Uyandığım da inişe geçiyorduk. indiğim annemin içine doğmuş olcak ki aradı direk, her zaman ki nasihatlerini dinledim telefonu kapatıp bir an önce öğrenci yurduna geçip uyumak istiyordum çünkü fazlasıyla yorgundum ama karnımın guruldamasıyla öncelikle yemek yemem gerektiğini anladım havaalanının içindeki restoranlar hep pahalı olduğundan havaalanının dışında bi yerde yemeye karar verdim . bi taksiye bindim önce yurda gidip elimdeki valizleri odaya bıraktım odada benden başka kimse yoktu şuanlık,valizlerimi bıraktığım gibi doğru taksiyle gelirken gördüğüm yurdun yakınındaki yemek yiyebilceğim kafeye geçtim 2 hamburger 1 kola ve patates kızartması söyledim onlar hazırlanırken bende saçıma ve nasıl göründüğüme bakmak için tuvalete gittim.Aynada kendime baktım fena sayılmazdım beyaz tenimden ve uykusuzluktan gözümün içi hafif kızarmış okyanus mavisi olan rengi daha belirgin olmuştu saçlarım bağlı olduğu için dağınık durmuyordu elimi yüzümü yıkayıp masaya geçtim bi kaç dakika daha bekledikten sonra yemeğim gelmişti yemeğimi yiyip hesabı ödeyip kafeden çıktım etrafı dolaşmak istedim bu sırada saat 5 e geliyordu biraz dolaştım sonra bi parka oturdum etrafa baktım içim de tuhaf bi his ve heyecan vardı yurda geri dönerken abur cubur alabileceğim bi market aradım fazla yürümeme gerek kalmadan marketi buldum tam markete girecekken marketin içinden biri kapıyı açtı ve kapı kafama çarptı bi an olduğum yerde sendeledim kafamı tutarak kaldırdığımda bana doğru bakan ve gözlerinden bile özür dilediği anlaşılan bi erkek vardı hemen kolumdan yardım etmek istercesine tutup özür diledi ama aslında suç onun yada benim değildi marketin kapısı dışardan yada içerden görünmüyordu çünkü siyahtı ve bu kapının sadece bana çarpmadığına emindim kesinlikle günde birden fazla kez bu kapı başkalarına da çarpıyordur. ben karşımdaki çocuğa bakarken o hala benim iyi olduğuma emin olmak istiyordu ve özür dileyip duruyordu ona -iyiyim özür dilemene gerek yok suç senin değil dedim o yine de özür diliyordu kapıda daha fazla oyalanmadan içeri girdim alcaklarımı alıp kasaya yöneldiğimde onu da orda gördüm gitmemişti hatta yanıma geliyordu ve dedi ki -lütfen özür olarak hesabı ödememe izin ver dedi ben bişey bile diyemeden hesabı ödedi ve poşetleri taşımam da yardım etti utanmıştım çünkü 3 poşet abur cubur almıştım ve pahalı tutmuştu üstelik o taşıyordu beni yurdun oraya kadar bıraktı ona teşekkür ettim ve elimi uzatıp adım Kumsal dedim o da aynı şekilde karşılık verip Ömer dedi ona hesabı ödediği için kendimi borçlu hissedip çay içmeye götürmek istediğimi söyledim bi daha nerde karşılaşırdık bilmiyorduk ama tamam dedi ve sonraki tesadüfen olan karşılaşmamızda hesabı benim ödiyceğim bir çay içme sözü almıştım ömerle vedalaştıktan sonra odama çıktım hala kimse yoktu akşam yemeğimi yediğim için yemeğe inmedim yorgun olduğum için eşyalarımı dolaba yerleştirip yatağıma da kendi çarşafımı yorganımı ve yastık kılıfımı geçirip erkenden uyudum çünkü ertesi sabah okul vardı ve ben okula uykusuzluktan daha ilk günden berbat gitmek istemiyordum
***Yeni bölüm de hazır,karakterlerin ismini nasıl buldunuz 💙
Umarım bu bölümü ve önceki bölümleri de beğenmişsinizdir beğendiyseniz lütfen oy atmayı ve yorumlarda fikrinizi yada önerilerinizi belirtmeyi unutmayın,sonraki bölüme kadar şimdilik hoşçakalın 😇