ileri gitmeye zorladım, Bir an önce gitmeliydik burdan. Kızlar da böyle düşünüyor olacak ki kendilerini fazlasıyla zorladıklarını kesik kesik nefesleri sayesinde anlayabiliyordum. Bir süre daha koştuktan sonra duraksadım ve etrafımda gözlerimi gezdirdim. Duraksamayı fırsat bilen bacaklarım şiddetli biçimde titrerken fiziksel olan acıları beynimden silmeye çalıştım. Ana yola yakın biryere gizlediğiniz gri arabayı çalıların ardından fark ederken derin bir nefes alarak nerdeyse yere yapışmış ayaklarımı zorlamaya çalıştım. Vücudundaki her hücre delice arabaya ulaşmayı beklercesine titrerken daha da hızlanmaya çalıştım. Bir müddet sonra arabaya ulaştığımızı görünce saatler sonda dudaklarımda ilk defa bir tebessüm oluştu. Ellerim arabanın tozlu kaputuna yaslanırken hızlı hızlı nefes alıp vermeye başladım. Derin derin soluk alıp verirken titreyen bedenimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Kızlar da benim gibi haraket ediyor olacaklar ki güçlü nefes sesleri kulağıma ulaşıyordu. Bir müddet sonra sakinleştiğimi hissederken ellerimi yakaladığım kaputtan çekerek kızlara doğru döndüm.

Masum Değiliz  +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin