O gün, üç kız yaptıkları ve onlara yapılandan çok Vivian'ın güçlerini kullanmış olmasını sır olarak kabul etmişlerdi. Aileleri her iki kıza da yaşananları anlatmaları için dil dökmüşlerdi. Ağızlarını bıçak açmayan kızlar başta minik cezalar alsalar da en sonunda ev hapsine tabi tutulmuşlardı. O gün dayak yiyen delikanlılar ise kendilerini ifşa etmemiş olan bitene seyirci kalmışlardı.
Dakikalar saat, saatler gün gibi geçiyordu onlar için. Vivian uyanmıyordu.
Yirmi dört saat dolduğunda kızlarda içten içe tedirgin olmaya başlamıştı. Halk eğer kıza bir şey olursa lanetlenecek olmanın korkusu ile Habil ve Kabil'den olabildiğince uzak duruyordu. Vivian onlara göre Aradia ile aynı kandan geliyordu. Bu da tedirginliklerini daha çok körüklüyordu.
Aradia bile küçük kızın eve baygın halde getirilmesi ile telaşlanmıştı. Genelde çoğu duyguyu gizleyen gözleri bu sefer sakin kalamamıştı. İlk işi kızın nabzını sonra da vücut sıcaklığını kontrol etmek olmuştu. Her ikisi normal olmasına rağmen gözlerini açmıyor oluşu ile nefes alışverişini tekrar kontrol etme ihtiyacı hissetmişti.
Kız derin bir uykuda gibiydi...
Geçen yirmi dört saate bir yenisi daha eklendiğinde Aradia küçük kızın kendi kendine uyanmayacağına ikna olmuştu. O akşam Habil ve Kabil'den kızlarını ona getirmesini rica etti. Tabii bu ricadan çok başka ihtimali olmayan bir emirdi.
Kızlar göl kenarındaki eve ilk kez ayaklarını sürüyerek gelmişlerdi. Evlerinin bodrum katında aç susuz geçirdikleri otuz altı saatten sonra geldikleri yeri sorgulayacak takatleri bile yoktu. Kapının önüne geldiklerinde korkudan bacaları titrerken açlıktan guruldayan karınlarına ellerini yumruk yapmış bastırıyorlardı.
Yol boyu devam eden sessizliği Habil'in kapıyı çalan eli bölmüştü. İki kızdan yaşanacaklardan sonuna kadar endişeliydi. Karınlarına bağladıkları ellerini çözmüş sıkı sıkıya birbirlerine kenetlenmişlerdi. Ve gergin bekleyiş sona ermiş kapı açılmıştı.
Ormanın sessizliğinde uğursuz kapı gıcırtısı yankılanmıştı. Normalde hiç çıkmayan ses sanki çıkmak için o anı beklemiş gibiydi. Kapı bile onlara korkmaları gerektiğini fısıldıyordu. Biraz sonra yaşanacaklara hazırlıklı olmalarını emrediyordu adeta.
İçeri geçtiklerinde yan yana konumlandırılmış tekli koltuklar idam sehpasından daha farklı gözükmüyordu. Sanki sonları ölüm olacakmış gibi umutsuzca o koltuklara oturdular.
"Tamam. Siz dışarıda bekleyebilirsiniz." Aradia adamlara bakmamıştı bile. Gözleri ayaklarını izleyen çocuklardaydı.
"Biz de burada olmalıyız." Habil'in içindeki kızını koruma içgüdüsü harekete geçmişti.
"Neler olduğunu öğrenmek bizim de hakkımız." Kabil her zamanki gibi olay odaklı düşünüyordu.
"Öğrendiğimde sizi bilgilendiririm." Aradia kızlarla yalnız konuşmakta kararlıydı. İki adamın önlerine geçmiş çıkmaları için bir adımını onlara doğru atmıştı bile.
"Daha çok küçükler. Büyük bir yanlış yapmış olamazlar." Habil için evladı çok kıymetliydi. Özellikle de tek kızı. Çocuk hatası gibi bir şeyin kötü sonuçlarından ölesiye çekiniyordu.
"Biz Anahun'u yalnız bırakalım ki olay bir an önce açıklığa kavuşsun." Kabil de bir o kadar kızını umursamıyordu.
Habil biraz Kabil'in zoruyla birazda başka şansı kalmadığından evin verandasına çıkmış endişe ile beklemeye başlamıştı.
Aradia genç adamların odadan çıkması ile dikkatini iki kıza verebilmişti. Her ikisinin de gereğin ve korkmuş halleri dikkat çekiyordu. O hiçbir zaman ağzı kapanmayan Edyth bile suskundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİVİAN
FantasiaBilinmeyen bir zamanda, bilinmeyen biri tarafından, bilinmeyen bir şekilde; beş boyut, beş uzay, beş dünya yaratıldı. Bunların ikisinde çoktan kıyamet koptu. Yazılmadıkları tarihin tozlu sayfalarında kayboldular. Geriye üç boyut ve üç dünya kaldı. G...