17.Bölüm

215 15 0
                                    

   Spencer sokağı... Hızlı adımlarla eve geldim.Kapıyı çaldım, Will açtı. Kapıyı açarken söyleniyordu:

-Rachel dostum, kaç kere diyorum şu çöpleri kapının önüne koymayın. Hey bir dakika... Nina!

  Kapının önünde bir süre sırıttım ve içeri girdim. Hiçbir şey değişmemişti. Eskimiş ve onarılmış radyom hâlâ eski yerindeydi. Tek fark mutfak bangosunun üstünde fazlaca birikmiş bardaklar ve kokan çöplerdi... Arkama yaslandım ve:

-Yazdığınız parçayı radyoda duydum."dedim. Rachel:

-O senin içindi.

-Farkettim. Yalnız Mich dostum, bir daha nakarat söyleme, olmuyor işte.

  Mich güldü ve kafasını salladı.

  Akşam oluyordu. Öncelikle evi temizledim, bu evde insan yaşıyordu! Her neyse babama yakalanmamak için evden dışarı çıkmayacaktım...

   -----

"Evde kalmaktan sıkıldım.Hem ne vardı birkaç kere dışarı çıksam?" diye düşündüm ve  evden dışarı çıktım. Çıkar çıkmaz babamı gördüm. Ah, ne harika! Geri dönmeyi düşündüm ama dönemezdim çünkü babam bana doğru yürüyordu. Alay eder gibi baktı:

-Demek buradasın küçük kaçak! Büyük annen bana telefon açtı.

Yere bakıyordum.Babam bağırıyordu:

-Düş önüme!

-Anlamıyor musun? Ben burada kalmak istiyorum. İyiliğimi hiç mi düşünmüyorsun? Üvey annem ve kardeşlerimi sevmiyorum diyorum, lütfen artık bırak da gideyim.

-Benim için utanç kaynağısın. Komşular bizden konuşuyor.İnsanlara dedikodu konusu oluyoruz!

-Üvey annemle evlenirken dedikodu konusu olmadık mı? Ama hep üvey kardeşlerimi savundun. Hiçbir zaman benimle gurur duymadın! Ben senin öz kızınım. Üvey kardeşlerimle ilgilendiğin kadar benimle ilgilenmedin.Asıl üvey olan ben mişim gibi! Ayrıca insanların ne dedikleri umrumda bile değil. Başkaları için yaşamaktan vazgeç.

  Babam sıkılmış gibi ellerini bağlamış ve bana bakıyordu. Devam ettim:

-Onlar gibi okumuyorum, üniversiteye gitmedim. Lanet olsun! Sana göre sadece aşağılık bir rapçiyim öyle değil mi? Gerçekleri duyman seni rahatsız ediyor. Çünkü hep böyle olur. Asıl bu beni üzmeli ama umrumda değil!

-Nina, tamam yeter.

-Annemin kemikleri sızlıyor!

Babam birden rahat tavrını bırakıp ciddileşti ve:

-Üzgünüm.

-Üzgün olman hiçbir şeyi değiştirmiyor.

-Düşüncelerimin dakika başı değişmesine sebep oluyorsun Nina, tamam. İstersen gelme ama benden nefret etmeni istemiyorum. Seni ziyarete geleceğim.

   Yüzüne bile bakmadan arkamı döndüm ve birazcık gezdim. Kimi kandırıyordum eve geri döndüm.Dolaşmanın hiç tadı kalmadı. Stan brokoli çorbası yapmıştı. O şey pahalı değil miydi? Sanki brokoli çorbasını çok seviyorduk! Stan:

-Hiç yeşillik yemiyoruz diye düşündüm.

-Ah! Gerçekten sağlığımızı düşünüyor musun? Sağlığım... O da umrumda değil. Bırak da öleyim... Kusacağım galiba. Dostum iki gündür başım ağrıyor. Rachel:

-Çok konuştuğunun farkında mısın?

Stan elindeki çorba kasesini bıraktı ve:

-Bugün yine bir şey mi oldu?

-Nereden de bildi ama! Gerçekten zihin okuma gibi bir özelliğin var mı merak ediyorum.

-Bırak dalgayı.

-Babam gördü beni.Sonra galiba yine fazla konuştum ve 'tamam' dedi. Burada kalmama artık bir şey demiyor. Hatta ziyarete bile gelecekmiş.

   Brokoli çorbasını içmek zorunda kaldık. Kusmadığıma şükrediyordum.

Hiphop Ve SokaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin