bölüm şarkısı:
demi lovato: skyscaper
yerimde kıpırdamam uyanmama sebep oldu.gözlerimi açtığımda hala eric'e sarılı bir şekilde yatıyordum.başım göğüsündeydi ve alnini başıma yaslamıştı.kafamı kaldırıp eric'in yüzüne baktım.bana bakıyordu.kan yanaklarıma hücum etti,domatese benzediğime eminim.onun bana baktığını gördüğümde o her zaman söylediğim sözüm geldi aklıma ''dünyanın en güzel duygusu sen ona bakarsın ve o sana çoktan bakıyordur...''.gözlerimiz buluşunca bakışları dudağıma kaydı ve sonrada sırıtmaya başladı
-kızarınca dahada bi tatlı oluyosun.dedi,bu sözleri dahada kızarmama sebep oldu,ayrıca kalp atışlarımda hızlanmıştı
-hayır kızarmıyorum
-yalan söylemede hiç iyi değilsin sharpay,dahada kızarmaya devam ediyosun.ve ayrıca kalp atışlarını hissedebiliyorum.
-hayır söylemiyorum öyle bişe olmuyo bikerem.dedim çocuksu bir şekilde.
-evet oluyo
-hayır olmuyo
-evet oluyo
-hayır
-evet
-hayır
-evet
-ha-dememe kalmadan dudaklarıma yapıştı.ne olduğunu şaşırsamda o beni öpmeye başladı.gittikçe daha çok öpüyordu ve daha çok hırslandı.ona karşılık bile veremiyordum.
-karşılık ver! dedi ve hırslı bir şekilde öpmeye devam etti.artık ona karşılık veriyordum.taki elini gömleğimin düğmelerine atıp,açmaya başlayana kadar.
-eric dur napıyosun evde değiliz!
-ne olmuş yani? dedi ve pis pis sırıttı
-eric şifahanedeyiz farkındamısın,şuan senle çıkıpta şey yapacak değilim...
-ne yapacak değilsin? dedi ve dahada sırıttı
-şey işte-şey...
-adını söylemektenmi utanıyosun? dedi ve hafif çaplı bir kahkaha attı
-off eric!
-tamam peki diyelimki evdeyiz,yaparmıydın?dedi ve piç gülüşünü yüzüne yerleştirdi.
-hayır tabikide,beni deli etme!!dedim ama daha fazla konuşmama izin vermeden öpmeye devam etti.elimi eric'in kafasının arkasına attım.elime gelen sıvıyla öpüşmeyi kestim.elime baktığımda kan geldiğini gördüm.hemen eric'i üzerimden attım ve yattığım yerde doğruldum.
-hemen profösörü çağırıyorum.dedim ve konuşmasına fırsat bile vermeden odadan çıkıp gittim.her yerde profösörü arıyordum ama lanet olası adam hiç bir yerde yoktu.''tanrı aşkına nerdesin lanet olasıca!'' dedim ve adımlarımı dahada hızlandırdım.koridorda hızla ilerlerken yine çınlama sesi ve o boğuk ses girdi kafama.acıyla yanımda duran duvara çarptım.''profösörü arıyorsan neden ofisine gitmiyorsun?'' dedi.ne bu lan? duyduklarımın etkisiyle toparlandım ve ayağa kalkarak profösörün ofisine doğru ilerlemeye başladım.ofisin olduğu kata indiğimde ofise giden yolda kanlı ayak izlerinin olduğunu fark ettim.adımlarımı yavaşlatarak ilerlemeye devam ettim.kalp atışlarımın korkumla birlikte yükseldiğini hissediyordum.odanın kapısına yaklaştığımda kapıda bulunan camda kan damlaları ve kanlı el izlerinin olduğunu gördüm.tamam artık korkunun doruğuna geldim.kapıyı açtığımda odanın içinin kanla kaplı olduğunu fark ettim.kapının önünde sırtı kapıya dönük bir sandalye vardı.sandalyede kanla kaplıydı.bi anda sandalye kendi kendine bana döndü.sandalyede profösör gözleri yerinden çıkmış kanlı bir biçimde ağazı açık dişlerinin hepsi yerinden çıkmış ve başı yana yatmış bir biçimde duruyordu.ölme noktama geldim artık,avazım çıktığı kadar çığlık attım.bildiğin gözleri yerinden çıkmıştı.tanrım bu ne böyle!! ben çığlığı basınca bi kaç kişi yanıma geldiler.sanırım hepsi profösördü.yaşadığım şokla hala çığlık atıyordum.profösör stewart yanıma geldi beni kolumdan tutarak sarstı ve konuşmaya başladı.
-sharpay iyimisin?! kendine gel sharpay ne olduğunu anlat!
-b-be-ben eric'in ka-kanaması başladı diye gelmiştim a-ama....dedim fakat ağlamaktan cümlemin devamını getiremedim.
-ne?eric'temi yaralı
-e-evet kanaması başladı!
-tamam hadi gel biz onla ilgilenelim,diğerleri burayla ilgilenirler.zaten birazdan polis gelir.hadi gel!dedi ve kolumdan çekiştirerek sürüklemeye başladı.eric'in odasına gittiğimizde yatağında uzanıyodu.yastığının bir miktar kanla dolduğunu görünce dahada kötü oldum.tanrım neden herşey üst üste geliyo!! profösör eric'in yanına giderek gerekli müdahaleleri yaptı ve bana döndü
-bişeyi yok sadece fazla hareket ettiğinden dolayı yarası açılmış.ben yarayı kapattım bir kaç gün hareket etmemesi hepimiz için iyi bence.
-bencede! bide eric'e bişe olursa artık kendimi öldürürüm.dedim ve eric'e döndüm
-bir kaç gün böyle yatmak zorundasın anladınmı! eğer hareket edersen yada kendine bişe yaparsan önce seni sonra kendimi öldürürüm! diye bağırdım,eric ise hiç bişe anlamamış bir biçimde suratıma bakıyordu.
-sharpay ne olduda sen böyle davranıyorsun?
-h-hiç bişe olmadı...dedim korkumu saklamaya çalışarak
-eminmisin? çünkü bana benimle ilgilnen diğer profösörü çağıracağını söyledin ama profösör stewart geldi ve ayrıca çok tuhaf davranıyosun.ağlamışsında!dedi imalı bir şekilde.ağazımı konuşmak için bir kaç kez açtım ama kelimeler ağazımdan çıkmadı.tam bir şey söylemeye hazırken odaya biri daldı.adam nefes nefeseydi.
-p-profösör bunu g-görmen gerek!! dedi.noluyo? eric'e döndüm,ondan bişey sakladığım için sinirlenmeye başladığı her halinden belli oluyordu.
-sharpay! dedi yavaş bir biçimde
-eric bak yemin ediyorum her şeyi anlatacağım ama şimdi gitmem gerek söz veriyorum geri dönüp her şeyi anlatacağım.dedim ve aceleyle ordan ayrılarak gelen adamın göstereceği yere doğru gittim.adamı takip ederek profösörün odasına geri gittik.burdaki kan kokusu beni çok fena etkiliyordu ama kendimi tutuyordum.odaya girdiğimizde bir duvarda ''bana onu getirin,size zara vermiyim.ama eğer getirmezseniz hepinizi tek tek öldürürüm.ilk olarakta onun ailesinden başlarım.'' yazıyordu.yazı kanla yazılmıştı.tanrım neler oluyor!!! profösör stewart'a döndüm.o da benim kadar korkmuş ve şaşkındı.benim gibi ne yapacağını bilmediği her halinden belliydi.
-ne yapacağız?dedi profösör
-inanın bende bilmiyorum ama kimsenin zarar görmesine izin vermeyeceğim.dedim ve odadan sinirle çıktım.şimdi ne yapacağım,daha bunu yapanın kim olduğunu bilmiyorum ona nasıl ulaşabilirdim?ben düşüncelere boğulmuşken şifahaneden çıktım.yolda ilerlerken telefonuma mesaj geldi.telefonumu açarak mesajı kimin gönderdiğine baktım.numara yazmıyordu,gizli numaraydı
kimden:gizli numara
beni arıyorsun değilmi? ama nerde olduğumu hala bulamadın.şuan nerdeyim biliyomusun? senin hayatındaki en değerli insanın seni ilk defa götürdüğü bir yerdeyim.hatırlıyormusun,5 yaşındaydın.oranın neresi oluğunu biliyorsundur umarım. eğer 24 saat içinde dediğim yere gelmessen şuan herşeyden habersiz arkadaşlarıyla eğlenen ve tam karşımda duran,senin hayatında çok ama çok önemli biri olan kişiyi öldürürüm,ablanı öldürürüm sharpay evans...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melezin Hikayesi...
Vampiro~Bu isimle yazılan ilk kitap~ Bu hikayenin açıklaması yok. Bütün eğlence içinde saklı Tüm haklar saklıdır ®