5. İNANCIN CESEDİ

8 0 0
                                    

Uyandığım o sabahı anımsadım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Uyandığım o sabahı anımsadım. Ruhumda gezen, tanımadığım bir his vardı. Adını bilmiyordum ancak böyle bir sabaha, beni böyle uyandıran o hissin ayak izleri ona aitti. Ben de bu hissin adını ayak izleri koydum, o bana ne olduğunu öğretene kadar. Ruhumda gezen o ayak izlerinin verdiği huzur saçlarımı okşuyor gibiydi. Zihnimdeki savaş bitmiş gibiydi ve etraf bu sefer huzurlu bir sessizliğe gömülmüştü. Kokusunun tenime sindiğini hissedebiliyordum. Uyandığımda avuç içlerim onun gibi kokuyordu ve ben de bu kokuyu o sabah sahiplendim. Tenime değen tenini aklımdan çıkaramıyordum. Şefkat üzerimde hiç bu kadar uzun gezinmemişti, bunu yapan yine onun elleriydi. Ve ben de o elleri kendime istedim.

O günün üstüne zaman birikmişti. Onun evinde geçirdiğim dördüncü gündü ve yine onun yatağında uyanmıştım. Kendimi sürekli ona dair olan her şeyi isterken buluyordum. Bu kendimi şuursuz bir ergen gibi hissettiriyordu ancak umurumda değildi. Onu kendi evinde bu kadar az görüyor olmak canımı sıktı, sadece gece eve geliyor ve bir görev gibi üstünden geçmeden sırtıma ilaç sürüyordu. Her gece bir öncekinden daha yorgun görünüyordu ama yine de bunu yapmayı aksatmıyordu. Kanepesinde uyuya kaldığımda beni yatağa taşıyor ve sonrasında uyandırıyordu. Sırtımdaki acılar neredeyse tamamen gitmişti ve morluklarım silinmek üzereydi. Tüm bunları yaparken aramıza koyduğu mesafeyi hissedebiliyordum. Benimle konuşmuyor bir şey söylediğimde kısa cevaplar veriyordu. O günkü adamları sorduğumda söylediği tek şey, hallediyorum, oluyordu. Onun canını sıktığımı düşünüyordum. Evindeydim ve bir de onlarla uğraşmasına sebep olmuştum. O günün ardında yatan gerçeği merak ediyordum ancak bana hiçbir şey söylemiyordu.

Yatağın içinde yuvarlanıp diğer köşesine gittiğimde kapı açıldı ve ayak seslerini duydum. Evde olduğundan habersizdim ve bu ses beni neredeyse gülümsetecekti. Yatağın içinde doğruldum ve çok geçmeden göz göze geldik. Gözlerinin altı çökmüş saçları dağılmıştı. Yine farklı bir güzellikte karşımda dikiliyordu. İfadesiz gözlerinin arkasında dönüp duran düşüncelerin olduğunu düşündüm. Bakışlarını bu sefer benden çekmedi ve yavaşça yatağın kenarına oturdu, gözlerimiz ayrılmamıştı. Yavaşça yutkundum. Gece uyumadığını düşündüm, gözlerindeki damarlar çatlamıştı ve kuruyan toprakları anımsatıyorlardı. O kuru toprakların ortasında derin kuyuları hala canlıydı.

''Uyumadın mı?'' dediğimde kaşlarım çatılmıştı. Rahat edemediğini düşündüğümde kendimi fazlalık gibi hissetmiştim. Usulca başını iki yana salladı.

''Hayır,'' dediğinde sesi düşünceli çıkıyordu.

''Yatağını işgal ettiğim için rahat değilsin,'' dediğimde dudağının kenarı belli belirsiz kıvrılmıştı.

Bir şey söylemeden yatağa uzanırken omuzlarımdan tutup beni de yatağa doğru çekmişti. Yorgun bir nefesi dışarı bıraktı. Şaşkınlıkla yutkunurken gözlerimi ona çeviremiyordum. Hemen yanımdaydı ve kolu başımın altındaydı. Sıcaklığı saçlarımın arasından bana ulaşmıştı ve kanımda yürüyen ateşi hissedebiliyordum. Yine ruhuma ayak bastı ve sabırsızlandım. Ona döndüm ve gözlerimiz buluştu. Kuruyan dudaklarımı ıslattığımda şaşkınlığımı yüzümden silemediğimi biliyordum. Bana doğru dönüktü.

UÇSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin