VİV - 14 - BİTMEYEN ŞÜPHE

25 4 0
                                    

---------------------------------------

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

---------------------------------------

Aradia'nın derin öğretileri arasında kanlar içindeki bir adamı kendi haline bırakmak olduğunu düşünmüyordu.

Yavaş yavaş çiselemeye başlayan yağmurun altında iki kız hızlı bir karar vererek kanlar içindeki adamı içeri sağlık odasındaki sedyeye taşımışlardı. O andan sonra Leila'nın yapılabilecek müdahaleler ile ilgili hiçbir fikri yoktu. Sanki ona bir şey söylemesini ister gibi Vivian'a bakıyordu.

"Önce yarasını bulmalıyız." Derken adamın bedenini inceliyordu. Kıyafetleri kan ve sürüklenmeden dolayı çamur kaplıydı.

"Salonda, çekmecede makas olacaktı. Getir onu." Leila hızla çıkmıştı odadan. Saniyeler içerisinde geri döndüğünde elinde bahsettiği makası tutuyordu.

Vivian adamın neredeyse bütün kıyafetlerini keserken Laila'ya bir sonraki adım için ihtiyacı olanları söylüyordu. "Büyük, en büyük kazanda su kaynat. Ateşi harla. Çok, oldukça çok temiz suya ihtiyacımız olacak."

Çıkardığı her kıyafetten sonra adamın hafif esmer teni ortaya çıkıyordu. Sadece iç çamaşırı ile kalan kadar üzerinde ne varsa kesti. Üzerinden eksilen her bir katmanda parmakları arasındaki en ürperiyordu.

Dolaptan Aradia'nın her durum için hazırda beklettiği kaynatılmış beyaz bezleri su ile ıslatarak adamın kirli bedenini silmesiyle yaraları daha belirgin bir hal almıştı.

Yüzünde büyük bir kavgadan sağ çıkmış olmanın izleri vardı. Hiçbiri bilinçsizce yatmasına neden olacak kadar ciddi değildi. Esas Vivian'ı endişelendiren gövdesindeki derin yarıktı. Hala kanamaya devam eden yaranın üzerine baskı yapmaktan başka çaresi yoktu.

Bir eli yaranın üzerine baskı uygularken diğer eliyle adamın ateşini ve nefesini kontrol etti. Bedeni normalden daha soğuktu. Kaybettiği kandan olduğunu düşünmüştü. Nefes sesleri ise hiç normal değildi. Kesik kesik zar zor nefes alıyordu.

Bütün bu yaşam savaşına neden olan yaralarına ek olarak adamın bir ayağı garip bir açıda duruyordu. İçten içi zaten bu var mıydı yoksa taşırken onlar mı sebep olmuştu bilemedi.

Leila koca bir kazanda neredeyse kaynamaya devam eden suyla gelmişti. Adamın ortaya çıkan yaralarını gördüğünde sormadan edemedi, "Yaşıyor mu?"

"Yaşamak denirse." Dediği sırada büyük yaradaki bezleri tekrar değiştirmek için kaldırdı.

"Çok fazla kanıyor."

"Evet. Umalım da yara büyük olduğu için bu kadar fazla kanıyordur. Büyük bir damar kesilmemiştir inşallah." Leila'nın getirdiği sudan demir leğene alıp çıkardığı bezleri yıkayıp sıktı. Tekrar yaradaki kanları temizlemeye içini görmeye çalıştı.

"Işığı yaklaştırsana. Çok kan var göremiyorum." Leila gaz lambasını adamın yarasının üzerine doğru tutmuştu.

"Fışkırır tarzda bir kanama yok. Büyük bir damar zarar görmemiş gibi." Aradia'nın ona anlattığı şeyleri çoğu zaman dinlediğini bile düşünmezdi.

VİVİANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin