-
"Adı Xiao Zhan. Benim en yetenekli ve değerli öğrencilerimden biriydi. Onu kendi ellerimle eğitip kilit noktaya yerleştirdim.
Yaptığı her şeyi benim emirlerimle yaptı. Onun sayesinde 174 operasyon gerçekleştirdik. Sayısız adam ele geçirdik."Yibo masaya ellerini dayamış korkusuz gözlerle teşkilatın en önemli adamlarına bakıyordu. Dört kişide onu can kulağıyla dinliyordu.
"Bizim iznimiz olmadan?"
Yibo hafifçe güldü. Bu davranışı çok küstahça olsa da o öyle biriydi ve patronlarına bile boyun eğmezdi.
Eğer şuan eğilip bükülürse –diğer yalaka meslektaşları gibi- bir operasyonu nasıl yönetebilirdi, bu onuru kendisinde nasıl bulabilirdi?"Ajanlık zaten, herkes seni bir barmen zannederken, senin işin bittikten sonra asıl kimliğinle asıl işinin başına geçtiğindir. Gizlilik esastır. Dikkatli düşün, sınırlarını koru. Benim bu çatı altına girdiğimde ilk öğrendiğim şeyler kurallardı. Tekrar ediyorum-"
O sırada kapı açıldı, loş odada bir baston ve iki ayak sesi yankılandı.
"Tekrar etmene gerek yok Yibo. Gizlilik esastır kendi koyduğumuz kuralları bize tekrar öğretmeye çalışma." Yaşlı Mark kendisine ayrılan koltuğa oturdu ve teşkilatın en önemli 4 adamına baktı. "Benim haberim vardı her şeyden. Başından beri Yibo'ya gerektiğinde desteği sağlayan da bendim. Ayrıca yarın gece bu adreste bir operasyon düzenleyeceğiz."
Elindeki buruşmuş beyaz kağıdı masanın ortasına fırlattı.
"Sen çıkabilirsin." Mark diğerleri fark etmeden Yibo'ya bir göz kırptığında Yibo ifadesini sabit tutmak için elinden geleni yaptı. "Bir yere kaybolma."
"Peki, efendim." Diğerlerine döndü. Bir baş selamı verip odadan çıktı.
Kapıdan çıktığı anda kocaman bir nefes verip rahatladı. İnanmış görünüyorlardı. Mark'ın yanında olması ekstra bir rahatlama sağlıyordu onun için.
Eğer ona inanmasalardı Zhan ya teşkilat tarafından öldürülür ya da şuan ki derin uykuda olmasına bakmadan onu o halde hapse atıp adalet adı altında ölmesini hızlandırırlardı.
Yibo kendi odasına gitmek yerine Mark'ın odasına yöneldi. Geçen bir saatin sonunda Mark kendi odasına girdiğinde Yibo'yu gördüğüne şaşırmadı.
Mark gayet rahat bir tavırla Yibo'ya gülümsedi. "Xiao Zhan uyanacak evlat ve ekibimize geri dönecek. Artık bunları düşünmeyi bırak. Yakınlarda çok güzel fıstıklı tost yapan bir mekan açılmış, benimle kahvaltı yapmalısın."
Yibo şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı. Mark fıstık yiyemezdi, çünkü fıstığa alerjisi vardı. Bunu bilen tek kişi Yibo'ydu. Mark bu özelliğini bir zayıflık olarak algılıyordu ve bir adamı öldürmek için bundan daha kolay bir yol olamazdı.
Yibo'nun sinirden elleri titremeye başlamıştı. Dün gece kendi ekibiyle toplantı yaptıktan sonra apar topar buraya gelip Zhan'ın kimliğini ifşa etmişti. Henüz gün yeni yeni ağarıyordu. Ve şuan Mark'ın tamamen tasasız gülümseyen yüzüne baktığında sinirden ölecek gibi oluyordu. Yüzü ne kadar gülümsese de yaşlı adamın gözleri alev alev yanıyordu.
Mark muhtemelen içlerindeki muhbiri de bulmuştu.
Odasında bir dinleme cihazı bulunduğunu fark ettiği için rol yapıyordu.
Mark teşkilatın en yaşlısı ve 3 kurucusundan biriydi. İşlere çok fazla karışmaz ama çoğu şeyde ondan sorulurdu. Eğer odasına kadar girildiyse mesele ciddi demekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Viraj || Yizhan -DÜZENLENİYOR...-
Fanfiction"Tek bir kelime etmem. Ama yinede, nefesimi kesiyorsun ve bildiklerimi benden çalıyorsun.. İşte böyle, beni kalabalıktan çekip çıkarıyorsun.. Ateş üstüne ateş, çoğunlukla katiliz. Bu denli tutku ile, birlikte, biz kazandık.. Kontrolden çıktığımızı s...