GÖZLERİM KAPALI (TAMAMLANDI)

GK Bölüm 29

Selam GK severler..

İsteğiniz üzere Hilmi TUNALI'yı biraz tanıyalım..

Yıldızı sıkça unutuyoruz, rica ediyorum parlatalım..

HİLMİ TUNALI

Hilmi TUNALI, imparatorluğunun en üst katındaki devasa odasının koltuğuna sırtını yaslamış, Marmara Denizi'nin durgun sularına bakıyordu. Akşam güneşinin denizde oynaşan kıpırtılarını gözleriyle takip etmeye çalışıyor, mavinin üzerindeki alevleri kendi hayatına benzetmeden yapamıyordu.

Kolay olmamıştı bu konuma gelmesi ama o, ne istediğini küçük yaşta anlayan biri olarak azimle ve sabırla çalışmıştı. Hayattaki en büyük şansını sorsanız, babasının erken ölümü olduğunu söylerdi. Eğer o yaşasaydı Tekirdağ'a dönemezler ve o da dedesi gibi bir adamın eğitiminden geçemezdi. Hoş dedesi de onu hemen kabullenmiş değildi. Annesi gece gündüz amele gibi çalışırken, hayatının ilk yılları yalnız geçmiş olsa da o hep incelemişti. O, annesi gibi olmak istemediğinden dedesini bir gölge gibi izlemiş ve zekâsıyla gözüne girmişti sonunda. Dedesi onun çalışkanlığına ve en önemlisi gaddarlığına hayran kalmış, sağ kolu gibi yanından ayırmaz olmuştu. Hilmi dedesi gibi acımasız, sert olmasına karşın ondaki adalet ve ahlak anlayışından yoksundu. Onun hayatında önemli olan tek şey güçtü.

Tabi ki tökezlediği anlar olmuştu, dedesinin beklenmeyen ölümü az kalsın tüm planlarını yok edecekti, neyse ki şansı hemen devreye girmişti. Annesinin kanser olması hızır gibi yetişmişti imdadına. Aksi halde sevgi pıtırcığı annesi malı mülkü çalışanları için heba edecekti ve buna hiç hakkı yoktu. Dedesinin gözünde annesi bir hiçti oysa O, varisiydi. Dedesinin daima söylediği gibi Hilmi onun adını yaşatacak varisiydi. Hasta annesinin elinden arazilerin büyük bir bölümünü ustalıkla almış, lanet karı ölmediğinden çiftliği ele geçirememişti.

Araziler onun için güçlü insanlarla bağ kurması için sermayeydi sadece. Yeni mezun bir avukatı kolay kolay istemezdi bu adamlar. Tam bu esnada hayatına giren Seval, en az kendisi kadar hırslı ve çalışkan olmasının yanı sıra akıllı ve göz alıcı güzellikteydi. En büyük artısı ile ona delice aşık olması ve onun her arzusunu yerine getirmek için canla başla savaşmasıydı. Yıldırım hızıyla gerçekleştirdikleri evliliklerinin balayı, şehrin patronlarının çevresindeki etkinliklerde geçmişti. Hilmi bu etkinliklerde tanık olduğu konuşmalara, "Müvekkilim daima suçsuzdur. Bu konuda gerekli önlemleri alırım." Diye dâhil oluyor, kazanmak için her pisliği yapabileceğini vurguluyordu. İlk davalarında cebinden giden paranın haddi hesabı olmamıştı. Rüşvet, evrakta sahtecilik, tehdit işlerini hep kendi cebinden halletmişti. Kazandığı davalar arttıkça yeni patronlar çalmıştı kapısını. Avukat olarak fiyatı günden güne artarken ismi de değer kazanıyordu. Yıllarca aldığı her davanın, her pisliğin orijinalini evinde saklamıştı. Müvekkilleri bunu bilirdi ama Hilmi asla bunlarla ilgili şantaj yapmazdı kendilerine. Onlara işi düştüğünde sadece canının sıkkın olduğunu söyler, onlar da elinden geleni yapardı. Tıpkı şu an canının sıkkın olduğu gibi.

Yasemin'i tanıyana dek Seval'i hiç aldatmamış olmasını onun hayattaki tek erdemli yanı olarak düşünebilirsiniz ama gerçeğin bununla hiç alakası yok aslında. Hilmi tüm işlerini organize eden karısını aldatmamıştı çünkü Seval ona saplantılı derecede bağlıydı ve ihaneti öğrendiğinde elindeki bilgilerle nükleer etkisi yaratabilirdi. Tüm bunlara rağmen Yasemin'e dayanamamıştı. Yasemin dudak uçuklatan dış görünüşe, bir erkeğin bacaklarını titreten seksi bir gülüşe sahipti fakat asla Seval gibi zeki bir kadın değildi. Beyni sadece para hırsıyla doluydu ama o paraya sahip olacak beceriyi kazanamamıştı. Kocası önüne her şeyi sermişti ama kendini Yasemin'e tam anlamıyla sunmamıştı. Davetlerde gördüğü Barış, onu mutlu etmek istiyor, şımarıklıklarına göz yumuyor ama ona tapmıyor, güzelliğine tav olmuyordu. Yasemin için bunlar yeterli değildi tabi. O, İstanbul sosyetesine dönmek istiyor, yatağını uzun zamandır paylaşmadığı adamın ayağının altından çekilmesini diliyordu. Barış'ın ilgisizliğinden nefret ediyor, onu çiftliğe kapadığını öne sürerek günden güne bileniyordu ona karşı.