-10-

71 10 1
                                    

Multimedia o kadar önemli değil. Bölümden bir kesit olsun diye koydum. Olgu'nun sarışın kıza sarılması.

Ω
2011
Genç adam ara sokaklardan birinde tek başına yürüyordu. Hava o kadar soğuk olmamasına rağmen üşüdüğünü hissetti, kirlenmiş hırkasının kapüşonunu kafasına geçirdi. Aylardır aynı kıyafetler içerisindeydi. En son ne zaman doğru düzgün yemek yediğini bile hatırlamıyordu. Evden kaçtığından beri hayatla mücadele ediyordu. Gördükleri ve yaşadıkları şeyler için çok gençti. Yapması gereken şeyi biliyordu, bunun doğru olmadığını da biliyordu ama hayat acımasız ve ön yargılıydı. Yaptığı kendi değerlerine karşıydı belki ama elden başka ne gelirdi ki? Başka bir seçeneği var mıydı? Şuan da neden bu halde olduğunu aklından geçirdi. Yaptıkları ve düşündükleri bir ironi içerisindeydi ama genç adam bundan rahatsızlık duymuyordu yüzünde korkudan ve endişeden eser yoktu. Hareket eden bir bedendi adeta; ruhsuz ve cansız. Bunun nedenini kendi de bilmiyordu ama bu onu bir nevi tatmin bile etmişti. Hayat onu bu hale getirmişti ve o bunu kabullenmişti. Genç adam kendine uygun bir yer bulduğu anda yere çömeldi ve birazdan içeriden beklediği kişinin çıkacağı kapıyı seyretmeye başladı. Bir süre sonra kapı gıcırdayarak açıldı. Otuzlu yaşlarında ki bir adam kapıdan ağır adımlarla çıkıyordu. İçkili olduğu hareketlerinden belliydi. Genç adam işte zaman geldi diyerekten ayağa kalktı. Hayır, onu öldürmeyecekti. O bu hayatı tercih etmesine sebep olan adam gibi olmayacaktı. Bunu istemiyordu. O sadece yaşamak istiyordu. Sokakta dengesiz bir şekilde yürüyen adama baktı ve cebinden ilk gün bulduğu sapı deri kaplamalı olan çakısının sapını biraz daha sıktı ve seri hareketlerle adama doğru ilerledi, tek ihtiyacı olan biraz paraydı...

2015
Bir kaç saattir yatakta debeleniyordum. Aklımdan çıkmıyordu bir türlü. Kendimi bir aptallığa kaptırmış ilerliyordum. Kalbim bir türlü susmuyordu, çarpışını duyabiliyordum. En sonunda uykumun gelmediğini anladığımda yataktan kalkıp bir şeyler içmek için mutfağa doğru ilerledim. Beyaz buzdolabını açıp elime bir kutu şeftali suyu aldığımda kapım sertçe çalınmıştı. Saat geç olmuştu, bu saatte kim olabilirdi ki? Sessiz ve dikkatsiz adımlarla kapıya doğru ilerledim. Kapıyı çalan kişi oldukça ısrarlıydı ve sanki kapıyı kırmak istiyordu. Korkmuyordum, bunu söylemek utanç vericiydi ama bu cesaretimi Olgu'nun karşıda olmasından aldığım bir gerçekti. Kapıda ki ısrarcı kişinin yüzünü görmek için delikten baktığımda Can'ın yüzüyle karşılaşmıştım. Şimdi korkabilirdim. Ne istiyordu? "Aç şu kapıyı Dünya! Seni pişman edeceğim!" Diye kükrediğinde işte şimdi korkmaya başlamıştım. Evde olduğumu biliyordu. Nefeslerim düzensizleşmişti ve her kapıya vuruşunda ufak çaplı çığılıklar atıyordum. "Git buradan. Ne istiyorsun?" Dediğimde sesim bir bebeğimki kadar incelmişti. Sesli nefes alış verişlerim başlamıştı bile. Kapıya yaslanıp yere oturdum gitmesini umarak. Ama gidecek gibi değildi.

Yine delikten baktığımda gözlerim Olgu'yu arıyordu ama yoktu. Ne düşünmüştüm ki? Her zaman karşıda olup beni koruyacağını mı sanmıştım? "Beni ne zamandır o çocukla boynuzluyordun? Onu öptüğünü gördüm. Peki şuan nerede biliyor musun? O az önce çıktı." Ne zamandır oradaydı? Olgu'nun çıkmasını mı bekliyordu? En önemlisi Olgu'nun çıkacağını nereden biliyordu? Kalbimin hızla attığını duyabiliyordum. Sesli nefeslerim düzensizdi ve bu ciğerlerimi acıtıyordu. "Sevgilinin nereye gittiğini biliyor musun?" Sessizlik. Benden bir cevap bekliyordu. Bense yere oturmuş ağlıyordum. Bir kaç dakika öylece durdu ve cevap vermemi bekledi ama cevap vermeyince kahkaha atmaya başladı. "Bilmiyorsun değil mi? Ben seni aydınlatayım, sevgilisiyle beraber." Yalan söylüyordu. Ona inanmak zorunda değildim ama içime büyük bir şüphe koymuştu. Bu şüphe kalbimi kemiriyordu. Ben ilk defa bu kadar güvenmiştim. Tamam belki yeteri kadar tanımıyordum ama kalbimde bir yer bunun önemli olmadığını, ona güvenmemi söylüyordu. Sadece bir cümle çıkmıştı ağızımdan:

"Sana inanmıyorum."

Kesik kesik çıkan bu iki kelime tek sığınağımdı. Ona inanmam için hiç bir nedenim yoktu.

"Sence bunu tahmin etmemiş miydim? Elbette bana inanmayacaktın. Evet sevgilini takip ettim ve elimde kanıtım var. Kapıyı açarsan gösterebilirim."

Kapıyı açmam için söylemişti bunları. Fakat söyledikleri gerçek olabilirdi, en azından elimdeki tek açıklama buydu. Öğrenmem lazımdı. Tabikide kapıyı açmayacaktım, o kadar cesaretim yoktu. Yukarıdaki kilidi kapıya taktım ve kapıyı araladım. Can ne yaptığımı dikkatlice izliyordu ve içeri girmek için en ufak bir harekette bulunmadı. "Hadi göster şu kanıtını." Dediğimde elini, telefonunu çıkarmak için cebine sokmuştu. Bense söylediklerinin doğru olmaması için içten içe yalvarıyordum. Telefonu çıkardığında çektiği resmi arıyordu. Kapının aralığından uzattığı telefonu aldığımda görmüştüm. Doğru söylüyordu, Olgu oradaydı ve saçları sapsarı olan bir kıza sarılıyordu. Kızın yüzü görünmüyordu ama saçları inanmam için yeterliydi. Ben... ben ne yapacağımı, ne düşüneceğimi, ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Ben Olgu sayesinde ilk defa uçurumdan atlamayı düşünmeyip uçurumun manzarasını seyretmiştim ancak manzara o kadar güzeldi ki uçurumdan düştüğümü görememiştim. Ben güvenmiştim, yaşadığımı hissetmiştim ama şimdi düştüğüm uçurumun acısıyla kıvranıyordum. Telefonun ekranına bir damla göz yaşım düştüğünde Can'a uzattım ve orada olmasını umursamadan kapıyı sertçe kapattım. Kalbim durmuş gibiydi. Sanki kalbimi, atmasın diye küçük adamlar tutuyordu. Acıyordu.

Olgu'dan
Apartmana girmeden önce şeftali kafanın sevgilisi olacak o piçi apartmandan çıkarken görmüştüm. İşte şimdi sinirlenmiştim. Ne için gelmişti o piç buraya?! Hızla koşarak ensesine yapıştığımda dayanamayıp o suratıyla sağ yumruğumu birleştirdim. "Ne işin var lan senin burada!" Diye suratına kükrediğimde yüzünde iğrenç ve tükürülesi bir sırıtış oluşmuştu. Gülüyordu. Cidden mi? Sanırım eceline susamıştı. "Dünya'ya gidip baksan iyi olur, ağlıyor." Demişti imalı bir biçimde. Siktir! Ne yapmıştı ona? O aşağılık bedenine sert bir tekme geçirdikten sonra ne yazık ki henüz hırsımı alamamış olmama rağmen Dünya'ya bakmak için koşmaya başladım. "Aklın varsa evinden çıkmazsın!" Diye bağırdım ve apartmana girdim.

Kapıya vardığımda ağlama seslerini duyabiliyordum. O piç ne yapmıştı? Eğer Dünya'ya dokunmuşsa onu geldiği yere geri sokardım! Kapıya sertçe vurduğumda ağlama sesleri kesilmişti. Delikten bakmaya geldiğini tahmin ediyordum. Beni delikten gördüğünde çığlık atmıştı. Kahretsin ne oluyordu burada!

"Dünya neden açmıyorsun kapıyı?"

"Git burdan, seni görmek istemiyorum!"

"Bak, tamam gideceğim ama ne olduğunu söyle."

Hala ağlıyordu ama kilitlediği kapının kilidini açmaya başlamıştı. Birkaç kere kapıdan sesler geldikten sonra kapı açılmıştı. Kapıyı hızlıca itip kendimi içeri attım ve arkamdan hızlıca kapattım.
------------------------------------------
Evettt baş kısmını gördüğünüz üzere kurgu yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı :D. Ancak hala çok ucundayız kurgunun. Umarım beğenmişsinizdir :D

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 10, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BATAN GÜNEŞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin