Eve geleli yarım saat olmuştu. Bense pencereden dışarıyı izliyordum. Olanları düşünmeden edemiyordum. Efenin dedikleri o çocuğun söyledikleri. Takılacak şeyler değildi belki de ama ben fazlası ile kırılgan biriydim ve bu benim canımı fazlası ile sıkmıştı. Kapının önünde araba durması ile penceremi kapatıp yatağıma uzandım. Ama öylece dönüp duruyordum. Bir gram uyku girmiyordu.
Belki de bir kaç saat geçmişti ve ben susuzluktan ölmek üzereydim. Saate baktığımda bir' e geliyordu. Bir kaç saat değil üç saaten beri yatakta dönüp duruyordum. Uyuduklarını umarak yataktan kalktım. Kapıdan çıkarak ayak ucumda yürümeye çalıştım. Tek tıkırtıda uyanabileceklerini bildiğim için yavaş hareket etmem gerekiyordu. Mutfağa girip masanın üzerindeki sudan bardağa doldurdurdum. Fazlası ile susamıştım. Masanın üzerindeki takvim gözüme çarptı. Dolunayın hangi günler olduğu yazılıydı. Ve dolunaya 21 gün kalmıştı. Bu zaman ne kadar çok hızlı geçip gidiyordu. Korkmamaya çalışsam da korkuma yenik düşüyordum.
Arkama dönmem ile birlikte sert bir kayaya çarpmam bir oldu. Hayır bu bir kaya değil efeydi. Hafif loş ışığın altında gözleri pırıl pırıl parlıyordu. Gözlerimi kaçırıp yan tarafa geçtim. Ama izin vermedi. Benimle birlikte o da yan tarafa geçti. Tekrar hamle yaptım o da aynı şekilde davrandı.
" Çekilir misin. " Ricada bulunmuştum fakat ricadan anlıycağını zannetmiyorum.
"Tabiki." Diyerek yan tarafa geçti. Şaşkınlığım içinde kalsamda, yoluma devam ettim. Gerçekten dengesiz biriydi. Ben size bunu anlatamazdım.
" Sabah erken kalk, eğitimin var." Arkama dönüp baktım öylece. Sonra dönüp odama geçtim.
Kafamı yastığa koyduğum anda düşünceler boğuyordu beni. Psikolojim alt üst olmuştu. Pencerenin önündeki sandalyeye oturdum. Öylece dışarıyı izliyordum. Ağlamak istiyordum sabaha kadar.
Küçükken de böyle olurdu, halemediğim sorunları, ağlayarak çözmeye çalışırdım.
Hayatım değişmişti, hemde bir anda, ve bana herşey çok saçma geliyordu. Kurt ,vampir daha bilmediğim diğer yaratıklar. Güzelliğini sevdiğim tek şey bana olan samimiyetleriydi. Ama kendime bir söz vermiştim. Dolunayda kendime hakim olmayı öğrendiğim zaman bir dakika bile duramazdım burada. Ailemin yanına dönmeliydim. Sahi gittiğim zaman kabul ederler miydi beni? Bunca zaman yoktun, şimdide olma mi derlerdi.
Gözümün önüne efe belirdi, çimlere oturmuş öylece dışarıyı izliyordu. Ne ara gelmişti bu , ne ara oturmuştu buraya. Öylece seyretmeye başladım. Neydi onu bu kadar asi yapan , sinir küpü yapan.
" Bana hayran olduğunu bilmiyordum." Sesini sonradan idrak edebilsemde, sonradan düştü jeton.
" Ne diyorsun sen be." Diyerek çıkıştım. Ne sanıyordu kendini, dünyanın en yakışıklısı filan mı.
"Sabahtan beri beni izliyorsun."
" Ah saçmalama!" Biraz sesli bağırmış olucam ki, Mert'in penceresi açıldı.
" Gece gece ne bu tantana arkadaşım, sabah eğitim var, yatın zıbarın." Mert'i ilk defa bu kadar sinirli görüyordum. Gülmemi engelleyememiştim.
" Özür dilerim kuzumm." Diyerek güldüm. O sırada deniz de çıktı. Hadi bakalım bütün evi ayağa kaldırıcaktık.
" Ne oluyo lan önemli bir şey mi var." Mert kafasını yan tarafa uzatıp;
"Dolunay hamileymiş kanka." Oha gerizekalı.
O sırada Metehan kafasını çıkartıp,
"Kim ,kimmm hamileymiş diye bağırdı." Allahım deli olucaktım.
" Ne ara." Diyerek efeye baktı. Efe yerdeki taşı alıp denize fırlattı. Yüzümü buruşturdum.
Gökhan da kafasını çıkartıp;
" Efe mi hamileymiş." Dedi uykulu sesiyle. Bunlar uykuda bile duyuyor olamazdı. Neyse ki olay efeye patlamıştı. Gülmeme engel olamıyordum. Resmen bütün ev halkı ayaklanmış dalga geçiyordu.
" Deniz analarını duydum da, kurt olarak ilki başarıcaksın kanka." Bu konuşan metehandı. Dalga nerden nereye geliyordu.
Efe ise şaşkın bakışlar ile olaya dahil olmaya çalışıyordu, birine cevap vericekken diğeri çıkıyordu ortaya.
"Kimden?" Bu seste Ege'ye aitti.
" Dolunay senden hiç beklemezdim." Bu seste ilkaya aiti.
Pencereye çıkıp ayağa kalktım.
" Yaa saçmalamayın gece ge-" derken ayağım kaydı. Ait olduğum yere iniş yaptım.
" Ana bebek gitti ya lan." Dedi mert. Hepsi bir anda gülmeye başladı. Ve kapı açıldı. Olcay bey ve Semiha hanım çıktı.
Efe beni arkasına alarak;
" Sorun yok. Sadece şakalaşıyorduk." Bende ayağa kalkıp el salladım. Çünkü herşey bitmiş el sallamam kalmıştı. İkisi de gülüp içeri girdi.
" İyi misin." Dedi efe.
" Gece gece beni düşürdüğün şu hale bak. Yazıklar olsun." Dedim sinirli bir ses tonuyla.
" Ben mi dedim sana pencereden çıkıp beni dikizle diye." Gece gece sinirlerinizi tavan yapmak istiyorsanız efenin yanına gelin. Tam seans. Hiç bir şey demeden kapıya yöneldim.
" İyi uykular." Dedi sesiz sesiz gülerek.
" Sanane benim uykumdan." Diyerek tersledim. Ve odama çıktım. Sabah erken uyanmam gerekiyormuş ya o yüzden artık uyumam gerekiyordu.
***
Efe'den;Arkasını dönüp öylece gitmişti odasına. Kalmasını da beklemiyordum zaten. Söylediklerimden sonra bana o samimiyeti vermesi imkansızdı. Nefret ediyordum kendimden. Yıllarca içimdeki kurtu dizginleyemediğim için nefret kusuyordum herkese herşeye. Beni güçlü kılıyordu fakat etrafımdaki herkesi mafediyordum. Dolunay diğer kızlar gibi değildi. Belki de onu elde edemediğim için sinir oluyordum bu kadar. Ben kimi istersem onu eldederdim. Ama önümdeki sınav beni hayli zorluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanetli Ay
Werewolf"Ve ismin kadar berrak, ama dolunay kadar acımasızsın." Dedi bana. Ve ben o an ismimin beraklığında kaybolup, ama dolunayın acımasızlığında yerle bir olmak istiyordum.