Ω
Kızlar tuvaletinden çıktığımda Olgu önümde yürüyordu. Okuldan kaçacağım için heyecanlıydım ve kendimi kaçak gibi hissediyordum. Suçlu.Merdivenlerden inecekken kolumdan biri tuttu. "Nereye gittiğini sanıyorsun sen!" Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Yakalandım sanmıştım ve böyle bir zamanda bu hiç iyi olmazdı. "Bir işim var sonra görüşürüz." Dedim ve kolumu kurtarmaya çalıştım ancak Can sinirlenmişti ve kolumu sıkıyordu. Gerçekten canımı yakmaya başlamıştı. "Bırak beni!" Dedim sesli bir fısıldamayla. "Bu çocukla hiç bir yere gidemezsin Dünya!" Dediğinde o çocuk duymuştu ve bize doğru yürümeye başlamıştı.
Olgu dimdik bir biçimde tam Can'ın karşısına dikilmişti. Olgu'nun boyu birazcık daha kısaydı ancak kavga etselerdi Olgu'nun yeneceğine emindim. "Bırak onu!" Dediğinde çok sakindi. Can "Bunun seni ilgilendirdiğini sanmıyorum, Dünya benim sevgilim ve sen aramıza giremezsin!" Diye bağırdığında Olgu'ya bakmıştım. Boynunun kıvrımındaki damarlar belirginleşmişti ve elleri titriyordu.
Can dudaklarıma doğru yavaşça ilerliyordu. "Hayır!" Diye kısık sesli hıçkırarak konuşmuştum. Ağlıyordum. Sertçe öpmeye başlamıştı ve üst dudağımı dişliyordu. Debelendiğimde ise dişlerinin arasındaki farkı azaltıyordu ve bu acıyla inlememe sebep oluyordu. En son ittirmeye çalıştığımda dişlerini dudağıma geçirmişti. Dudağım kanıyordu.
Birden kolumdaki ve dudaklarımdaki baskının yok olduğunu farkettim. Gözlerimi ağlamaktan açamıyordum ama sesleri duyabiliyordum. Kavga ediyorlardı. Ellerimin tersiyle gözlerimi silip gözlerimi açtım ve bunun bir kavga olmadığını gördüm.
Olgu, Can'ın yerde yatan bedeninin iki yanına dizlerini koymuştu ve Can'ın kanlar içindeki yüzüne yumruk atıyordu. Aceleyle onlara doğru koştum, dizlerimin üstüne atlayıp yerde kaydım ve Olgu'nun kolunu tutmaya çalıştım. Ağlıyordum ve sesim kısılmıştı. Okuldaki görevliler gelmeden Olgu'yu buradan çıkarmam gerekiyordu. "Bırak!" Dedim sessizce ve hıçkırarak. Durup ayağa kalkmıştı, eserine bakıyordu. Titreyen elini tutup koşmaya çalıştım ama kıpırdamıyordu. Birden kanayan dudağıma baktı ve sonra tekrar sinirlenmiş olacak ki Can'ın yüzüne tükürdü. Ardından elini tutan elimi sıktı ve koşmaya başladık.
Beyaz Audi'sine binmem için kapıyı açtı ve şöför koltuğuna oturdu. Arabaya binerken kafamı arabanın tepesine vurmuştum ama ses çıkarmamıştım. Çıkış kapısındaki güvenlik görevlisine yakalanmamak için torpido gözünün altındaki boşluğa girmiştim ve görünmemek için montumla üzerimi örtmüştüm.
Aşağıda olduğum için göremiyordum ama arabanın durduğunu hissetmiştim. Güvenlik görevlisi olduğunu tahmin ettiğim kişi cama üç kere tıkladığında Olgu camı açmıştı. Güvenlik görevlisi "Merhabalar, siz ne için gelmiştiniz?" Dediğinde yine heyecanlanmıştım ve hızlı nefeslerim başlamıştı. Olgu "Kuzenim önemli bir kitabını unutmuştu. Teyzem de benden rica etmişti bende kitabını getirdim." Dediğinde sakinleşmiştim. Yalan söyleyemeyen tek kişi ben miydim? "Kuzeninizin adı neydi acaba?" Güvenlik görevlisinden korkmaya başlamıştım. Peki Olgu ne diyecekti şimdi? "Dünya Güneri." Dediğinde bu fikrin mantıklı olduğunu anlamıştım. "İyi günler efendim." Diyen güvenlik görevlisine Olgu karşılık vermişti ve cam kapanmıştı.
Montumu kaldırıp ayağa kalktığımda kanayan dudağıma bakıyordu. Aslında şuan kanamıyordu, kan kurumuştu. "Onu öldürmeliydim." Dediğinde gözlerim dolmuştu. Yine ağlamamalıydım. Cevap vermediğimde gözlerini yoldan ayırıp birkaç saniye yüzüme bakmıştı. "Koluna bakabilir miyim?" Diye üzgün küçük bir çocuk gibi sormuştu. Kafamı evet anlamında hafifçe yukarı aşağı salladım. Görmek için arabayı kenara çekti ve sağ kolumu kıvırmaya başladı. "Siktir!" Diye mırıldandı ve bir eliyle direksiyona vurdu. "Kolum nasıl? Bakmaya korkuyorum." Çok korkak biriydim ve vücudumdaki yaralara asla bakamazdım. "Mor." Dedi. Kızmıştı yine, damarları belirginleşmişti. "Nereye gidiyoruz?" Küçük, tatlı, şirinlik yapmaya çalışan bir kız gibi sormuştum sakinleşmesini umarak. Sanırım işe yaramıştı çünkü yine o yamuk gülümsemesini yapıyordu ancak benim aklım bir türlü okuldan çıkmıyordu. Belkide Nilay'a mesaj atmalıydım ama bu sefer her şeyi ayrıntısına kadar anlatmak zorunda kalırdım. En az soru soran arkadaşımı düşündüm ve sanırım Aslı'ydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATAN GÜNEŞİM
Teen FictionAnnesini doğarken kaybeden küçük, saf bir kız, karanlık bir geçmişe sahip birisiyle daha önceden tanışmışsa. Sırlarla dolu bir geçmiş. Peki neden kimse bir şey söylemiyor? Yada Dünya neden hiç bir şey hatırlamıyor? Aşk hiç bu kadar sırlarla dolu olm...