Multimedia : Olgu Erten
Ω
"Bu eve bakabilir miyim?"
"Bu ev gerçekten güzel hanımefendi, iki oda bir salon olmasının yanı sıra, biri küçük biri büyük olmak üzere iki tane banyosu var, 130 metrekare, manzarasıda oldukça güzeldir. Üstelik yeni bina ve şehirden biraz uzakta olması sınavlara hazırlanmanız içinde büyük bir fırsat!"Emlakçı gerçekten haklıydı, şehirden biraz uzakta olması çalışmam için çok mükemmel bir fırsattı. Üstelik okuluma sadece 3 km uzaklıktaydı. Ulaşımda da sıkıntı olmayacağına göre kararım bu evdi.
"Karar verdin mi Dünya?"
"Evet baba ben bu eve karar verdim gidip görebiliriz." Dediğimde yine nefesime hakim olamamaya başlamıştım. Babam BMW'sine binip çalıştırdığında Sinem çoktan arabaya binmişti ve bana arabaya binmem için bir bakış attı.Sakin olmalıydım, bu hayatımın olayıydı ve bunu bozmasına izin veremezdim.
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••"Bu odayı da görmek ister miydiniz?"
Diyen emlakçıya evet anlamında başımı hafifçe yukarı aşağı salladım.Babam "Beğendin mi?" Diye sorduğunda nasıl çıktığını anlamadan "çok beğendim hemen bu akşam taşınacağım" diye heyecanla bağırdım. "Kızım bence sende bugün bizimle babaannende kalmaya gelebilirsin." Emlakçıya "hemen bugün taşınmamda bir sakınca var mı?" Diye sorduğumda babamdan soğuk bir bakış aldığımı tahmin ediyordum ama bu oyuna devam etmeliydim. Kesinlikle kendi ayaklarımın üzerinde duracaktım ve üniversiteye geçer geçmez de çalışabilirdim.
"Hayır kesinlikle sorun olmaz hatta ev sahibi memnun bile olur." Diyen emlakçıya bakıp ciddiyetimi geri topladım "Harika öyleyse bu akşam burada kalıyorum!"
Babamın derin nefes alıp "Tamam Dünya, anlaşmayı unutma" Der demez "Tamam baba başarabilirim." Dedim. Bir kaç özel eşyamı taşıdım ve eşyalı olarak kiraladığımız evde kalmaya hazırdım.
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Bunu hiç tahmin etmiyordum ama korkuyordum. Dışarıda büyük bir fırtına vardı ve ben ilk defa yalnız kalıyordum. Yıldırım çakıyordu ve her yıldırımda etraf sanki sabahmış gibi aydınlanıyordu. Bunu gözümle görmesemde içeriye giren ışık bunun kanıtıydı. En son düşen yıldırım kesinlikle yakınlara düşmüştü ki hoplayıp ağlamama sebep oldu. Yıldırımdan korktuğuma inanamıyordum. Aslında korktuğumu sanmıyordum, sırf bir problem çıksın diye oluyordu bu. Kaderimin bana oyunu gibi.Neler olup bittiğini anlamadan kendimi koltuğun üstünde buldum. Bu fırtına beni gerçekten korkutuyordu. Bir uğultu vardı ve yağmur damlaları sanki cama taş çarpıyormuş gibi sesler çıkartıyordu. En iyisi televizyonu açıp bir şeyler izleyip kafa dağıtmaktı.
Toz pembe olan ikili koltuğa oturdum ve ayaklarımı da önümdeki küçük pufa uzattım önce televizyonun kendisini açtım ve o karıncalanmış görüntüyle karşılaştım. Daha sonra televizyonu uyduya bağlayıp uyduyu açtım. Ancak fırtına televizyonu kesintiye uğratıyordu ve oluşan görüntü korku filmlerinde ki olayları çağrıştırıyordu.
Çok fazla çocukluk ettim ve bu kadar yeter deyip sinirle ayağa kalktım ve yürümeye başladım. Koridoru sessiz ve temkinli adımlarla geçtikten sonra odama girdim ve kendimi rahat yatağıma bıraktım. Tam uyuyacakken kapının çalmasıyla irkildim. Çiçekli yorganıma sarıldım ve kapıya doğru gittim. Ancak ondan önce mutfağa uğrayıp bir tava veya başka bir korunacak araç almalıydım. Elime gelen ilk şey bir oklavaydı. Kapıya doğru yavaş ve sessizce ilerliyordum. Sonunda kapıya ulaştığımda hiç yapmadığım bir şeyi yapıp delikten baktım ve muhtemelen 20 yaşlarında bir erkekle karşılaştım.
