"Huzur tepesi."

235 10 7
                                    

Her zamanki gibi anne ve babamın kavgaları evi inletiyordu. Çok sıkılmıştım her gün sebepsiz ve boş kavgalarından. Aralarında şiddetli bir şekilde geçimsizlik vardı. Ve asla beni düşünmüyorlardı. Sesleri daha fazla aldırmadan, pencereyi açıp dışarı baktım. Dışarısı bu gün fazlasıyla sesizdi. Genelde bütün doğa anne ve babamın seslerine eşlik ederken adeta bu gün suspus olmuşlardı.

Dolaptan ayakkabılarımı çıkartıp giydim. Ve sesiz bir şekilde pencereden atladım. Ev tek katlı olduğu için yer ile pek mesafesi yoktu. Ne zaman daralsam amansızca çıkar kafamı dağıtır geri gelirdim. Onlarında akıllarına gelip bakma gereği bile duymuyorlardı zaten.

Bahçenin kapısını açıp dışarı çıktım. Bahçenin kapısı ormana bakıyordu. Herkes gece ormana gidip kafa dinlemeye korkar oysa ki, ama bilmedikleri bir şey vardı bana huzur veren bir yer vardı. Ne kadar korkulucak bir yer olsada beni ürkütmüyordu. Gidecegim yerin adı huzur tepesiydi.

Telefonumun ışığına gerek yoktu. Bu gün dolunaydı ve ay yeterince her yeri aydınlatıyordu.

Yavaş adımlar ile ilerliyordum. Yürüdükçe huzur içime doluyordu. Ve sonunda gelmiştim huzur tepesine. Dizlerimin üstüne çöküp ayı izlemeye başladım. Gökyüzünde tek bir yıldız bile yoktu. Yıldızlar kenara çekilip dolunayın güzelliğine yer açıyordu adeta.

Ve en sevdiğim sahne. Bulutlar ayın etrafını kaplıyordu yavaş yavaş. Ve bulutlar tamamen kapatmıştı ayı. Bu çok güzel bir görüntüydü. Adeta odanın ışığı kapatılmış gibi kapkaranlık olmuştu her yer.

Ve o sırada arkamdan Ayak sesleri geldi. İlk başta aldırmadım ormanın tam ortasında ne olabilir ki doğa hayvanlarından başka. Ama ses çok yakınımdan gelmeye başlamıştı. Yavaş adımlar aynı bir kedinin yürümesine benziyordu. Gitme vaktimin geldiğini anlayıp ayağa kalktım ve arkama döndüm.

O an neye uğradığımı şaşırdım. Bu bir kedi değildi, kedinin aksine bir aslan dahi olamazdı. Üzerime doğru yürümeye başlamıştı. Korkudan ne yapacağımı bilmiyordum. Ve bir anda iki ayağının üzerine kalkıp uğulamaya başladı. Ve sonrası... Sonrası ise vücumdaki o acıyı anlam veremeyerek her yer karardı.

***
Efe'den;

Gözlerimi açtığımda dün gece geldiğim yerde olduğumu farkettim. Aslında dolundaydan sonra pek fazla vakit geçmemişti. Hava hala karanlıktı. Ve o lanet ay hala tepedeydi. Pek fazla geçmeden dolunayda neler olduğunu hatırlamakta pekte zorlanmadım. Bir dakika burada bir kız vardı. Hayır ona zarar vermiş olamazdım değil mi. Korkulu bir şekilde ayaklanıp etrafıma göz attım.

Ah hayır bunu yapmış olamazdım. Yerde kanlar içinde yatan kızın yanına koşar adımlar ile gittim. Vücudunu incelediğim kadarıyla bacağında bir ısırık vardı. Tek parça ile bulduğum için bir oh çekip kızı kucağıma aldım. Ölmemiş olması için dua ediyordum. Evet ben bir alfaydım. Ve ısırık ile kurt olmamıştım. Ben bir kurtkandım. Doğduğum ilk andan beri bu lanet olası hayvan ile yaşıyordum. Bir insanı kurt'a dönüştürebilirsiniz, fakat öldürmek demek , sizin için olumlu şeyler doğurmazdı. Hele ki alfa kurtsanız.

