Ölmek

1.3K 100 85
                                    

Hayatı kontrol edemiyordunuz, kaderiniz yazılıydı ve siz bu kaderin etrafında dönmek ile yükümlüydünüz belki de bu yüzden kaderimiz hep aynı kişiye çıkıyordu.
Kader yollarınızı sıkı halatlarla bağlamış ondan başka kimseye gitmenize izin vermiyordu, çünkü;
Sizin en büyük kaderiniz oydu.

                                        ~Maria~

Jimin ve Yoongi gittikten sonra aşağıya inmiş salonun koltuklarından birine oturmuşlardı şimdi ne yapacaklardı?

"Jungkook"

"Efendim Tae"

"Aç mı kalacağız?"

"Bilmiyorum Tae, bizim evimiz değil burası dönmelerini bekliyelim"

"E ama yuh Kook açlıktan ölürüz o zamana kadar"

"Ne yapayım başka çaremiz yok"

Canı yemek yemekte istemiyordu hemen gelmelerini ve annesine gitmeyi istiyordu telefonuda yanında yoktu zaten hastaneyide arıyamıyordu

Kapının çalmasıyla ikiside ayaklandı şu dün bahsettikleri adam gelmiş olmalıydı
Ne güzel ama! Üçüncü bir piskopat daha katmış olacaklardı hayatlarına

"Hadi aç"

Ne demişti o? Piskopat mı?

"Merhaba tatlışlarr!"

Kapıda şok geçiren ikiliyi omuzlarından itmiş elindeki poşetler ile salondaki koltuklardan birine kurulmuştu

"Tae az önce ne oldu?"

"Jungkook az önce normal bir insan içeri girdi koş"

Taehyung kapıda öylece dikilen arkadaşını geriye çekip kapıyı kapatmış sürüklüye sürüklüye içeriye götürmüştü

Koltuklardan birine otuturulduktan sonra karşısındaki adama bakmaya başladı

Adam pembe giyiyordu!

Salonda ışık misali parıl parıl parlıyor gülüşüde eklenince ışık hüzmesi gibi hissetiriyordu

"Merhaba size haberler ile geldim bu arada ben Kim Seok Jin, siz bana hyung deseniz yeter"

"Merhaba hyung ben Taehyung ve bu da arkaşım Jungkook"

"Merhaba hyung"

"Şimdi annenden haber bekliyorsun biliyorum bende sana haber getirdimm"

İkisininde gözleri parlamıştı sonunda bir haber alabileceklerdi, Jungkook'un tek istediği buydu

"Malesef evlenmeden onu göremezsin tatlım evden çıkmanız tehlikeli olabilir"

Bir de bu eksikti annesini görmek istiyordu gözleri dolmuştu bile

" Hey annen uyanmış bile hatta-"

"Ne!"       

"Ne!"

Oturdukları yerden fırlamış pembeler içinde oturan adamın dizinin dibine yaklaşmışlardı

Bu yaklaşım ile bir kez daha şaşırmıştı Jin ne tatlı çocuklardı bunlar hem de küçücüktüler daha

Ellerini omuzalarına koyarak hafifçe sıkmıştı

"Sakin olun bakalım hey ağlamayın, annene her şeyi düzgün bir şekilde Namjoon, Yoongi ve Jimin anlattılar annen ise iyi olduğunu ve ağlarsanız sizi döveceğini söyledi"

Ellerini birbirlerine vurarak karşılarındaki nerdeyse hiç tanımadığı adama sıkı sıkıya sarıldılar. Göz yaşları ve kocaman bir gülümseme ile birbirlerine bakıyorlardı

Man of the roses/JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin