İnsan aşık olduğunu gözünde yüceltirmiş. Ne hatasını görürmüş, ne de kötü lafını. Ne boyunu, ne kilosunu... Ne güzelliğini, ne de çirkinliğini... Aşk benim için sadece üç harf ve bir kelime. Ama anlamı? Anlamı yoktu daha önce. Ta ki "o" gelene kadar... Belkilerle yaşamak bana göre olmasada...Belki her şeyin sonu yoktur. Belki tüm sonları yaşamak yerine aşık olmayı denemeliydim.
Denedim,
Ve
Olmadı.
Ellerimin ve ayaklarımın bağlı olduğunu keşke yere düşmeden önce anlasaydım. Loş ve sade odada güneş ışığından yansıyan ışınlar saçlarımı kızıl gösteriyordu.Sandalyeye bağlı halde yan tarafıma düşmüştüm ve dahası Gecehan tarafından kaçırılmıştım, benim tek düşündüğüm saçlarım mı? Kesinlikle psikoloğa falan gitmeliyim.Gerçi bu kaçırılma olayını pek ciddiye almıyordum.Sonuçta Gecehan bana bir şaka yapıyordu.Ve cidden...beni o kaçırmıştı neden kurtulmaya çalışayım ki? Taam taam, şaka.
Gözlerime düşen saçlarımı üfleyerek geri itmeye çalışsamda pek bir faydası olmuyordu.Yeniden yeniden gözlerimin önüne düşüyorlardı. Kollarımın ağrısı gittikçe artsada en çok kafam ağrıyordu.Malum...benim salaklığım eseri yan tarafa devrilmiştim, ve kafamda zemine çarpmıştı. Neyseki halı vardıda çok fazla bir şeyim yoktu.Tam karşımda 106 ekran gibi duran Lcd beyaz bir televizyon vardı.Televizyona uygun birde beyaz tv ünitesi vardı.Camlar uzundu ve üzerinde perde yoktu.Dışında korkuluk tarzı siyah demirler vardı.Odada görebildiğim kadar bunlar vardı.Ha, birde kapalı olduğunu düşündüğüm beyaz bir kapı vardı.
Gecehan beyazı seviyorsun,ha?
Gecenin içinden sana beyaz olmak isterdim.Sırf sen tüm karanlıklardan arın diye sana ışık olmak isterdim.
Kafamı yine olumsuz anlamda sallamaya çalışsamda düştüğüm yer buna el vermiyordu.
O halde kaç saat durdum bilmiyorum ama gözlerim uykudan, gözlerini geceye açmıştı.Perdesiz pencerelerden gece belli ediyordu.Ama bir dakika... Işık açıktı? Yani bu birinin odaya girdiğini gösteriyordu.Kimdi?Gecehan mı?
"Sonunda Esmer." Bunlar gerçekten tesadüfi miydi?
"Ne yaptığını sanıyorsun Gecehan?"
Sesim titrek çıkmasına rağmen hiç korku hissetmiyorum.
"Belli değil mi?" derken hala alaycıydı. Tek bir farklılık vardı.Gözleri...aynı bakmıyordu.Sinirle bakan gözlerinde nefreti gördüm.O kadar gerçek bir nefretle bakıyordu ki biran nefretinin vücut bulabileceğini düşündüm.Kalbime giren sızıyı yok saymak çok zordu.Hızlı nefes alışlarım bunun kanıtıydı.
"Hiç komik değil Gecehan.Çöz şu ipleri eve gitmek istiyorum." Sözlerim sanki bir hiçmiş gibi davranıyordu.
"Komik olmasını istemiyorum Esmer.Dosyaları bana verdiğin gibi serbestsin."
Başımı kaldırabildiğim kadarıyla yüzüne baktım.Kot gömleğinin kollarını dirseklerine kadar kıvırmış, gömlek yakalarını yukarıya doğru açmıştı.Siyah pantolon ve siyah botlar.Bileğinde siyah bir bileklik, sakalları yeni kesilmiş gibi izleri duruyordu.
