Not:Arkadaşlar bu bölüm Cahit'in ağızından anlatılıyor
Askeri arabalarda arka tarafada kafeslik bölümü olur. Bizi de kafesliğe koydular. Burası adeta suçlulara işkence çektirmek için yapılmıştı. Burada o kadar bunalmıştım ki kendimi öldürmek istiyorum. Çok küçük ve karanlıktı. Askerlerin olduğu kısım ile aramızda sadece birbirimizi görmememiz için kalın ve siyah bir cam vardı. Karşımda babam ve çaprazım da kardeşim vardı. Yanımda ise nemrut suratlı bir asker oturuyordu. O kadar utanmışdık ki birbirimizin yüzüne bakamıyorduk. Biz bu durumlara düşecek ne yapmıştık ki? Kocaman yıkılmaz bir dağ gibiydi benim babam. Şimdi ise herkesin gözünde acınası bir suçluya dönüşmüşdü. Tam bunları düşünüyordum ki aniden aklımda bir soru daha oluştu:
-Bu durmdan nasıl kurtulacaktık?
Bu soru aklıma geldi ama düşünülecek vakit kalmamamışdı sanırım. Kapı açıldı ve içeriye bir ışık yayıldı. Sanırım adliyeye gelmiştik. Adliye bütün ihtişamı ile karşımızda duruyordu. Adliye mavi renkteydi ve yer yer üzerinde sarı renkli desenler vardı. Her birimizin koluna bir asker girdi ve birlikte adliyeye girdik. Kafamı yere eğdim ve koridor da yavaş yavaş ilerlemeye başladık. Sanırım sorgu odasına gidiyorduk. Koridorda ki koltuklarda oturan suçlu yakınları öyle acınası gözlerle bize bakıyorlardı kendimi öksüz ve sokaklarda yaşayan savunması bir çocuk gibi hissediyordum. Bir anda durduk ve kafamı kaldırdım ve karşımda ki tabelayı görünce tahminim doğru olduğu anladım:
Sorgu Odası
Askerle birlikte içeriye girdik ama babam ve kardeşim bizimle birlikte odaya girmediler Başka sorgu odasına götürülüyordu herhalde. Asker beni oda da bıraktı ve çıktı. Oda aynı filmelerde ki gibiydi. Tepeden aydılatan küçük bır ışık vardı. Odanın içi havasız ve loştu. Oda da üç sandelye ve bir de küçük masa vardı. Sandalyelerin biri sorguyu alan komutan diğerleride suçlu ve suçlunun avukatı için konulmuştu. Masa ise sorgu sırasında sunulan belgeleri konulması için kullanıyordu herhalde. Odanın duvarların gelince ne beyazdı ne de siyah. Büyük ihtimalle ilk önce beyaza boyanmıştı ama hem odanın havasızlıği hem de temizlenmemesinden dolayı siyaha dönmeye başlamıştı. Bir anda kapı açıldı ve bizi tutuklayan komutan içeriye girdi. Bazı sorular sordu hepsini başarıyla atalatmışdım ama son soruda bir anda boğazıma bir düğüm oturdu sanki.
-Cinayeti kimin işlediğini biliyor musunuz? Veya birileri sizin üstünüze suç atmaya çalışıyor olabilir mi?
-Bi...Bi...Bilmiyorum.
-Neden kekeliyorsunuz? Yoksa bir şey mi biliyorsunuz?
Kendimi toparlamam lazımdı ve sanırım başarıyordum:
-Yok! Bir şey bildiğim yok!
-Emin misiniz?
-Evet. Sorgum bitti ise beni bırakın artık.
-Hemen gitme yok. Biraz daha bekleyeceksiniz.
Ne söyleybilirdim ki? Dayım benim bir Küçük kardeşim Cemil yaptı diyemezdim ya. O gece Cemil, Kemal,Osman ve ben hastanenin önüne gittik. Normal de Oğuzu en küçüğümüz Kemal yapacaktı. Fakat silahı Oğuza doğru doğrultu ama ateşleyemdi. Cemil de onun yapamayacağını anlayınca elinden silahı aldı ve Oğuzu öldürdü. Namludan tam dokuz kurşun çıkmıştı ama sadece Oğuzun bedenine yedisi isabet etmişdi. Kurşunlar Oğuzun göğüsünü yakarak içeri girmişdi. Üzerindeki gömlekten dumanlar yükseliyordu. Hemen odadan çıktılar. Fakat o sırada yan odadaki hemşire kurşunların sesini duymuş olmalı ki dışarı çıkmışdı. Onları görmüşdü ama Kemal ve Cemil hemşirmeyi aldırmadan ışık hızı ile odadan çıktılar ve arabaya bindiler. Cemil bizimle gelmedi can ile başka bir yere gitti ama gitiği yeri sadece babam biliyordu.Hemen oradan uzaklaştık. Tam bunları beynim de canlandırırken odaya bir asker girdi ve artık eve gidebileceğimizi söyledi. Hemen odadan çıktım ve koridor da babamları ve evin diğer üyelerini gördüm. Anneme öyle bir sarıldım ki sanki yetmiş yıldır görmüyordum.
Sonra hep birlikte eve gittik. Bumdan sonra ne olcaktı acaba? Cemil neredeydi şimdi neredeydi acaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖKÜLEN YAPRAKLAR
Misterio / SuspensoArkadaşlar ilk olarak size bu kitabın konusunu açıklayayım. Bu kitabda Yasemin,Doktor Oğuzu çok seviyor ama ailesi buna karşı çıkıyor. Ailesinin karşı çıkma sebebi ise Ayşegül ile Oğuz arasında ki yaş farkı ve Oğuz'un uyşturucu gibi kötü işler ile u...