GK Bölüm 28

20.8K 1.7K 453
                                    

Selam GK severler..

Bu bölüm birsevimlipenguen   için. Sebebini biliyor ve çok seviliyorsun..


Babaanneme gittiğimde hepsi bir sorun olduğunu anlamıştı ama soru sormadıkları gibi yorum da yapmamışlardı. Şu an olduğu gibi birkaç gün sessizliğe, babaannemin dizinde yatıp onun sevgisini doyasıya yaşamaya ihtiyacım vardı. Kaan geldikten sonrası yoğun bir tempoda geçecek ve benim dinlenecek vaktim kalmayacaktı. Boşanma davasının ilk duruşmasına kırk iki gün kalmıştı ve Kaan ondan istediğim şeyi başarabilirse diğer davaları aynı anda açacaktık. Mert'i davanın dışına atmamıştım. Aramızda ne geçerse geçsin, onun da Hilmi TUNALI ile yüzleşmeye hakkı vardı ve bugün Barış'ın kaza tutanaklarını alacaktı karakoldan. Planladığımız gibi üç gün sonra durum değerlendirmesi yapmak üzere bir araya gelecektik. Bu süreçte Barış'ı ve diğer konuları düşünmemeye karar verdim, davayı bu noktadan sonra bırakmam ise söz konusu bile olamazdı.

Zamanın akıp gitmesini hep hüzünle dile getirsek de Barış ile konuşmadan, kendi kozamda geçirdiğim bu üç gün bana iyi gelmişti. Zaman hızla akarken beynimdeki düşünce kalabalığı da hızla dağılmıştı. Selenay geldikçe Barış ile ilgili haberleri de getirmişti, Barış günlük rutinin dışına çıkmamıştı, gül bahçesinde çokça vakit geçiriyordu ve Selenay'a göre üzgündü.

Barış ile görüşmeden, tek kelime konuşmadan altı gün geçmişti. Ne o beni merak etmiş ne de ben onu aramıştım. İtiraf etmem gerekirse bu süre bana yaramıştı, özellikle babaannem ile doya doya vakit geçirmiştim. Gerçi Melisa ile onun Ali'ye ayrıcalık tanıdığı konusunda hemfikir olmuştuk bu süreçte. Yemeği kızlar hazırlayacak, masayı kızlar toplayacak ve Ali işten yorgun geldiği için önüne çayını da kızlar koyacaktı. Ali bu durumdan şikayetçi değildi tabi, sadrazam edasıyla masaya kurulup; özellikle babaannemin duyacağı kadar yüksek sesle isteklerini dile getiriyor Melisa ve ben evden çalıştığımızı söylesek de babaannemin bir bakışıyla paşamızın isteklerini yerine getirmek zorunda kalıyorduk.

Kaan söylediğinden bir gün sonra geldi. Yorgun olduğu gözlerinden okunuyordu. Geldiği akşam, Melisa bahsettiği galericinin oğlunu yemeğe davet etmişti. Ne yazık ki gelen ikinci enişte adayımız da Kaan'ın deyimiyle tırt çıkmıştı. Hayatım boyunca bu kadar sonradan görme birini tanıdığımı hatırlamıyordum. Bilmem ne marka ceketi dikkatli asılacaktı askıya, sadece bilmem ne markanın saatini kullanabiliyordu, sonuçta kalite kaliteyle bütünleşmeliydi, arabasının trilyon tane özelliği vardı ve ona göre rezil olan arabalarımızı acilen değiştirmeliydik. Melisa yemeğin sonuna kadar bile dayanamadığı enişte adayımızı, çok sevdiğimiz bir yakınımızın hastalandığı haberi geldi gerekçesiyle sepetlemişti. Kaan gece boyunca Melisa'nın saatinin, çantasının ve bilumum eşyalarının markasını sorarak onu çıldırtmış, Melisa sinirle odasına kapanınca Kaan, Mert ile konuştuğunu, yarın durum değerlendirmesi yapacağımızı söyleyerek gitmişti.

Ertesi gün Melisa, Kaan ile yüz yüze gelmemek için Ali'yi zorla dışarı çıkarmış, babaannem ise Mert, Kaan ve benim için çalışırken yememiz için atıştırmalıklar hazırlayacağını söyleyerek mutfağa kapamıştı kendini. Ben mi? Ben koltuğa uzanmış, sessizliğin tadını çıkarıyordum ta ki Mert kapıdan içeriye girene kadar.

Mert sık sık İstanbul'a gidip gelmişti hafta boyunca. Oradaki hukuk bürosu gerçekten çok dava alıyordu ve bazı görüşmeler için Mert'in ofisine gitmesi gerekmişti. Şimdi yoldan yeni gelmiş hali yorgun görünse de tahminimce Selenay'ı görme umuduyla soluğu burada almıştı. Şimdi Selenay'ın gelmeyeceğini söyleyerek umutlarını yok etmek olmazdı ve gece boyunca kapıya bakan gözlerinin beni eğlendireceği de kesindi.

GÖZLERİM KAPALI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin