4. BÖLÜM

49 7 11
                                    

    Mc Kennit, Loreena McKennitt - Tango To Evora ♫ 

İzmir Karabulut'tan;
Kuzey elinde iki tane kahve ile gelmişti. Gülümseyerek;
"Hadi gel otur karşıma"
Karşıma otururken kahvemi önüme bıraktı. Sıcak, insana her şekilde huzur veren kahve kupasını ellerimle kavradım. Kahvelerimizi yudumlarken, Kuzey'in birden bire durgun olması dikkatimi çekti. Ne olmuştu bu kadar kısacık bi süre de? İlk defa böyle gergin bakışları vardı etrafa. Hemde o bir türlü kim olduğunu hatırlayamadığım çocuğunun yanımızdan geçip gitmesinden sonra üstelik Kuzey beni anlamadığım şekilde soru yağmuruna tutmuştu.
Garip şeyler oluyordu o çocuk ailesinden herhangi birisi de olamazdı Kuzey'in ailesi İtalya'da yaşıyordu. Kuzey, İtalyan bir ailenin ikinci çocuklarıydı. Ha birde üvey abisi vardı. 23 yaşında Almanca öğretmeni. Almanya'ya gitmiş ve senelerce orada kalıp bir kere bile aramadığını biliyorum sadece.
Bazen düşünüyorum da bu kadar başarılı bir ailenin çocuğu neden İtalya'da okuyup orada yaşamayı seçmemişti, onu burada tutan şey neydi? Senelerdir hep merak etmişimdir ve bir an da anlık bir kararla sorma kararı almıştım.
"Kuzey?"
Bakışlarını içtiği kahveden alıp, bana çevirdi.
"Efendim güzelim?"
"Ailen İtalya'da yaşıyor ve sen senelerdir."
"Hiç gitmeyi düşünmedin mi?"

Sonuçta orada olsan belki de hayatın daha farklı olabilirdi.

"Önce afallayıp sonrasında gözlerime masmavi gözleriyle bakıp gülümsemişti. Sanki bu soracağım şeyi uzun süredir bekliyordu. Gözleri parladı. Gözlerindeki mavi anlatılamayacak güzellikteydi ve o anlamlandıramadığım ama benim için gece mavisini simgeleyen gözlerine insan ne zaman baksa aşık olurdu."

"Bunu elbet bir gün soracağını biliyordum    kimsemin olmadığı ülke de Kuzey rüzgarı gibi esmektense senin şehrinde dinleniyorum."

Gözlerime bakmaya devam ediyordu.
Ne diyeceğimi bilememiş afallamıştım heyecandan mıdır bilinmez ama titrediğimi hissediyordum. Başımı masaya koyup gözlerimi kapatmıştım, kalbim hızlı atmaya başlamıştı. Neden böyle atıyordu? Beynimdeki düşünceler kat kat artarken bir yandan da uykunun kollarına yavaş yavaş kendimi bırakıyordum.

Gözlerimi açtığım an Kuzey'in o mavi gözleriyle göz göze gelmiştim. Kolunun üstüne kafasını koymuş beni izliyordu.

"Ne yapıyorsun Kuzey?"

"İzmir'in en güzel manzarasına bakıyorum, sen?"

Kendimi tuhaf hissetmiştim.

"Saat kaç? Kaç saattir uyuyorum?"

"Neredeyse 2 saat oldu güzelim, uyandırmaya kıyamadım."

Şok olmuş gözlerle ona bakıyordum. Hızlıca doğrulup kalktığımda ise başım dönmeye başlamıştı. Burnumun kanadığını hissediyordum. Kuzey'in seslenişlerini boğuk bir şekilde duyuyordum.

Kuzey gözlerimde saniyeler geçtikçe bulanıklaşıyordu.

***
1 SAAT SONRA;
Gözlerimi açtığımda, buğulu bir şekilde gözüken iki hemşireden biri koluma serum takıyor, diğeri de kapıda birisiyle konuşuyordu.
"Neredeyim ben? Ne yapıyorsunuz bana?"
Kurumuş dudaklarımla konuşmaya çalışırken hemşirenin gözleri gözlerimle kavuştu.
"Korkma İzmir okulun revirindesin."

Karanlıklar SenfonisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin