Bölüm 5

18 5 0
                                    

O dakikadan sonra dingin ruhum yeniden alevlenmişti. Benimkisi acının ruhumda yarattığı alevlerdi.. öylesine bir ayrılık sevda acısı değildi bu. Yaşadıklarım onu gördüğüm an sanki yeniden dirilmişti. Farklı bir evrene, farklı bir boyuta geçmeyi dilemiş olsam da biliyordum peşimi bırakmayacaklarını.. ruhumdaki herşey benimle bütünleşmiş bir şekilde yerleşmişti her bir hücreme.

Sahiden ne de çok sevmiştim seni. Ruhumu okşayan bir sevdaya hüküm sürmüştüm zamanında. Sanki beni ben yapan tek şey ona olan sevgimmiş gibi minnet ederdim duyduğum sevdaya.. sözler verirdik birbirimize 'ölene kadar' diye.. Allah'a ettiğim dualar bir açıdan gerçekleşmişti aslında. Bir daha geçmemek üzere -belki ölsem bile- teker teker ruhuma işlemişti bu sevdanın sancısı..

Eskiden hayatımın her bir dakikası her bir parçası için şükrederdim. Ama içten içe sanki bu büyü bir gün bozulacak derdim. Hani hep öyle olur ya. O kadar doymuş, o kadar huzurlusunuzdur ki inanmazsınız. Korkarsiniz kesin kötü birşey olacak zannedersiniz. Korkularımın esiri oldum. Ve zannettiğim herşeyin beni yıkmasını izledim.  Keşke yanlış hissetseymisim dediğim onlarca gecem gündüzüm oldu sonrasında..

Neden gelmiştim bu şehre? Neden milyonlarca insan arasından onun olduğu yere ativermiştim kendimi? Bilincsizce de olsa bunu yine ben yapmıştım. Ayaklarım beni ona getirmişti. Yüzleşecek miydik yani? Yüzleşmek ruhumu dindirirdi belki ama yüzleşmekten korkan bir kadındım şimdilerde. Aynı şeyleri baştan yaşamaktan korkan bir kadın. Şimdi kendime kızıyordum, yine bir yol ayrımında yine yanlış yollarda yürüyordum sanki..

~

Bana doğru yaklaştığında, nutkum tutulmuş bir biçimde donakaldım. Gözlerinde görebiliyordum suçluluk hissini. Sanki küçücük bir çocuğun yaramazlik yaptıktan sonra annesi tarafından cezalandirilmasini bekleyen bir tavrı vardi. Ne ben konuştum, ne de o. Apar topar uzaklaştım oradan. Hızlı hızlı yürümeye başlatım, arkama bakmak benim için zulümdü, gördüğüm şeyin bir halüsinasyon olması için herşeyimi verebilirdim. Az önce ince bir duyguyla incelediğim tablolar, şuan bulanık ve kaymış bir şekilde teker teker gozumun önünden geçip gidiyordu. Buradan çıkmak istiyordum. O kadar sarsılmıştım ki  çıkışın ne tarafta olduğunu unutmuştum. Önümdeki lavaboya girdim ve yere yığıldım. Tirnaklarimla lavabonun kapisina resmen ruhumun acılarını kaziyordum. Aglamamak için kendimi tutmaya çalışsamda gözyaşlarım bu sefer beni dinlemiyordu. Kimse sesimi duymasin diye yumruk yaptığım elimi ağzıma götürdüm. Ruhum sanki bedenimden ayrılmak için zorluyordu. Allah'ım bu nasıl bir acıydı. Kulaklarım çınlıyordu, sanki dünya durmuştu ve anılarımla baş başa kalmıştım.

~

  Kapıdan bir kadın girdi, beni yerde görünce kaldırmak için yeltendi.

"İyi misiniz hanımefendi, iyi misiniz? Cevap verin"

Hicbirsey söylemeden kalkmaya çalıştım. Bir kolumdan tutmuş bana yardımcı olmaya çalışıyordu. Doğruldum ve gözyaşlarımı sildim. Aynaya baktığımda gördüğüm şey sanki yeşil gözlerim siyahlaşmıştı. Dağılmış ve bitkin gözüküyordum. Kendime çok kızıyordum nasıl bu kadar çabuk yıkılabilmistim. Yıllarca kendime verdiğim sözlere ne olmuştu?

Aşk yenik düşmek miydi?

~

Tuvaletin kapısından çıktığımda Kerim Bey oradaydı. Acelacele bir tavırla;

" Efsun iyi misin? Merak ettim seni, ne oldu neden birden kayboldun?"

--Çok iyiydim. Ne olsun işte hayatımı tek bir kalemde mahveden adam ile yıllar sonra karşılaştım. Bana hayatımın en büyük kazığını atan adamla. Eski nişanlım 'Çaglar'. Başka ne olabilir adam!!--

EFSUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin