7. Bölüm: Eksik Kalmak

436 259 417
                                    

Hayal...

Zorla uyandırmaya çalıştığım Onur'a, "Onur hadi ama... Bak üstüne su dökerim " dedim tehdit ederek. Damla kocasını uyandıramayınca annem bana ihale etmişti. "Offf! Sabah sabah tepemde vır vır vır! Güzelim senin başka işin yok mu? Okuluna git hastanene git uğraşma benimle " diye söylenirken tek gözünü araladı. Ben kendimden emin gülerken, "Neee! " diye sordu.

"Sucuklu, kaşarlı menemen yaptım, hemde dibine kadar acılı " Onur'u en zayıf yerinden yakalamıştım. "Vallaha mı? " diye sordu. Gülerek, "Vallaha! " diye cevap verdim. Onur'un yorgunı fırlatarak ayağa kalkması saniyeler sürerken gülerek arkasından yürüdüm. Onur hızla merdivenlerden inerken oturmadan kopardığı ekmeği annemin elindeki tavaya batırarak bir lokma aldı. Annem, "Oğlum önce elini, yüzünü yıka " diye kızdı. Sapından havluyla tuttuğu tavayı masanın ortasına koyarken.

Onur gülerek, "Dün akşam yıkamıştım " dedi. Damla yüzünü buruşturarak, "İğrenç! Sen birde doktor olacaksın " dedi. Hepimiz gülerken annem, "Fatih'te ne çok severdi yaptığın memnemeni " diye söylendi düşünceli bir şekilde. Onur ağzı dolu, "Dün konuştuk biletini almış inşallah yarın akşam burda " dedi. Gözleri dolan annemin yanağından kocaman öperken, "Annem! Düğüne hepi topu dört gün kaldı. Az daha sabır " dedim. Annem gözlerini silerek, "Hadi geç bir şeyler ye çıkacaksın " dedi masadan küçük havluyu alırken.

Ben daha oturmamışken çalan kapıyla, "Ben bakarım " diyerek kapıya yürüdüm. Açtığım kapıda bir albay yanında iki üsteğmen vardı. Gözlerim korkuyla baktı bahçenin dışındaki ambulansa. Albay donuk bir ifadeyle yüzüme bakarken içime dolan tarifsiz bir acıyla arkamdaki aileme döndüm. Annemin elindeki havlu düşerken, Onur elinde lokmasıyla donakalmıştı. Damla iki elini ağzına kapatırken annem hızlı adımlarla yanıma geldi. Korkuyla dolan gözlerini albaya çevirirken, "Oğlum? Fatih'im? " diye sordu korkuyla zoraki ağzından çıkan kelimelerle. Gözyaşları yanaklarından süzülmeye başladı. Albay, "Yüzbaşı Fatih Keskin dün gece düzenlediği operasyonda şehit düştü. Başınız sağ olsun " dedi boğazından zoraki kelimeler ard arda dizilirken, her bir kelime ruhumda fırtınalar kopardı. Tüm dünya başıma yıkılmıştı bir cümleyle. Her bir kelime beynimin içinde durmadan yankılanırken bütün dünya sessizliğe boğuldu. Koca dünya gözyaşlarımın sağanağında boğulurken annem elini göğsüne koydu. Zoraki aldığı nefesle yere yığıldı. Annemin yere yığılmasıyla donakalan Onur kendine gelebilmişti.

"Anneee! " diye haykırdım. Onur'un yetişip kaldırdığı anneme koştum.

"La ilâhe illallah " dedi zorlukla. Korkuyla örtüsünü gevşettim. Bir kere daha "Anne!!! " diye bağırdım. Onur'un çaresiz çırpınışları benim çaresiz haykırışlarım arasında annem can verirken sağlık ekibi zoraki almıştı en kıymetli varlığımızı bizden. Tıkanan nefesimle göğsüme ağırlık binmişken sanki bütün dünyanın ışıklarını söndürmüşlerdi. Koca bir karanlık beni içine çekerken hiç bir uzvuma hükmedemez olmuştum. Abim bir daha gelmemek üzere gitmişken annem de ardına takılıp bizi yalnız bırakmıştı. Bir cümle ile hem yetim hemde öksüz kalmıştım.

Gözümü hastane odasında açarken kulağıma gelen ağlama sesine gözlerimi çevirdim. Onur oturduğu sandalyede ağlıyordu. Zihnimde belirenlerle bir hıçkırık koptu yüreğimin en derininden. Bakışları bana dönen kardeşim elimi sımsıkı tutarken " Kelebek " dedi korku dolu gözlerle. Yatağa yanıma oturdu. Tuttuğu elimi öperken, "Sende gideceksin sandım " dedi ağlayarak. Hıçkırıklarla doğrulup kardeşimin boynuna sımsıkı sarıldım. Sesim odanın içinde yankılanırken, "Annem... abim... " dedim ağlayışlarım arasında. Küçük çocuklar gibi dakikalarca hıçkırıklarla ağladık birbirimize sarılmışken. Odanın kapısı açıldı, Damla gözyaşları ile içeri girdi.

 YANSIMA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin