15.Bölüm

270 12 0
                                    

   Yolda babama yakalandım.

Babam eşyalarımı toplamamı ve beni Kansas'a göndereceğini söyledi.Eve geldim. Herkes endişelenmiş görünüyordu. Onlara durumu anlattım ve ağır ağır çantamı toplamaya başladım. Artık rap de, battle da, bestelerimizi satmak da hayal olacaktı. Grupta artık Nina yoktu...

  Vedalaşmak çok zor oldu. Stan, Marshall, Will, Rachel, Mich sizleri unutmayacağım dostum.

Siyahların arasında yaşadığım bu zaman içerisinde gerçekleri gördüm. Hayatı acı gerçekleriyle anladım, yaşadım. Rap beni çok etkiledi. Babam aniden:

-Hadi, yürü!

-Üzgünüm... Baba beni Kansas'a yollama lütfen. Orada ne yapacağım?

-Büyük babanlarda kalacaksın. Seni adam edecekler. Akıllanman lazım.

-Ama-

-Sus! Gideceksin o kadar. Biletini aldım. Sakın trenden kaçmaya kalkışma seni buralarda görürsem fena ödeşiriz.

-Of hadi ama! Nasıl bir saçmalık bu?

-Düş önüme, çok konuşma!

  Çok üzgündüm, ne yapacağımı bilmiyordum. Uzun bir süre sonra ilk defa çaresizdim. Detroit'i bırakamazdım. Bu sıkıcı sanayi şehrini seviyordum. Buranın sokaklarını ve onca yaptığım besteleri geride bırakmak... Bu hiç adil değildi. Giderken Stan, pencereden seslendi:

-Nina asla pes etmez. O pes etmez unuttun mu?

Bakmadım, aynı şekilde Will arkadan bağırıyordu:

-Rapten vazgeçme. Bestelerini bize yolla, senden haber bekleyeceğiz!

    Tren garına kadar yürüdük. Trene ilk defa biniyordum ama bunun heyecanını bile yaşayamıyordum.Zorla gönderiliyordum. Bu; beyinde alınması gereken istenmeyen kötü huylu bir tümör gibi.

    Kansas'a yol kaç saat sürer bilmiyordum ama bayağı bir uzaktı. Ben derin düşüncelere dalmış pencereden bakınırken yanıma bir bayan ve oğlu oturdu. Bayan otuz beş yaş görünümlü ,sarı saçlı, pembe giyinmiş ve kolalı şapkası olan sosyetik birine benziyordu. Oğlu sekiz yaşında gibi görünen zayıf bir çocuktu. Sorunlar hep beni bulur ya! Küçük çocuk ayakta dolaşırken üstüme meyve suyu döktü. Yanımdaki kadın:

-Josh çabuk buraya gel! Ah çocuklar işte. İyi misiniz küçük hanım?

-Teşekkürler, sorun değil.

-Yolculuk nereye?

-Kansas, sizin?

-Ben de oraya gidiyorum. Adın ne senin?

-Nina, efendim.

-Benim Elizabeth.

-Aslında Kansas'ı hiç bilmiyorum. Gideceğim yerin adresi var. Bana yardım eder misiniz?

-Ah, tabiki de yardım ederim!

   Kadın iyi birine benziyordu. Sonra sohbet koyulaştı. Ona hayatımı anlattım ve ünlü olmamıza yardım edebileceğini söyledi. Bende bunun artık imkansız olduğunu söyledim. Sonra çantasından bir kart çıkardı ve:

-Al bunu. İhtiyacın olursa bana ulaşırsın' dedi.

    Tren yolculuğu sıkıcı geçiyordu. Neredeyse iki gün geçti. Akşama doğru trenden indik, bayan Elizabeth bana yolu gösterdi.Adresten büyük babamın evini buldum. Bizim aile zengindi ama ben evin fakir hizmetçisi gibiydim. Her neyse, büyük babamın evi iki katlı, ağaçların arasında ve havuzu olan-tam da filmlerdeki gibi- büyük bir villaydı. Onları en son on yaşındayken görmüştüm. Kapıda büyük annem ve büyük babamın isimleri yazılıydı. 'Annabell & James' Kapıyı çaldım ve büyük babam açtı:

-Sen de kimsin evlat?

-Ben torunun Nina. Detroit'ten geldim.

-Ha, tamam tamam. Baban bahsetmişti geleceğinden. Ne haylazlıklar yaptın? Baban çok anlattı.

-İçeriye gireyim olayı düzgünce anlatırım.

  İçeri girdim, çantamı koltuğa koydum ve oturdum. Büyük annem geldi sonra konuşmaya başladık. Onlar benim sokağa düşmemin iftira nedeniyle olduğunu bilmiyorlardı. Babam onlara evden kaçtım diye anlatmıştı. Her şeyi anlattığımda rap yaptığım için bana kızdılar.

  Her şey tamamdı aslında benden yanaydılar ama konu rap e gelince yüzleri buruştu. Büyük babam:

-Baban seni göndermekte haklıymış. Seni küçük haylaz! Daha kötüsünü yapmalıydı burası sana ödül gibi gelmeli.Burada bol zaman var, bahçe var. Bütün stresini, isyanını atarsın. Bol bol sebze ekersin hem seni resim kursuna da göndeririz.

-Hayır büyük baba ben....olmaz ben gitmeliyim. İlgi beklemiyorum sadece bana yardım edin. Büyük annem söze karıştı:

-Böyle bir şey için yardım edemeyiz Nina! Babana söz verdik, buradan gitmeyeceksin.

-Gidersen baban seni orada bulacak ve bize  kızacak.

-Sonra o siyahlarla takılmaya devam edeceksin.

-Ama büyük anne, büyük baba!

-Ah, ben dedim! Gitmeyin Detroit'e dedim. O kaba şehirde annen yaşıyordu, Bill bizi dinlemedi ve oraya yerleşti. Şimdi acısını kızı çekiyor.

  Başka bir tarafa baktım. Derin bir nefes aldım. Büyük annem:

-Kalk hadi elini yüzünü yıka, yemek yiyeceğiz.

  Cevap vermeden arkama yaslandım.

- Kalk dedim küçük hanım!

   Denileni yaptım ve yemekten sonra odama çekildim. Kafamı pencereye dayadım ve hayallere daldım...

Hiphop Ve SokaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin