[düzenlendi]
Kavgalarından bu yana yedi gün geçmişti resmen. Tam tamına yedi korkunç gün geçmişti. İkisi de birbirlerine büyük özlem duymuşlar ve gözlerine uyku girmemişti doğruyu düzgün. Taehyung Jeongguk'a gitmek için çekingen, Jeongguk ise Taehyung'a gitmek için fazla kırgındı. Ama birilerinin ilk adımı arması gerekirdi, sonsuza kadar böyle olmazlardı, olmamalıydılar.
İşte tam da bu yüzden Taehyung bir karar vermişti. Ne kadar çekinse ve kendini kötü hissetse bile yanına gidecekti. Jeongguk'un ona ne kadar kırgın olduğuna az çok tahmin ediyordu. O bu kadar kırgınken ayaklarına gelmesini bekleyemezdi ki. Kendisinin bir şeyler yapması, bir adım atması gerekiyordu. Jeongguk'un her şeyi göze almasına rağmen ona o gün öyle demesi kocaman bir geri adım olmuştu. Şimdi ise daha büyük bir adımla ileriye gidecekti. Birlikte olmak istiyordu, şeytanı çok seviyordu.
Olaylar olduğundan beridir ona trip atan Tannie'ye baktı bir süre Taehyung. Oğluşu yatağına kıvrılmıştı ve bakışlarını ona çevirmiyordu. Bu durum Taehyung'un kalbini ne kadar acıtsa bile belli etmemeye çalıştı. Tannie ona tripli olsa bile Taehyung'un üzgün olmasına dayanamaz ve kahrolurdu. Bu yüzden belli etmemeye çalışıyordu bir şeyleri. Minik oğluşu kendisi yüzünden üzgün olduğunu öğrense çok üzülürdü.
Minik adımlarla yanına gitti ve dizleri üzerine çökerek tüylerini okşadı biraz. Tannie gözlerini açarak bir süre ona bakmış fakat sadece bakmakla kalmıştı. Sadece bakıyordu. Bunun doğurduğu huzursuzluk hissi Taehyung'un yerinde rahatsızca kıpırdanmasına ve derin bir nefes vermesine neden olmuştu. Tüylerini öptü hafifçe. "Üzgünüm Tannie ama onu çok seviyorum. Yanına da gideceğim. Lütfen bana çok kızma." hafif ağlamaklı çıkan sesi ile Tannie bir süre beklemişti. Sanki kendine engel olmaya çalışıyordu.
En sonunda dayanamamış olacak ki Taehyung'un yüzünü yalamış ve sonrasında "bu sana hala tiripli olduğum gerçeğini değiştirmez" dercesine başını çevirmiş ve uykusuna devam etmişti. Taehyung, yüzündeki buruk ifadeyle ona bakarken son bir kez tüylerinden öpmüş ve ayağa kalkmıştı.
Dolabını açıp içine baktığında beyazdan farklı bir renk görememişti pek. Çokta dikkat çekmek istemiyordu fakat devasa kanatları pek bu isteğini yerine getirecek gibi durmuyordu. Ah, bir de kafasındaki halka.
Dolabının diplerinde bulduğu koyu renkli kıyafetlere karşı şaşırmış ve nereden geldiklerini düşünmeye çalışmıştı. Hayır, böyle bir kıyafeti olduğunu hatırlamıyordu ve biraz bedenine büyüktü. Kırmızı saten bir gömlek ve siyah deri pantolondu. Omzuna silkmiş ve onları giyerek saçlarını aynanın karşısında düzeltmişti. Gömleğinin düğmelerini olabildiğince kaptmış ve derin nefeslerini eşliğinde evden ayrılmıştı.
Üzerindeki meleklerin geleneksel kıyafetlerinden uzak olan parçalar diğer meleklerin dikkatini çekerken Taehyung onları umursamamaya çalıştı. Kimsenin ne dediği umurunda değildi şu anda. Tek istediği şeye Jeongguk tarafından affedilmekti.
O gün olanların etkisinden çıkamadığı için öyle davranmıştı. Yoksa çok seviyordu minik tavşanını. Tanrının köleliği altında ezildiğinde ne dediğini bilmez ve çok paniklerdi. Daha öncesinde bu yüzden hastaneye bile kaldırıldığı olmuştu. Her melek bu konuda hassastı tabiki fakat Taehyung bu tarz şeyleri kaldırma konusunda çok kötüydü. Kalbi o kadar baskıyı kaldırmıyordu.
Cehenneme girdiğinde tüm gözler ona çevrilmişti. Üzerinde dolaşan arsız ve rahatsız edici bakışlar sadece erkeklerle sınırlı değildi. Kızlar da ona öyle bakıyordu ve bu rahatsızca elleri ile oynamasına neden oluyordu. Tek istediği şey şu anda bir an önce Jeongguk'u bulabilmekti. Ama bu tabiki zor olacaktı. Ne de olsa bazı geçemeyeceği sınırlar vardı ve Jeongguk şu anda sınırların ardında olabilirdi. Olmayacağının garantisi yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Angel and His Bunny | Taekook
FanfictionTaehyung cennetin güzel kokusunu içine çekerken evinin yakınlarındaki parkta gül sulamaktaydı. gözlerine ilişen hafif pembemsi tüylü tavşanı gördüğünde ise kendine engel olamamıştı. Ama tabiki kucağına aldığı tavşanın aslında tavşan kılığına girmiş...