İyi okumalar :))
--
Uzun zamandır aklımda dolanan mutlu muyum sorusu yine gündeme gelmişti.
Mutlu muyum? Değilim.
Mutsuz muyum peki? Değilim.
Ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum.
Günün geri kalanında Chris'i görmemiştim ve bardaki işim biter bitmez de yukarı çıkmıştım. Şimdi ise koltuğa oturmuş, boş gözlerle televizyona bakıyordum. Çalışmayan televizyona. Tuğlalarımı kontrol etmiştim yine. Onun yanındayken aldığı darbeler öyle fazlaydı ki artık ne yapmam gerek bilmiyordum.
Nefeslerimi düzene sokmaya çalışırken gözlerimi beyaz tavana çevirmiştim. Ah, düşünceler düşünceler. Beynimin eridiğini hissedebilirdiniz siz bile. Ben hayatın sağladığı kolaylıklardan korkardım. Karmaya inanırdım. Ve bu işin ne kadar kolay elime geçtiğini düşünürsek Chris'in bir psikopat olma ihtimali kesinlikle yüzde bir milyon falandı. Bir öyleydi, bir böyle. Zaten ben de normal sayılmazdım ama onun dengesizlikleri benimkileri bile bastırıyordu. Ne demekti bu? Bir şeyler çevirdiğinden adım kadar emindim nerdeyse.
Şimdiki zamana dönersek yapmam gerekenler basitti.
1- Asla Chris'e güvenme.
2- Buradan kurtulmaya bak.
3- Sana güvenmelerini sağla.
--
Dün kendime oluşturduğum listede ki önceliğim güven meselesiydi. Karşılarında olabildiğince uysal olacaktım. Bu kadar basit.
Giyinip aşağıya indiğimde, içeride tek başına temizlik yapan Eric'i gördüm. Nedense yüzüme bir gülümseme yayıldı. Chris' e güvenmeyebilirdim ama Eric kesinlikle bu güven kuralının dışındaydı. İyi biriydi üstelik. Kıvırcık, kahve, dağınık saçlara sahipti. Bu bile ona sempati duymaya yeterdi sanırım.
"Günaydıın " Bunu derken yanağına bir öpücükte bırakmıştım. Arkasından sinsice yaklaşıp onu korkutmayı amaçlasam da beni görmüştü.
"Oo. birileri uykusunu almış demek " İnci dişleriyle gülümsemesini büyüttü. "Aslında iyi ki geldin. Temizlik yapıyoruz. " İster istemez suratımı buruşturduğum an kahkahayı basmıştı.
"Hey, gülmeyi kes! Temizlikten nefret edemez miyim yani?! "
"Ama öyle bir ifaden vardı ki. Ah, neyse aslında senin görevin mutfak güzelim. " Pis sırıtışına bakılırsa mutfak görevinin hoşuma gitmeyeceği belli olmuştu. Kahretsin.
Gözlerimi kısarak tam üzerine atılmak üzereyken o geldi. Oradaydı işte ve gözlerimiz buluştu. Sonra yanındaki kadın çekti dikkatimi. Uzun boyu ve masmavi gözleriyle tam bir manken fiziğine sahipti kadın. Sonra dudaklara gelelim bir de, bordo rujuyla kırmızı elbisesi oldukça sürtükvariydi. O an farkettim. Kesinlikle aynı kulvarlarda değildik bu kadınla. Şuh kahkahasıyla güzel adamın koluna girmiş etrafı süzüyordu. Göz göze geldik. Kahkahası solsa da yüzündeki sahte gülümseme varlığını sürdürmeye devam etti. Nefret ettim. Maskelerimden, kendimden, duygularımdan. Sahip olamayacağım hayatı istemekten iğrendim. Kendi yüzüme tükürmek istedim. İçime çektiğim nefes boğazımda düğümlendi. Kendime baktım bir de. Üzerimde iki gündür buluna kot pantolon ve dolapta bulabildiğim mavi bir kazak vardı. Harika, cidden harika.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜKENMİŞ (askida)
Fiksi UmumLaf kalabalığına gerek yok. Doğduk, yaşıyoruz ve öleceğiz... Ben Elise Rosey. Okuyacaklarınız da benim bir intikam oyununda nasıl yok olacağımın kanıtları.