"Suratında ampul patlamış tavşan gibi bakma bana Esmer. Dosyaları bildiğini biliyorum.Ve onları bana vereceksin." Son cümleye doğru sesi sertleşsede asıl umursadığım espri yapmış olmasıydı.Şu duruma o kadar aykırıydı ki espri.Dudaklarımdan bir kıkırdamanın kaçması, kaşlarını çatmasını sağladı.
Kahkahamı durduramazken Gecehan bana yaklaştığı gibi dişlerimi dudaklarıma geçirdim.Yere benim olduğum yere doğru eğildi ve kafasını yana doğru eğdi.Yüzümden saçlarımı çekerken duraksıyordu.Sonra sandalyeyle birlikte beni kaldırdı ve karşımda diz çöktü.Diz çöktüğü halde benden hala çok uzundu.
"Dosyalar Esmer?" Gözlerimi kıstım."Ne dosyasından bahsettigini bilmiyorum.Anladın mı?"
Tek kaşını havaya kaldırdı.Yapma şunu...Şurda ağız tadıyla kaçırılamıyoruz bile.Niye beni kaçıran kişi yaşlı suratsız biri olamıyordu ki sanki?
Gözlerini yere eğdi ve ardından tekrar bana döndüğünde kirpikleri kaşlarına değiyordu.Ellerini iki dizimin üzerine koydu.
"Biliyorsun Sehrin." Uh, bana adımla hitap etmesi pek hayra alamet değil.
"Ve ben o dosyaları istiyorum." Sözcüklerin üzerine basa basa konuşuyordu.
"Ne dosyası?" Hiddetle ayağa kalktı.Gözleri siyah misket gibiydi."Benimle oynama!" diye bağırdığında sandalyede sıçradım. Kalbim güm güm çarparken onu hiç böyle görmediğimi tekrar tekrar farkediyordum.Yüzüm kesinlikle bembeyaz olmuştur.Sinirle ellerini saçlarında gezdirip ensesine götürdü.
Gözlerini üzerime diktiğinde bir köşeye gidip amaçsızca sallanmak istedim.Önümde tekrar diz çöktüğünde ayaklarımdaki ipleri çözdü. Ardından sandalyenin arkasına geçti ve bağlı olan ellerimi çözdü.Ben ellerimi ovuşturmaya başladığımda tepemde dikilmeye devam etti.Bileklerim mosmordu.Nasıl sıktıysa artık.
"Esmer, son kez söylüyorum.Dosyaları-ver." Kafamı yana eğdim.Anlamıyor muydu gerçekten? Neden bahsettiği hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.
"Neden bahsettigini bilmiyorum Gecehan." Ayağa kalktığımda oda kapının olduğu tarafa gidip durdu.Kapıyı açtı fakat çıkmadan önce bana hitaben; "Belki bu hatırlamana yardım eder." dediğinde buz tuttum.Heryerimi bir titreme sararken "Hayır." dedim. "Bunu yapma.Yemin ederim ne dediğin hakkında bir fikrim yok." Titremem belirgin bir şekilde ortadaydı.Ve o bunu görüyordu.Gözlerini kıstı."Hatırladığında bana seslen." dedi ve gitti.
Kapının arka tarafında solda bulunan elektrik anahtarı elindeydi.Orada olduğunu biliyordum çünkü burası bizim yazlığımızdı.
Gitmeden önce yaptığı şeyse delirmeme neden olacak şeydi.
Işıklar kapandı... Oda onun kadar karanlık olurken, bir çığlıkla geceyi böldüm...
![](https://img.wattpad.com/cover/29766185-288-k337872.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESMER (#Wattys2016)
Short StoryYeri gelir senide yakarım, yeri gelir kendimide. "Sana uzattığım eli tut,güzelim.Ayaklarını bastığın her toprak zerresini cennete çevireceğim." Bölümler yakında kaldırılacaktır.