Kapıyı açmayı düşünmüyordum, nasıl olsa gider diyordum ki bağırmaya başladı. "Seni bir saat önce girerken gördüm içeride olduğunu biliyorum, neden açmak istemediğini anlıyorum, kim bu fırtınada evine dayanan birine kapıyı açar ki!" Dediğinde yorganımı yere bıraktım. "Bak ben senin karşı komşunum annem aç olabileceğini düşündü ve bu fırtınada da markete gidemeyeceğin için yemeğe çağırıyor. Gelecek misin?"
Kapıyı araladım ve aradan baktım. Bu hareketim ona komik geldi sanırım çünkü gülmemeye çalışıyordu ama kahkahasını içine attığından patlayacakmış gibiydi ve kıpkırmızı olmuştu. Karşı kapıya baktığımda annesi olduğunu tahmin ettiğim hafif kilolu, bembeyaz kısa saçlı ve kırışmış yüzüne rağmen çok tatlı güler yüzlü bir kadın gördüm. Biraz durup düşündükten sonra karnıma da bir yıldırım çaktığını ve gerçekten acıktığımı farkettim. Evet sanırım o eve gidip yemek yiyecektim.
"Kapıyı açacak mısın?"
"Ha?!"
Daha demin bu sesi çıkarmadığımı umarken birden kahkahasını patlattı. En azından kıpkırmızı olan yüzü normale dönmüştü. "Y-ya-yani ge-geliyorum"Evin her yerine kahverengi ve bej rengi tonları hakimdi, Salonun ortasındaki büyük kahverengi masanın üstündeki avize o kadar narindi ki her an düşer korkusuyla o masaya oturmazdım. mutfağa girdiğimde mutfak, tüm evin aksine sarı ve turuncu çiçeklerle döşenmişti ve duvarlara sarı renk hakimdi. Kapıma gelen çocuk oturmam için işaret ettiğinde beyaz sandalyeye oturmuştum.
"Merhaba ben Olgu" Diyen çocuğun önce eline sonra yüzüne baktım. Yüzünde tıpkı annesinin arkadaşıyla merhabalaşan çocuğun yüz ifadesi vardı, biraz sıkkın, biraz da çekingendi. Çocuğun elinin havada kaldığını farkedince hemen elini sıkıp "Memnun oldum bende Dünya" dedim. Kesinlikle bundan sonra daha az ve kısa süreli düşüncelere dalmalıyım. Derken hala düşündüğümü ve bunu kesmem gerektiğini hatırladım.
"Bundan sonra burada mı kalacaksın tatlım" Diyen Olgu'nun annesi olduğunu düşündüğüm kadın konuştuğunda yemeğime ara verdim. Yemekte kuru fasulye ve pilav vardı ve eğer bu yemekleri Olgu'nun annesi yaptıysa gerçekten burada sıkça yemek yemeye gelebilirdim. "Aslında daha tam belli değil..." Derken Olgu kulağıma annesinin adını fısıldadı "Serpil, annemin adı Serpil" dediğinde yüzüne gülümseyerek kafamı salladım ve cümleme devam ettim. "...Şimdilik on günlük kalacağım ama bir aksilik çıkmazsa mezun olana kadar kalabilirim." Dediğimde Olgu düşünmeme bile izin vermeden "Bence kalmalısın." Dedi. Yüzünde hiç masum olmayan bir sırıtış vardı. Bu çocuk dikkatimi çekmişti ve çokta yakışıklıydı. Tabiki ona karşı bir şey hissetmiyordum, benim sevgilim vardı. "Umarım." Dedim zorlu bir gülümsemeyle.
"Kızım siz Olgu'nun odasına geçin isterseniz." diyen Serpil teyzeye gülümsedim ve Olgu'ya sorar bir bakış attım. Olgu "Bencede anne biz odama geçelim." Demişti ve bana eliyle yolu göstermişti.
---------------------------------------------
Bu bölümü hemen yayınladım çünkü ilk bölümün kısa olmasının yanı sıra olay henüz başlamamıştı. Lütfen oylayıp yorum yapın. Çookk teşekkürler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATAN GÜNEŞİM
Fiksi RemajaAnnesini doğarken kaybeden küçük, saf bir kız, karanlık bir geçmişe sahip birisiyle daha önceden tanışmışsa. Sırlarla dolu bir geçmiş. Peki neden kimse bir şey söylemiyor? Yada Dünya neden hiç bir şey hatırlamıyor? Aşk hiç bu kadar sırlarla dolu olm...