Hava aydınlanmadan eve ulaşmak zorundaydım. Burası insan bölgesiydi. Bir insan tarafından bu şekilde görülmem başımı belaya sokabilirdi. Onların bölgesinde dönüşmemiz her zaman tehlikeli oluyordu. Benim yaşadığım durum gibi.

Eve doğru geldiğimde hava çoktan aydınlanmıştı bile. Evdekilerin uyandığını umarak kapıya ayağım ile vurmaya başladım. Kapı bir kaç saniye içinde açıldı. Kapıyı annem açmıştı. Bu manzaraya şahit olarak afalasada kenara çekilip girmemi sağladı.

Kızı koltuğun üzerine bırakıp arkamda şaşkın bakışları olan aile fertleri ile göz göze geldim. Babam çaresiz bakışlarımdan anlayarak,

Kaan' a dönüp;
"Depodan yardım çantasını getir," dedi.

" Nasıl oldu bu olay" dedi bana dönerek.

" Bilmiyorum hatırladığım tek şey dolunayda tepede oturuyordu ve sonrasını hatırlamıyorum."

"O tepeye nasıl gidersin efe!!! Orası insanların tepesi bunu bilmiyor musun." Diyerek kükredi adeta. Biri bana sesini yükseltiği zaman deliye dönüyordum. Bu kişi babam dahi olsa hakkımı asla yedirmezdim.

" Ben mi dedim gecenin o saatinde dışarı çıkması gerektiğini. O saate bir insanın orada ne işi olabilir. Bunun için beni sorumlu tutamazsın anladın mı beni!" Diyerek çıkıştım.

" Umarım kıza bir şey olmaz, eğer ölürse sonuçlarını biliyorsun. Bir alfa olarak arkanda duran sürüne çok iyi örnek oluyorsun. " Acıyarak baktı gözlerime.

Yavaşça arkama döndüm ve evet sürümdeki herkes arkamda öylece bana bakıyordu. O an utancımdan yerle bir oldum. Ve kapıya yönelerek çıktım. Arkamdan Gökhan'ın sesini işittim.

" Abi bir sakin, bak bu sinirinden her şeye herkese zarar veriyorsun."

Haklıydı bu sinir ile herkese zarar veriyordum. Üstelik dün sürümün yanında dahi olamamıştım. Onlara yakışır bir alfa olamıyordum.

"Gökhan ben çekiliyorum alfalıktan." Sesiz bir şekilde söylemiştim. Ama duyacağından emin şekilde.

" Saçmalama efe, söylesene okulda ya da sürüde senin güçlerine sahip olan kim var, biz dönüştürülmüş kurtlarız ama sen bir kurtkansın unutma."

" Abi olmuyor, bak kıza zarar verdim. Ölürse zaten ne alfalığım kalıcak ne de bir hayatım."

" İyi olucak merak etme. İyi olması içinde senin başında durup takip etmen gerekiyor. Baksana sürüye güzel bir ablamız katılmış." Çapkın edası ile gülüp göz kırptı bana. Ah bu çocuk deli ediyordu beni.

" Her şey bitti güzelliği kaldı Gökhan sende haklısın. " Hafifçe kıkırdayıp kolumu omzuna attım.

" Ne yani çapkın bir Kurt tarafından ısırılmak herkesin harcı değil."

Kolumu omzundan çekip 'yürü ' işareti verdim gözlerimle. İçeri girip kızın son durumunu kontrol etmem lazımdı. Ve aklımda takılan soru. 10 erkek kurdun arasında 1 dişi kurt nasıl olucaktı onu düşünüyordum.

Lanetli AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin