" Sen ne saçmalıyorsun baba! Böyle bir şey imkansız."
Eve geleli yarım saat olmuştu. Ve yarım saat boyunca benim okula gidip gitmiyceğim hakkında kavga ediyorlardı. Bu benim hayatımdı ve buna ben karar vermeliydim.
" Aaa,şey bütün gün burada kalamam herhalde bende sizin gibi okula gitmek istiyorum." Diyerek düşüncemi söyledim.
" Saçmalama dolunay! Orası normal bir okul değil. Ve sadece kurtlar yok! Kurtlarla birlikte vampirlerde var duydun mu beni. Hiç bir yere gitmiyorsun."
"Sana soran olmadı! Hem hayatımı mahvedip hemde karşına geçip beni azarlayamazsın!"
" Zırvalamayı kes! Sen daha dönüşmedin, hala aptal insan kokun üzerinde seni av olarak kullanırlar. Senin sandığın kadar saf ve temiz bir yer değil"
" O zaman beni eve götür bende kendi dünyamda yaşayayım."
Babası lafa girişti;
" Efe yanlız gitmiyor farkında mısın? Siz varsınız. Dolunayı koruyacak fazlası ile güce sahipsiniz. Ona bakabilirsiniz. İtiraz istemiyorum."
" Hadi ama daha büyüyememiş bir kız çocuğuna bakıcılık yapamam. Dolunay evde kalıyor ."
O an sinirden gözlerim dolduğunu hissedebiliyordum. Beni hem bu hale getirmiş ,hemde benim karakterime laf ediyordu.
" Ben senin bakıcılığına ihtiyacım yok. Kendi başımın çaresine bakarım." Diyerek merdivenlere yöneldim.
Bu evde kaldığım günden beri sinir hastası olmuştum. Ya da yaklaşan dolunay beni bu hale getiriyordu.
***
Kuşların vıcıldaması, yaprakların rüzgar ile dansı, güneşin pencereden amansızca girişi. Tabiki hayır efenin kapıya kıracak şekilde vurması uyanmam için bir sürü şey zırvalaması ile başlayan bir gündü.
Kendime yeni yeni gelip yatağımdan kalktım ve kapıyı açtım. Ellindeki eşyaları bana uzatıp;
"10 dakikaya aşağı da ol, yoksa annemle kalır ev hanımı olursun." Diyerek göz kırptı, ey eyy kurban olayım ne kadar da güzel göz kırpıyor. O an hemen ardından tan geçti. Ve ben tan'ın yüzüne gülümseyip kapıyı kapattım. Duymuş olabilme ihtimali yüzde kaçtı? Zaten ben şaka yapmıştım, sinir bozucu biri için bunları demek mi hadi ama ordan.
Mavi etek,beyaz gömlek ve son olarak mavi kravat. Bu nasıl bir okul formasıydı böyle. Daha fazla oyalanmayıp hızlıca üstümü değiştirdim. Ve bana verdiği poşeti boşalttım içinden makyaj malzemeleri çıktı. Ve not vardı.
"En güzel, güzellik sade olandır. Ve sen en sade tonunu seçerek güzellikten fazlasını bulabilirsin. Bir anne tavsiyesi..."
İçimde bilmediğim ama bana ilk defa iyi gelen bir his oluşmuştu. Kısa sürede olsa oğullarının yaptığı hattayı kapatmaya çalışıyorlardı. Galiba başarıyorlardı. Onlar bana bense onlara alışmaya başlamıştım. Fakat efe engellerini aştığım duvarın arkasına tekrardan duvar örüyordu. Ama umrumda değildi şuan tek istediğim şu lanet ayın dolunay evresinin gelmesi. Geldikten sonra bir dakika bile durmam zaten bu dağ başında.
Son hazırlıklarımı yapıp salona indim. Bütün herkes hazır beni bekliyordu.
"Ben hazırım gidebiliriz." Dedim heyecanlı bir ses tonuyla.
"Hoppppp. Bensiz nereye kankiler." Mert merdivenlerden koşarak yanımıza geldi. Galiba grubun en komiği mert diyebilirdim.
Tan hafifçe yanıma yaklaşıp;
"Biz bir grup değiliz, sürüyüz." Diyerek kapıya yöneldi. Ah olamaz galiba bu çocuktan uzak durmalıydım. Farklı bir kişiliği vardı.
Ardından Gökhan yanıma gelerek durumu özetledi.
"Alışman gerekiyor, sürünün en son dönüşeni o bizden güç olarakta en alt kısımda. Ama ön planda kaldığı tek nokta bu. Yani bizden daha çevik."
Kafam allak bullak olmuştu.
" Peki ya sürüdeki herkesin farklı özellikleri mi var."
" Okul zaten yakın hepsi çıktı bizi bekliyor, yürürken anlatırım. " Kafamı sallayıp onay verdim.
Ormanlık alanın içine girmiştik. Bu okul nerdeydi böyle.
" Bak şimdi bildiğin gibi efe alfamız. Ve bunu alfa kılan şey onun farklı bir tür de bir gücü olduğu. Mesela ilk gün sana öyle bir acı verdi ki sen kıpırdayamadın. Canın fazlası ile acıdı. Ama dolunayda yaşayacağın acının 4/1 etmez bunu da unutma."
Anlatıklarından ürksemde gerçekleri öğrenmek zorundaydım.
" Bu kadar mı yapabildiği , etkisiz hale mi getirmek."
" Hayır. Mesela sana dönüş emri verebiliyor. O emri verdiği zaman dönüşemeyen bir kurt şuana kadar var olmadı."
"Ee diğerlerinin ne?"
" Tanı biliyorsun. Anlatmama gerek yok ama unutmaman bir şey var efenin düşüncelerini okuyamıyor. Her neyse ege." Diyerek önde yürüyen Ege'yi işaret etti. Ege de konuştuklarımızı duymuş olucakki elini yumruk yapıp hızlı bir şekilde toprağa vurdu. Ve o anda koskocaman doğa ikiye ayrıldı sanki. Hepsi bir anda geri çekilip sadece izlemekle yetindi. Ben ise hayran kalmıştım o güce.
Ve elini yavaşça yukarı kaldırdı, ikiye ayrılan dibi gözükmeyen uçurumun içinden koskocaman şelale edası veren su çıktı. Bana doğru dönerek hafif gülümsedi ve suyu birden Mert'in üstüne bıraktı.
"Lann. Kaç kere dedim sana ucuz deneylerini benim üzerimde deneme diye." Bağırdı. O sırada Metehan elini havaya kaldırıp salladı. Ve yavaş yavaş sıcak rüzgar deydi tenime. Mert'i işaret ederek sıcak rüzgar daha da artı. Ve bir anda Mert'in üzeri kurudu. Ben şaşkınlıklar içinde onları izliyordum.
Bir anda önümdeki çalılar ateş aldı. Karşımda duran ilkayın gözleri sadece ona odaklanmıştı. Gözleri kırmızıya dönmüştü. Altuğ gülerek ilkayın yanına geçti.
"Bunlar ucuz hareketler kanka ." Diyerek güldü.
Parmağını öpüp kıkırdadı tekrardan ve yer sallanmaya başladı. Korktuğum için yanımda duran Gökhan'ın kolunu tuttum o sırada efenin siyah gözleri üzerimi buldu.
" Saçmalıklarınız yetti artık okula gitmemiz gerekiyor. " Diyerek emir verdi efe.
Mert;
"Abi dolunaya kendimizi tanıtıyoruz. Hem daha çok var okula."
" Tanımak isteyeni tanımış ben gidiyorum siz kalabilirsiniz." neydi bu Gökhan çekingence kolunu çekip,
"Abi ne bu afra tafra herşeyi yanlış anlıyorsun." Diyerek karşılık verdi.
Efe takmazcasına yola devam etti, ve arkasından Gökhan koşar adımlar ile ilerledi.
" Az önce ne oldu burada." Diyerek çocuklara döndüm.
Berk;
" Kıskançlıktan." Diyerek o da arkalarından ilerledi.
" Nerden biliyorsun galiba sende hisleri hissediyorsun. Saçma." Diyerek arkalarından ilerledim.
"Tam üzerine bastın küçük kedi." Ahhh nefret ediyordum hepsinden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanetli Ay
Werewolf"Ve ismin kadar berrak, ama dolunay kadar acımasızsın." Dedi bana. Ve ben o an ismimin beraklığında kaybolup, ama dolunayın acımasızlığında yerle bir olmak istiyordum.