Neredeyse akşam olmuştu ve başım hala deli gibi ağrıyordu. Ve midem de iyiden iyiye bulanmaya başlamıştı. Bunalıma girmek üzereydim çünkü şarkı dinlemekten kitap okumaktan ve film izlemekten bıkmıştım. En sonunda kapı çaldı annemin geldiğini anlayarak rahatladım.
Yerimden kalkıp kapıyı açtım " Hoş geldin anne" dedim yorgun ve halsiz bir ses tonuyla. "Duygu ne oldu sana rengin gitmiş bembeyaz olmuşsun ! " dedi telaşla. Ve hemen elini alnıma koydu. "Çok ateşin var odana geç yat sakın yorganla üstünü örtme hemen geliyorum."
Beyaz mı? Nasıl yani yoksa ölüyor muyum? Ben mi yanlış biliyorum sevgili okurlarım genelde ölen insanların yüzü bembeyaz olmaz mı? Allah'ım sen yardım et. Daha çok gencim lütfen, lütfen ölmeyeyim . Söz veriyorum çok sevap işleyeceğim. Neyse şuan bunları düşünebildiğime göre ölmüyorumdur herhalde. İnşallah!
(Ateist falan kalmadı kitapta artık rahatız gençler) ( Sadece ironi amaçlıdır Ateistlere veya diğer herhangi bir dine saygım sonsuz... Herkesin kendi doğruları vardır ve bunları yargılamak kimseye düşmez) Tamam daha fazla duyar kasmayacağım . He birde aklıma şu geldi söylemeden rahat edemeyeceğim 'Herkesin hayatına kimse karışamaz' :) Tamam sustum artık okumaya devam edebilirsiniz...
Odama çıktım ve yatağa yattım. Neredeyse donacaktım! O yüzden gidip pek de kalın olmayan bir örtüyü üstüme örttüm. Sonuçta annem yorganla üstünü örtme dedi. Yani bu masum örtüyle üstümü örtmemde hiç bir sakınca yoktu. Ah benim mükemmel zekam! Canımsın! (Korkmayın korona falan olmadı Duygucuğumuz) Zaten korkmamış mıydınız? Bu beni bir miktar üzdü gençler... Yazık değil mi kızcağıza!
Annem odaya geldi ve "Ne bu hal Kızım sana üstünü örtme demedim mi ben ?" Yorgun olmama rağmen anneme sırıtarak baktım " Anneciğim üstümdeki yorgan değil ki." Annem bana azarlayan bakışlarını gönderdi. "Yarım akıllı" güldüm. Annem ısıttığı çorbayı getirdi ve kaşığı zorla ağzıma soktu. Hey, Yetişin! Bu kadın beni öldürmeye çalışıyor.
Çorbam bittiğinde ateşimin hala düşmediğini gören annem soğuk bir duşa ihtiyacım olduğunu söyledi. Evet, biliyorum çok fazla duş alıyorum fakat havale geçiremem üzgünüm dostlar. Duştan çıktığımda vücudumun rahatladığını hissettim . Ateşim de düşmüştü. Kendimi daha iyi hissediyordum tabii sanırım bunda canım annemin yaptığı çorbanın ve içtiğim ilaçların da etkisi vardı. Babam gelip durumumu kontrol etti. İyiydim. Sanırım!
Daha antrenman saatim gelmemişti, hasta olmama rağmen deli gibi antrenmanıma gitmek istiyordum. Ama anneme bunu söylediğimde vereceği tepkiden korktuğum için bu konuyu hiç açmamayı tercih ettim. Akşam yemeğinde ailemle sohbet edip sonra onlarla beraber biraz televizyon izledim.
Artık evde durmaktan bezdiğim için annemin yanına gittim. "Canım annem" yüzüme tuhaf tuhaf bakmaya başladı. "Bir şey mi isteyeceksin Duygu?" Hmmm , ne? Gençler müneccim dışkısı satan bir yer varda benim haberim mi yok yoksa? Eğer öyleyse darılırım vallahi! Duygu saçma saçma konuşma. İyide konuşmuyorum ki düşünüyorum. Of! Saçma düşüncelerimden arınıp anneme- bir dakika , bir dakika gerçekten saçma düşüncelerimden kurtulacağımı mı düşündünüz? Ah, Saçmalık!
"Annecim bak biliyorum izin vermeyeceksin ama evde durmaktan kusacağım artık bir beş dakika dışarıya çıksam n' olur." Annem bir yandan bulaşıkları yerlerine yerleştirirken bir yandan konuşuyordu. "İlahi Duygu ! İzin vermeyeceğimi biliyorsan neden soruyorsun güzel kızım ?"
Hahaha! Anneciğim gerçekten bugünlerde çok komiksiniz. "Anne lütfen söz veriyorum kat kat giyineceğim bana bir şey olmaz."
"Bana bir şey olmazmış gördük olmadığını şu haline bak sarı olmuşsun! Antrenmandan sonra terli terli soğuk havada eve yürürsen olacağı budur. Hayır Duygu hiçbir yere gidemezsin"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"YA DA GÖK SENİN YÜZÜNDE"
Romanzi rosa / ChickLitBAŞLIK GEÇİCİDİR SADECE BİR FİKRİM OLMADIĞI VE YÜZYÜZEYKEN KONUŞURUZ ' A BAYILDIĞIM İÇİN BÖYLE BİR ŞEY YAPTIM