[düzenlendi]
Taehyung, şeytanla karşılaştığı günden sonra her seferinde gülü sularken çalıların arasına bakmıştı tekrar gelmiş mi diye. Aklından bir saniye bile çıkmamıştı. O gün ona karşı hissettiği çekim kesinlikle melekliğine aykırı gelecek bir çekimdi. Yanlıştı fakat melek olmasına rağmen bu yanlışı umursamadı.
Jeongguk ise oraya tavşan kılığında gelip Taehyung'u izlemeyi hiç kesmemişti. Her akşam gözleri birbirlerini bulmuş ve bir kıvılcım çakmıştı kalplerinde. İçlerine sığdıramadıkları ve meleğin anlamdıramadığı sevgi her göz göze geldiklerinde büyümüş ve ikisinin de yanaklarına kanın toplanmasına neden olmuştu. Evet ukala şeytanın bile.
Ama bu sefer birazcık hayal kırıklığına uğramış gibi hissediyordu. Her geceki gibi yine parka büyük bir mutlulukla; içini içine sığdıramaya sığdıramaya gelmişti. Kalbinin sahibini görmek için can atıyordu. Bu halleri diğer şeytanlara tuhaf gelirken o umursamadı. Sadece eskisi gibi her akşam gözüne kestirdiklerini yatağa atıp düzmediği ya da her gün cehennemden çıkıp gözden kaybolduğu ve geç saatlerde geldiği için garipseniyordu ve şeytanlar da kendilerine yakışacak şekilde hakkında dedikodu yapıyorlardı.
Neyse, biz en iyisi neden hayal kırıklığı yaşadığına geri dönelim. Sorun şu ki; parka değildi. Gelmemişti de. Yoktu. Jeongguk bunun hayalkırıklığını yaşarken aklına gelen şeyle paniklemeye balamıştı. Ya hasta olduysa? Ya başına bir şey geldiyse?
İçini kaplayan korku ve endişe ile hızlıca parktan ayrıldı. Görüyor musunuz Taehyung'un Jeongguk üzerinde bıraktığı etkisini. Hiçbir şeyi sikine takmayan çocuğu getirdği haller inanılmaz derecede anormaldi.
Taehyung'un evine geldiğinde ise tüm pencerelerden içeriye baktı. Evde değildi. Evdeki tek canlı minik bir süs köpeğiydi ve o da cama atlayarak Jeongguk'u korkutmuş ve yere düşmesine neden olmuştu. Yere yapıştıktan sonra biraz homurdanmış ve kendine gelerek evin ön kapısına ilerlemişti. Kapıyı açıp içeriye giren ve tanımadığı beden ise içindeki kıskançlık alevlerine kömür atmış ve kaşlarını çatmasına neden olmuştu. Hemen içeriye giren bedenden sonra içeriye dalmış ve saklanarak onu izlemeye başlamıştı.
Birkaç dakika öncesinde onu korkutup yere düşmesine neden olan köpek, Jeongguk'un tanımadığı bedene koşmuş ve üzerine atlayarak yüzünü yalamaya başlamıştı. Kısa ve hafifçe tombul yanaklı çocuk gülümseyerek onu sevmeye başlamıştı ten rengi sanki hiç güneş görmemişcesine beyazdı ve gözleri o kadar küçüktü ki gülümsediğinde yok oluyordu. Mint yeşili saçları ise üzerindeki beyaz kıyafetlerle uyum içindeydi.
"Taetae'n şu anda burada değil Tannie. Ona bir insan verdiler. Onunla şu anda ve bende o gelene kadar sana bakacağım. Yoongi hyungun seninle çok güzel ilgilenecek." Jeongguk dikkatlice onları dinlemiş ve dudaklarını yalamıştı. Demek ki sonunda Taehyung'u bir insana göz kulak olması için görevlendirmişlerdi.
Jeongguk hızlıca şeytan formuna dönmüş ve Taennie ile ismini yeni öğrendiği meleğe çaktırmadan toz bulutu olmuş ve evin penceresinden çıkmıştı.
Cennetten ayrıldığında ise hızlıca cehenneme giriş yapmıştı. Ne olursa olsun bugün onu görecekti. Şu anda bile aklında olan onu görememe düşüncesi midesinin bulandırıyor ve kalbini sıkıştırıyordu. Ona bağımlı hale gelmişti. Onu bir gün görememe ölecekmiş gibi hissediyordu. Bu duyguları kimseye paylaşamaması is onu bunaltıyor ve yalnız hissetmesine neden oluyordu. Ama yakında yalnız hissetmeyecekti çünkü Taehyung ile paylaşacaktı hislerini. Yoksa bu bunalımdan çıkamaz ve her gün boğazı sıkılıyormuş gibi hissetmeye devam ederdi. Taehyung'un onun için bir ilaç gibi iyi geldiği gerçeği Tanrının varlığından bile daha gerçekçiydi Jeongguk'a göre. Ki Tanrıyı toplantılarda milyonlarca kez görmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Angel and His Bunny | Taekook
FanfictionTaehyung cennetin güzel kokusunu içine çekerken evinin yakınlarındaki parkta gül sulamaktaydı. gözlerine ilişen hafif pembemsi tüylü tavşanı gördüğünde ise kendine engel olamamıştı. Ama tabiki kucağına aldığı tavşanın aslında tavşan kılığına girmiş...