10.

50 7 0
                                    

Arkadaşlar aldığım bir kaç mesajda olayların hızlı ilerlemesinden şikayet etmişsiniz ve birde aşk üçgeni var mı diyenlere söylüyorum öyle bir şey olmayacak. Kurgu kafamda hazır olmasına rağmen Elise karakterinin kafa yapısını betimlemek yeterince zor bu yüzden kafanız karışmasın olması gerektiği gibi ilerliyor kurgu. Neyse okuduğunuz için teşekkürler. :))

--

Hiç bir zaman hayattan mükemmellik isteyen ya da arayan biri olamadım. Benim mükemmellik anlayışım ölümüne basitlikten yanaydı aslına bakılırsa, şimdi Chris'in önüme bıraktığı kontrata bakarken aklımdaki mükemmelliğin böyle ağır bir karşılığı olması benim lanetimdi.

Bu bataklıktan kurtulduğumu düşünmem benim süzme salak olduğumun haklı bir göstergesiydi. Burdan çıkışım yoktu.

Ölümüm burada olacaktı.

--

2 gün önce ;

Chris'in yanından ayrılmak düşündüğüm kadar zor olmamıştı. Yani üzgündü, hatta yıkılmış olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim ama ne ben onun arkadaşı sayılırdım, ne de o benim arkadaşım olabilecek biriydi.  

Şimdiki zamana dönersek yapacaklarımı yeniden planlamak en doğrusuydu. Mason gitmişti. Öğrendiklerim onun geri dönüşünü sağlayacak şeyler değildi. Gelmesini istiyor muyum? Onu da istediğimden emin değilim. Geldiğinde olacaklar açıktı. Gitmem gerekecekti. Aramızda geçen olaylar, onun yanımda kalmasını sağlamazdı, sağlayamazdı hatta açık konuşmak gerekirse. 

Biz ancak ikimizde hastalıklı kusurlarımızı kabullenirsek biraraya gelebilirdik. Ve ben hastalıklı kişiliğimi açığa serebilecek kadar güçlü biri değildim. Ne olursa olsun.

Birinci önceliğim para kazanmak olmalıydı. Ne Mason, ne Chris. Zaten karmaşık olan aklımı daha da zorlamam gereksizdi.

--

Barın bugün açılmayacağı ortada olunca kazandığım bahşişlerin bir kısmını yanıma alarak ruh halimi yansıtan gri gökyüzü altına çıkmıştım. Saatin çok da geç olmamasının verdiği rahatlıkla yürüyordum. Etrafı inceleyen biri olarak buranın barlar sokağı olduğu da açıktı. Bu kadar erken olmasına karşın yükselen gürültüyü yüzümdeki hafif gülümsemeyle dinlerken aklım çoktan geçmişe süzülmüştü. 

Tuğlalarımın aldığı darbeler anıları gün yüzüne çıkarmıştı. Aralarında fiziksel olarak bir benzerlik olmamasına rağmen, iki kardeşin zihnime verdiği zararların bu kadar fazla olması inanılacak gibi değildi. 

Nasıl diye sordum yeniden kendime. Mason'la nasıl kardeş olabilirler? İnanmak zordu. Aslında imkansızların bu dünyada geçerli olmadığını en iyi ben bilirdim. Babamın, annemi aldattığını laf arasında söylemesinden bu yana pek fazla şaşıracak olay yoktu hayatta benim için. 

O güne kadar kimseyle kavga edecek gücü kendimde bulamazdım. Ama o gün herkese karşı sırtımı döndüğüm ilk gün olmuştu. Kızgındım babama, nasıl yapar diye. Kızgındım anneme, hiçbir şey söylemeden olayı bir hata olmuş olabilir diye geçiştirmesinden. Kızgındım kendime, neden hala bu ailenin içindeyim diye.

Sonrası pek umrumda olmamıştı zaten. Kendi halimdeydim o olayın ardından. Çevreye gülücükler saçıp, her şey yolundaymış gibi davranmak kolay olmuştu. 

TÜKENMİŞ (askida)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin