22 Eylül 1996
Granger'ın arkasından bir süre sonra Büyük Salon'dan çıktığımda onu duvara yaslanmış beni beklerken bulmuştum.
"Orada ne yapıyorsun?"
Bana gülümseyerek ellerini duvara koydu ve kendini öne ittirdi. O kafasıyla kapıyı işaret ederek yürümeye başladığında sesimi çıkarmadan takip ettim. Büyük Salon'un olduğu koridorun sonundaki odaya gidiyorduk. Filch'in gereksiz eşyaları koyduğu kiler gibi kullanılan küçük bir odaydı. Etrafta kimseyi görmediğimizde ikimiz de içeri girdik. Granger kapıyı kilitlenmesi için büyülerken arkasında durmamın verdiği avantajla kollarımı beline sardım.
"Beni özledin mi?"
O asasını kenardaki raflardan birine bırakırken onaylayan bir mırıltı da çıkartmıştı.
"Yemek boyunca beni izledin."
Çenemi omzuna koyarak gülümsedim. Onun da ellerini kendiminkilerin üzerine koyduğu hissetmiştim.
"Bu bir suç mu?"
"Hayır, hoşuma gitti."
Saçlarını nazikçe diğer omzunun üstüne itekleyerek ince boynunu ortaya çıkardım. Pürüzsüz ve sıcak teni dudaklarımın birkaç santim ötesindeydi şimdi.
"Hoşuna gidecek başka şeyler de biliyorum."
Onun cevabı beklemeden dudaklarımı nabzının en yüksek attığı noktaya bastırdım. Bunun onun zaaflarından biri olduğunu biliyordum. Granger da bunu kanıtlarcasına kafasını geriye atarak bana yer açmıştı. Boynundaki farklı noktalara sayısız öpücükler bırakırken kollarımın arasında tuttuğum bedeni de kendime daha çok bastırdım.
"Hoşuna gidecek o şeyleri yapmamı ister misin?"
O yutkunurken parmak uçlarımı bel boşluğunda hareket ettirdim. Cevabı zaten biliyordum ama ondan duymak daha tatmin ediciydi.
"Evet."
Benim yapmama gerek kalmadan bedenini bana döndürmüştü zaten. Kahverenginin en güzel tonu olan gözleri istekle parlarken elimden birini yüzüne çıkararak yanağını okşadım. Yumuşak teninin benimkiyle buluşması beni çılgına çeviriyordu. Nasıl bu kadar yumuşak olabilirdi? Nasıl bu kadar güzel gözükebilirdi?
"Bunu söylemeni umuyordum."
Onun yüzünde tapabileceğim bir gülümseme oluşurken daha fazla beklemeden dudaklarımızı birleştirdim. Bu hissi özlemiştim. Onu en son ne zaman öptüğümü hatırlamıyorum ama bu hissi özlemiştim. Dudaklarım ağzını açması için onunkilere baskı yaparken zorlamadan dilimi içeriye itmeme izin vermişti. Granger'ın elleri kollarımdan yavaşça yukarıya çıkıp saçlarımı bulurken inlememek için zor duruyordum. Ensemdeki saçlarla oynamasından çok hoşlanıyordum. Yanağında duran elim boynuna giderken parmaklarımı sarsam da baskı uygulamadım. Yine de bu ağzından kısık sesli bir inleme kaçmasını sağlamaya yetmişti.
Buna karşılık gülümserken nefes almak için öpüşmemizi bozdum. Dudaklarım şimdi çenesinden aşağı boynuna iniyordu. O kafasını geriye yaslamış hızlı hızlı nefes alırken onda böyle bir etki bırakabildiğim gerçeği beni iyi hissettiriyordu. İnce tenini dişlerimin arasına sıkıştırırken elimi de eteğinin altından geçirerek üst bacağını okşuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelid Aynası | Dramione
FanfictionMalfoy onun bu halinden sadistçe bir zevk alıyor gibiydi. Sanki Hermione ne zaman tepki verse onun takıntısını besliyor gibi hissetmişti. Gümüş gözleri öyle bir parlıyordu ki insanın tüylerini diken diken ediyordu. "Öyleyse," dedi Malfoy bir adım at...