"Sendin! Sevdiğim, aşık olduğum kişi sendin Zhan. Bu kurşun yarasının sebebi sensin! Canımı bile verecek kadar sevdiğim kişi sensin. Hep sendin!" "Seni seviyorum Zhan! Kapatma gözlerini!"
Yibo korku içinde açtı gözlerini.
Neredeyse oturduğu sandalyeden düşmek üzereydi. Sandalyede doğruldu ve tekrar gözlerini kapatıp uyuşan boynunu sol eliyle ovaladı.
Sağ eli doluydu çünkü Zhan'ın elini tutmakla meşguldü.O lanet gecenin üzerinden iki hafta geçmişti.
Yibo geçen iki haftanın her günü hatta her dakikasını Zhan'ın yanında geçirmişti. Hiç kimse hatta hastanedeki doktorlar bile bir an olsun Yibo'yu Zhan'ın yanından ayırmayı başaramamışlardı.O gece Yibo Zhan'ı bulduğunda korkulu rüyalarından biri gerçekleşmek üzereydi.
Zhan'ı kaybetmek üzereydi. Henüz daha onu sevdiğini bile söyleyememişti. Zhan kendinden geçmeden önce eğer onu duyduysa biliyordu.Ama neden uyanmıyordu?
İki hafta bir gün olmuştu.
Yibo saate baktı. Sabah olmak üzereydi.
Zhan'ın yüzüne uzandı ve zarar vermekten korkarcasına yanağını okşadı.
Sonra dudaklarına ve dudağının yanındaki o küçük bene dokundu. "Neden uyanmıyorsun?" Belli belirsiz bir fısıltı çıktı dudaklarından.Görüşü bulanıklaştı, ailesi öldüğünde bile ağlamamıştı. Ama Zhan'ın bu halde cansız bir şekilde yatıyor olması.
İşte buna katlanamıyordu.O gece Yibo kafesin kilidini ayağıyla vura vura kırmıştı. Topuğunda ufak bir çatlak oluşmuştu. Bunu hastaneye geldiklerinde Yibo'nun topalladığını gören Kuan fark etmişti. Kardeşinin hemen tedavi olması için ısrar etse de Yibo Zhan ameliyattan çıkana kadar kapının önünden bir saniye bile ayrılmamıştı.
Xuan ise bitik bir halde girmişti hastaneye.
Haberi duyan feryatlar ederek hastaneye giriş yapıp gözyaşları içinde kapının önünde öylece kalakalıyordu.
Tam bir kaos ortamının ardından herkes bir nebze olsun sakinleştiğinde Kuan konuştu. "Anlatacak mısın artık?"Yibo buz gibi bir ifade ve bembeyaz bir suratla hala kapıya bakıyordu. "Daha sonra."
Kuan derin bir nefes alıp kardeşini rahat bırakmaya karar verdi.
İki tane hastane polisi tamamen dağılmış olan guruba yaklaştı.
"Xiao Zhan'ı hastaneye getiren kim?"
Yibo arkasını dönüp ters bir bakış attı ve bir adım öne çıktı.
İki poliste ona şüpheli gözlerle baktılar. "Bizimle gelmek zorundasınız, ifadeniz alınacak."
Yibo arkasını dönüp iki polisi de görmezden geldi. "Size ifade veremem."
Polisler birbirlerine baktılar, biri sinirle Yibo'nun kolunu tuttu ve onu çekiştirmeye başladı. "Bana bak genç adam senin başın büyük bir belada. Bu zehirlenme vakası basit bir vaka değil. Bizimle gelmek zorundasın." Fakat Yibo'yu bir adım bile yerinden oynatamamıştı. Yibo hafifçe silkelenip elinden kurtuldu.
Derin bir nefes alıp Kuan'a bir bakış attı. Ardından cebinden cüzdanını çıkartıp iki polisin yüzüne tuttu. "Bu gizli bir operasyon, uluorta yerde hasta bilgilerini ortaya çıkarma ve suçluya olan düşüncesiz tavrınızı görmezden geleceğim. Gerekli bilgileri edinmemişsiniz bile siz işinizi böyle mi yapıyorsunuz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Viraj || Yizhan -DÜZENLENİYOR...-
Fanfiction"Tek bir kelime etmem. Ama yinede, nefesimi kesiyorsun ve bildiklerimi benden çalıyorsun.. İşte böyle, beni kalabalıktan çekip çıkarıyorsun.. Ateş üstüne ateş, çoğunlukla katiliz. Bu denli tutku ile, birlikte, biz kazandık.. Kontrolden çıktığımızı s...