Görüşürüz Jungkook-ah

5.5K 197 164
                                    

Yağmurlu havada yürümek ona hep iyi geliyordu kapişonunu başına çekmiş kulaklıklarını takmış hafif sisli giri havada eve doğru yürüyordu, üzerindeki bakışları hissedebiliyordu.

Artık bunları umursamıyordu alışmıştı, yanlızlığa alıştığı gibi.

Tek sevdiği yer olan evine gelmişti sonunda üstündeki formaları çıkarıp pijamalarını giymişti nihayet kendini daha rahat hissediyordu artık, üstünü giydikten sonra mutfağa inmişti açıktığını hissesiyordu dolabı açtığında hiç de yabancı olmadığı bir manzara vardı yine alışveriş yapmayı unutmuştu.

Üstüne kabanını ve biraz para alıp tekrardan dışarı çıkmak zorunda kalmıştı markete geldiğinde gideceği reyon belliydi ramen alıp çıkcaktı, birkaç ramen alıp ücretini ödeyip eve yürümeye başlamıştı marketle ev arası 10-15 dakika sürüyordu.

Eğer şansı varsa yapacağı ramenden yiyip uyumak istiyordu yaşı gençti fakat bir mafyaydı Jimin.

Zaman zaman bu onu yoruyordu ama yinede bırakmak istemiyordu bu iş ona amcasından kalmıştı 20lerinde bir mafyaydı bu işten memnunduda iyide kazanıyordu.

Eve varmış hızlıca rameni tabağa koymuş suyun ısınmasını bekliyordu, ısınan suyu tabağına dökmüş biraz karıştırdıktan sonra yemeye koyulmuştu anlaşılan bugün şanslıydı arayan soran olmamıştı hala buna seviniyordu çünkü dün oldukça yorucu geçmişti duş alıp uyumayı planlıyordu.

Hayatın başka planları vardı anlaşılan telefonu bangır bangır çalıyordu yine.

"Ne var?"

"Bir çocuk var bizim bölgenin oralarda dolanıyor sürekli bir mezarın başında bekliyor önceden burada hiç görülmemiş bikaç haftadır buralarda So'nun adamlarından olabilir mi diye aradık ne diyorsun?"

"Kes saçmalamyı her gördüğümüz adamı içeri mi alacağız bırakın istediği ağlasın bebe"

"Peki efendim"

İşin bir kötü yanıysa gerizekâlı insanlarla çalışmaktı, huzurlu bir akşam geçirmek istiyordu aptal matematik hocası kafasını şişirmişti zaten.

Sınıfta kalışının ikinci yılıydı bu.

Ramen tabağını makineye koyduktan sonra odasına çıkıp iç çamaşırlarını aldı güzel bir duş alıp uyuyacaktı.

Duşa suyun altına girdiğinde bedeninin rahatladığını hissetmişti soğuk su ona iyi geliyordu, kafası mezarlıktaki çocuğa takılmıştı ne bok yemeye hergün geliyordu oraya yeni bir ölümde olmamıştı kuşkuya düşmüyor değildi.

Duşatn çıkıp iç çamaşırlarını giyip hızlıca odasına yöneldi aynı renkten hiç vazgeçmiyordu siyah bir boğazlı kazak siyah kot pantolon ve siyah hırkayıda üstüne geçirdiğinde tamamdı siyah saçları kombinine tam uyuyordu gerçi bu onu hiç umursamıyor siyah olsun yeter diyordu.

Anahtarlarını alıp hızlıca çıkmıştı evden, dikkat çekmemek için araba kullanmıyordu bu yüzden okulada devam etmişti, yürümek hoşuna gitmiyorda değildi.

Mezarlığın kapısının önüne gelmişti arkası dönük bir kişi vardı yalnızca bu o olmalıydı, uzaktan biraz izlemek istiyordu yanlış bir hareketi olursa anlayabilirdi.

Çocuk sırtını mezar taşına yasladığında yüzünü görebilmişti siyah pelçemleri anlına dökülmüş gözleri iri yüzü ise asıktı, sorun yok gibi gözüküyordu bir yakınını kaybetmiş olmalıydı boşu boşuna kuruntu yapıp buralara kalkıp gelmişti oysa şuan güzel bir uyku çekebilir dinlenebilirdi.

Man of the roses/JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin