Sıcak bir bahar gününde sharpay ve arkadaşları ile yeşillik bir alanda piknik yapiyorduk. Bir yıldır nişanlı olmamızın ardından, düğünümüze sayılı günler kalmıştı. Bir yıl nasıl geçti anlamamıştım.
Sharpay'e baktım. Gözleri mutlulukla parlıyordu. Etrafımızada Koşuşturan çocuklara katılıyor,istediği gibi eğleniyordu.onu çok seviyordum ve hala karım olabileceğini inanamıyordum.
Onu keyifle izlerken benim çocuklarımın annesi olarak hayal ettim. Onlarla ilgilendiğini, onları eğittiğini, onlara vakit harcadığını hayal ettim.kesinlikle çok iyi bir anne olurdu. Iyi bir anne olmasının yanı sıra çokta iyi bir eş olurdu.
Bu düşünce ile yüzümde hafif bir tebessüm oluşurken, kafamın içine giren başka bir düşünce gülümsememi yüzümden alıkoydu. Düşmanlar...
Her ne kadar iki düşmanı sharpay'lerin zindanlarında tutsakta,daha yakalayamadığımız bir çok düşman vardı. Onların neden bizi öldürmek istediklerini bilmiyorduk ama öğrenecektik.
Düğün için her şey hazırdı. Bir kır düğünü olacaktı ve sharpay hem çok mutlu hemde çok heycanlıydı. Bu düğünün muhteşem olmasını istiyordu,istiyorduk. İşte benim asıl endişem düğünde sorun çıkmasıydı. Yani düşmanlar bir yıldır ortalıkta yokken düğün günü çıkıp her şeyi mahvedebilirlerdi ve bu beni korkutuyordu
-öyle bir şey olmayacak , buna izin vermiyeceğiz. Dedi shelly. Bir alfanın güçlü yanlarından biride buydu, zihin okuyabiliyordular.
-umarım bir sıkıntı çıkmaz. Sharpay için bu düğün çok önemli ve bunun mahvolmasını istemiyorum. Dedim iç çekerken
-merak etme. jordan ve ben buna asla izin vermeyiz. Düğününüz
muhteşem olacak, güven bana. Dedi ve yüzüne rahatlatıcı bir gülümseme yerleştirdi.
-teşekkür ederim shelly. iyiki geldiniz, siz Olmasaydınız ne yapardık bilemiyorum.
-bence sen bana teşekkür edeceğine gitte biraz müstakbel karınla ilgilen. Dedi ve karşıda yorulmuş bir şekilde oturan sharpay'i gösterdi. Gülümseyerek yanına gittim ve saçlarına küçük bir öpücük kondurdum.
-biraz dolaşalım mı? Diye sorduğumda gülümseyerek başını olumlu anlamda salladı ve yerinden kalktı. çimenlerin üstünde oturan arkadaşlarıma döndüm ve
-biz biraz dolaşmaya çıkıyoruz. Birazdan geliriz. Diyerek sharpay'in elinden tuttum.
Biraz yürüdükten sonra nehir kıyısına gelerek suyum kenarına oturduk. Güneş,sharpay'in yüzünü aydınlatırken,ben ona hayranlıkla bakıyordum. Başı öne eğikti ve kalp atışları hızlanmıştı. Ona evlenme teklifi ettiğim günden beri neredeyse her zaman böyle heycanlanıyor ve utanıyordu. Bu beni güldürürken aramızdaki mesafeyi kapatarak dudaklarına bir öpücük kondurdum. Öpücüklerime karşılık verirken,bundan daha fazlasını istediğimi fark ettim. Beni heycanlandırıyordu ve giderek daha sabırsız olmamı sağlıyordu. Dudaklarımı usulca ondan ayırırken hafifçe gülümsedi.
-Bu ne içindi? Diye sordu güzel gözleri benimkilere bakarken
-öylesine. Diyerek kesip attım ve tekrar Dudaklarımı onunkilere bastırarak daha çok öpmeye başladım. Giderek daha sert öpüşürken bacaklarını kaldırarak kucağıma oturmasını sağladim. Ona doyamıyor ve onu bırakmıyordum. Hırslı bir şekilde şehvetle öpüşürken kalp atışları yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.
-eğer biraz sakin olmassan kalbin yerinden çıkıcak sharpay.dedim , bu sözlerimi daha önce miami de akşam yemeğinden sonra onu eve bıraktığımda söylemiştim. Hafifçe gülümsediğinde yüzümü boynuna gömerek öpmeye,yalamaya ve kokusunu içime çekmeye başladım. Çok güzel kokuyordu, kendine has bu kokusu beni benden alıyordu sanki...
-eric. Dedi sharpay nefes almaya çalışarak . Başım hala boynuna gömülüyken konuşmaya başladım
-efendim?
-ilk olarak senin yanında sakin olamıyorum. Ve ikincisi,eğer beni bırakmazsan daha evlenmeden hamile kalcağım. Dedi ,nefes nefese kalmıştı. Yüzümü boynundan ayırarak suratına baktım ve piç gülüşü yaptım.
-önemli değil.zaten eninde sonunda evlenicez. Dedim ve öpmeye devam ettim. Ama sharpay'de bir şey vardı. Sanki tedirgin gibiydi
-eric. Diye tekrar seslendi ama ses tonundaki endişeyi sezebiliyordum. Kaşlarımı çatarak yüzüne bakmaya çalıştım ama başı öne eğikti
-sharpay iyimisin? Diye sordum merakli gözlerimle ona bakarken.bir süre duraksadı ama aramızdaki sessizliği bozarak konuşmaya başladı
-be-ben korkuyorum. Gözleri yaşlarla dolarken zar zor konuşmayı başarmıştı
-neden ? Diye sordum kaygıyla
-hala düşmanları yok edebilmiş değiliz ve düğünümüzü mahvedebilirlermiş gibi geliyo. Bu fikri aklımdan atmaya çalışıyorum ama olmuyo, sürekli bu kaygıyla yaşıyorum. Ben- diyecekken sharpay'in sözünü kestim.iki elimi yüzüne koyarak alınlarımızı birbirine yasladım. Sharpay'in gözünde çıkmayı bekleyen bir damla göz yaşı yanağında süzüldü
-şittt bunlari düşünme sakın. O gün hiç bir şey olmayacak tamam mı? Söz veriyorum, senin üzülmene asla izin vermiyeceğim. Dedim güven veren bir ses tonuyla. Göz yaşları gözünden akarken hafif bir tebessüm oluştu yüzünde. Dudaklarına küçük bir öpücük kondurduktan sonra tekrar alınlarımızı birleştirdim ve konuşmaya başladım
-seni seviyorum müstakbel karım.dedim ve gülümsedim
-seni seviyorum müstakbel kocam...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melezin Hikayesi...
Vampire~Bu isimle yazılan ilk kitap~ Bu hikayenin açıklaması yok. Bütün eğlence içinde saklı Tüm haklar saklıdır ®