6. BÖLÜM

40 5 0
                                    

Eleni Karaindrou - Eternity And A Day♫ 

İzmir Karabulut'tan
Telefonumun titremesi ile yatağımın yanındaki telefonumu elime almam bir oldu, Kuzey arıyordu aramasını gördüğüm an kalbim sızlamıştı neden böyle hissediyordum,titreyen ellerimle aramasını açtım.
"İzmir"
"Efendim?"
"Evinizin arka sokağındayım gelir misin ?"
"Kuzey sen neredeydin ve sesin neden böyle geliyor? "
"İzmir, gelmen lazım.! "

Ku-Kuzey telefon kapanmıştı hiçbir şey anlamamıştım acıdan inliyordu korkmaya başlamıştım üstüme ince bi hırka geçirdiğim gibi evden koşa koşa ayrılmıştım.

Kuzey'in acıdan inleme seslerini duydukça adımlarım daha da hızlanıyordu ve tam karşımda yerde yığılmış kanlar içinde yatıyordu.
"Kuzey?"
Bağırıyordum avazım çıktığım kadar
sokak bomboştu.
Bu kadar ıssız bir yerde işi neydi Kuzey'in ?
"KUZEY!"
Yere oturup yüzünü avuçlarımın içine aldığımda o mavileriyle son kez bakarak gözlerini usulca kapatmıştı, nabzına bakmıştım yavaş atsa da yaşıyordu hâlâ bi umut vardı, ama nasıl bu hale gelmişti aklımı kaybedecek gibi hissediyordum.
Bir iki saniye sonra telefonu titreyen ellerimle hızlıca açıp 112'yi aradım.
"A-aloooo bi ambulans lütfen arkadaşım kanlar içinde."
"Sakin olun lütfen hanımefendi bulunduğunuz yerin adresini sakin biçimde söyler misiniz ? "
"Kartal Sokak sokağın başındayız lütfen bir an önce gelin arkadaşım kanlar içinde."
Kapanmıştı telefon, Allah Kahretsin şarjım bitmişti.
Telefonu sinirden yere fırlattığım gibi Kuzeye dönmüştüm.
"Kuzey ne olur aç gözlerini!"
"Kuzeeey?"
Allah'ım delirecektim kanı durmuyordu kafamdaki bandanayı hızlıca çıkarıp yarasına basmıştım, gözlerimden akan yaşlar Kuzey'in yanaklarına değiyordu.
Dudağının kenarı patlaktı, boğazının olduğu yerde kızarıklıklar vardı. Sağ elinin üstü mosmordu. Ne olmuştu böyle, nasıl bu hale gelmişti?
Ambulans seslerini duyduğum an ayağa kalkıp yola çıkmıştım görmeleri için.
"YARDIM EDİN, LÜTFEN."
Hızlı adımlarla sağlık personelleri yere oturarak Kuzey'in yanına gelmişlerdi ve önce nabzını sonra da gözlerine bakıp boyunluk takıyorlardı.
"Lütfen kurtarın onu, Kuzey?"
"Kuzey gözlerini aç!"
Çıldırmış gibiydim canım çok yanıyordu onu öyle görmeye dayanamıyordum ve en son kendimi ambulans aracının içinde bulmuştum. Bayılmış olmalıydım Kuzey de yanımdaydı.
"İyi mi o, lütfen doğru söyleyin, Kuzey iyi mi ?"
"Sakin olun lütfen kanaması durmak üzere siz mi koymuştunuz bu bez parçasını?"
"E-evet."
Çok yorgun hissediyordum kendimi gözlerim alev alev yanıyordu adeta, kapanıp kapanmamak arasında gidip geliyordu.
Elimde Kuzey'in eli, korkuyordum onu kaybetmekten o benim geçmişimdi.

Ambulans aracının durması ile kapı açılmıştı 3 tane hemşire 1 tane doktor  Hidrolik Acil Müdahale Sedyesi'ne hızlı bir şekilde alıp ATT personel sağlık görevlerine sorular soruyorlardı.
G

