Eve çoktan gelmiş yemeğimizi yemiş salonda öylece oturuyorduk. Ben mert ve deniz üçümüz yere oturmuş kart oynuyorduk . Diğerleri ise öylece televizyon izleyip telefon ile meşgul oluyordu. Ve aklıma benim telefonum neredeydi acaba diye düşündüm. Ve sonra ailem geldi aklıma. Beni kafalarında kaçmış mı yoksa kaçırılmışmı olarak kurgulamışlardı. Kaç geceden beri düşünmekten uyku girmiyordu doğru dürüst gözüme. Mert ve denizin sesleri ile düşüncelerimi bir kenara fırlattım.
" Bak çocuk bir daha hile yaparsan seni kızarmış ete çeviririm." Diyerek tısladı deniz.
"Ağlıycaksan oynamayalım bilader." Diyerek kıkırdadı mert.
O sırada kapı çaldı. Ve efe oturduğu yerden kalkarak kapıya yöneldi. Kapı tamda salonun karşısındaydı kimin gelip gelmediğini rahatça görebiliyorduk. Kapıyı açınca bizden bir kaç yaş küçüklüğünde bir kız vardı.
" Merhaba efe." Diyerek gülümsedi.
" Merhaba Tansu."
Elindeki zarfı uzatarak konuşmaya başladı.
" Bu gün okulun dans balosu var. Ve bütün okul davetli. Akşam saat 09:00' da başlıyor." Diyerek gülümsedi.
" Peki. Neden son güne bıraktılar duyuruyu. Okuldan anons edebilirdi. "
" Bir anda gelişti balonun yanında önemli bir duyurusu varmış. Gelecek misin peki." Diyerek bir soru yönelti. Kız altan Altan yürüyordu.
Tan oturduğu koltuktan eğilerek.
" Açıkçası yürümeyen tek sen varsın. Onu da ailecek şaşkınız." Hep birlikte gülmeye başlamışlardı. Efe duymuş olucakki arkasına dönüp bir kaç saniye süzdü.
" Sen yemeyip içmeyip ,benim düşüncelerimi mi okuyorsun."
" Ah hayır tabiki, herkesin." Diyerek geri yaslandı.
Efe önünde dönüp;
" Dans partnerim olursan neden olmasın." Diyerek kıza yürümeyi bırak uçtu. Yüzüm düşmüştü bir an ama neden olduğunu bilmiyorum neye takılmıştım bu kadar.
Kız heycanlanıp;
"Olabilir aslında bende yanlızım." Diyerek güldü.
" Akşam görüşürüz o zaman ." Diyerek göz kırptı. Ve kapı kapandı.
Ayağa kalkarak odama yöneldim. Efe kolumdan tutup;
"Saat 09:00'da hazır ol."
" Siz gidin, hem benim giyecek doğru dürüst kıyafetim yok ve sevmiyorum öyle ortamları." Kolumu kurtarıp merdivenlerden çıktım. Odama gidip yatağa attım kendimi. Yorucu bir gündü ve dinlenmek istiyordum.
***
Efe'den;Ben ne kadar zor biriysem dolunay benim aksime fazlasıyla inat biriydi. Bir iki saat öncesine kadar beni zorla evde tutamazsın dediği için ona bir şans tanımış ve teklif etmiştim. Fakat teklifi kabul etmemişti. Diğer kızlar gibi değildi. Kendi olduğu gibi davranıyordu. Mesela sürüde o kadar erkek varken hiç birine art niyetli bakmıyordu. Hepsiyle birer arkadaş birer aile olmaya çalışıyordu. Herkese samimi olduğu kadar bana karşı çekingen davranıyordu.
Düşüncelerimi sallandırıp, annemin odasına gittim. Genelde kapıyı çalmadan girerdim. Kim olursa olsun. Bu sefer çalarak girmiştim. Annemde şaşırmış olucakki şaşkın bakışlar ile karşıladı beni.
" Efendim oğlum." Diyerek gülümsedi. Babamla ne kadar zıt gitmiş olsakta annem ile her zaman arkadaş gibiydik. Annemde olduğu gibi bir kadındı. Asla kimseye minnet eylemezdi bu kişi babam bile olsa. Her zaman haklı kişiyi savunurdu. Bu kişi düşmanı dahi olsa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanetli Ay
Lupi mannari"Ve ismin kadar berrak, ama dolunay kadar acımasızsın." Dedi bana. Ve ben o an ismimin beraklığında kaybolup, ama dolunayın acımasızlığında yerle bir olmak istiyordum.