özlerim kapanıyordu sesler de boğuklaşıyordu kulaklarımda artık, ayakta duracak gücüm bile yoktu.
"Bir sedye daha getirin, hasta yakını bayıldı."
Sesleri seçemiyordum tek gördüğüm beyaz parlak ışıklardı, gözlerimi ateş gibi yakıyorlardı adeta.
Göz kapaklarım yavaş yavaş açılıyorlardı artık, vücudumdaki ağrı canımın yanmasına sebep oluyordu. Duyduğum sesler o kadar boğuktu ki kimsenin sesini seçemiyordum. Göz kapaklarımı açmak için zorlamıştım, beynim zonkluyordu adeta.
Neredeydim ben? Kuzey iyi miydi? Sesler saniyeler geçtikçe anlaşılır hale geliyordu.
"Uyandı, İzmir uyandı, buraya gelin."
Diye bağırdı biri sevinçle. Gözlerimde yavaş yavaş açılıp net bir şekilde görebiliyordum nihayet. Etrafıma baktığımda 4 kişinin endişeli gözlerle bana baktığını gördüm.
Konuşmak için dudaklarımı araladığımda dudaklarımın adeta aylarca su içmemiş gibi kuruduğunu hissettim, tam konuşacağım sıra da Özgür girmişti odaya.
Bir sandalye çekip saçlarımı okşuyordu,  elleri buz gibiydi, Özgür birtek korktuğunda elleri buz gibi olurdu. Gözleri de kıpkırmızı görünüyorlardı. Gözlerimin içine bakıyordu gözleri.
"A-ah kurban olduğum iyi misin?"
"İ-İyiyim ben Kuzey?"
"Kuzey nerede ?"
Sorduğum an hepsinin yüzü düşmüştü.
Özgür, Kayra, Lara, Gaye Kuzey nerede konuşsanıza.!
Gözlerimden yaşlar geliyordu, kalkmaya kalkışırken Gaye'nin konuşması ile duraksadım.
"Kuzey ameliyathane de yarası çok derinmiş, hayati tehlikesi varmış 6 saattir bekliyoruz."
"N-Ne?"
Beynimden vurulmuşa dönmüştüm Gaye'nin söylediklerini duyduğumda vücudum buz kesmişti.
Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım ellerimi vuruyordum yatağa, Özgür elimi tutup sarmıştı ellerine.
"İzmir, hayır sakin ve şuan öncelik olarak kendini düşünmek zorundasın biliyorsun değil mi güzelim? Ayrıca günlerdir doğru düzgün beslenmemişsin  ayakta durman bile bir mucizeymiş, şimdi yat dinlen doktorlar haber verecek."
Sesi çok ciddiydi, ve diğerleri onaylarcasına gözlerime bakıyorlardı.
Kafamı yastığa koyup gözlerimi sıkıca kapatmıştım, bu olanların bir rüya olduğunu ve artık uyanmak istediğimi haykırıyordum içimden.
Ama değildi, gerçekti ve yaşanıyordu, ve ben çok korkuyordum. Kuzey'i kaybedemezdim, o benim için çok değerliydi.
Doğrulup oturduğumda ise bir genç kadın doktor girmişti içeri.
"Uyanmışsınız İzmir Hanım nasıl hissediyorsunuz kendinizi?
"Ben iyiyim.! Kuzey? Kuzey'in durumu nasıl?"
"Kuzey Bayar ameliyathaneden çıkarıldı. Şuan yoğun bakımda."
Özgürün konuşması ile kafamı ona çevirmiştim.
"Peki hayati tehlikesi, hâlâ var mı ?"
"Maalesef bu konu hakkında bilgi veremeyeceğim 24 saat uyutuyoruz kendinizi en kötüsüne hazırlayın, İzmir hanım serumunuz bittikten sonra kontrolleriniz de yapıldıktan sonra çıkabilirsiniz."
Doktor'un konuşmasından sonra buz kesilmişti vücudum, beynimin arkasına çok şiddetli bi ağrı girmişti, benimle birlikte Özgür, Lara, Kayra, Gaye de donup kalmışlardı.
Özgür ciddi bi ses tonuyla ailesine haber vermeliyiz öğrenmeleri gerekiyor geç bile kaldık ben koridora çıkıyorum aramak için kızlar İzmir'i yalnız bırakmayın.
Gaye, Lara ve Kayra gözyaşları içinde kafalarını onaylarcasına sallamışlardı.
Gaye titreyen sesiyle bana dönüp
"İzmir hava alalım mı güzelim istiyor musun?"
"Hepiniz dışarı çıkın, yalnız kalmak istiyorum.!"
Diye bağırmıştım.
Boğazımda dayanılmaz bir acı oluşmuştu.
Şaşırmış olmalılardı ki yüz ifadeleri değişmişti hepsinin.
Hepsi birer birer çıktıktan sonra boynumdaki kolyeye dokundum. Kuzey hediye etmişti bu kolyeyi ortaokul mezuniyet balosunda o günden beri bir kez bile çıkarmamıştım.
Gözlerim ilacın etkisinden mi yoksa yorgunluktan mı bilmiyordum ama kapanıyordu uykunun kollarına bırakıyordum kendimi usulca.

Karanlıklar SenfonisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin